Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dün bir film izledim.

Hollywood yapımı...

Son derece bilinçli ve etkin bir kadın Dışişleri Bakanı, “küresel ısınmaya karşı uluslararası anlaşmayı imzalaması için Çin Dışişleri Bakanı’nı ikna etme çabasındadır. Bu ön hazırlığı tamamladıktan sonra ABD Başkanı Çin Cumhurbaşkanı’na telefon açacak ve nihai imza için medyaya birlikte açıklama yapacaklardır.”

Fakat...

Bir dizi aksaklık devreye girer.

Birincisi...

Bayan Bakan, Budistlerin lideri Dalai Lama’yla New York’ta buluşma programı yapmıştır.

Fakat üzerinde baskı vardır.

Tam da Çin lideriyle küresel ısınmaya karşı anlaşma yapmanın eşiğindeyken, Tibet sorunu ve onun simgesi Budist lider Dalai Lama ile buluşmak pişmiş aşa su katmak olmuyor mu?

Bayan Bakan hoş bir sarışındır.

Ayrıca zeki ve saygın bir politikacıdır.

Buluşmayı medyada büyütmeden gerçekleştirerek geçiştirmek üzere mevkidaşı Çinli Dışişleri Bakanı’nı razı eder.

Bu arada görüntülü büyük ekrandan yapılan diyalog gerçekten ilginç.

Acaba gerçekte de böyle mi?

.....................

Fakat...

Bir yeni problemle daha karşılaşır.

Dalai Lama Bayan Bakan’a “pankreas kanseri olduğunu” söyler.

“Yeni Dalai Lama’yı bulduğunu, bunun henüz 2 yaşında, Amerika’da yerleşmiş Çinli bir anne babanın çocuğu olduğunu” açıklayarak, “Sizden bu küçük Dalai Lama’yı ABD olarak resmen kabul etmenizi rica ediyorum” der.

Bayan Bakan, “Mümkün değil. Çünkü ABD bu konuda tarafsızdır” der.

Ve bir telefon daha, Çin’in Dışişleri Bakanı olayı ajanları vasıtasıyla öğrenmiştir.

“O Dalai Lama’yı resmen kabul edemezsiniz, tarafsız da kalamazsınız. Çünkü biz yeni Dalai Lama’yı Çin’in Sincar eyaletinde bulduk, onu kabul etmelisiniz. Aksi halde, çevre anlaşmasını unutun” diye resti çeker.

......................

Burada bir “ara bilgi...”

Dalai Lama’lar bir önceki Dalai Lama’nın ruhunun geçtiği yeni bedenlerdir. (Reenkarnasyon)

Bunu Dalai Lama ya da Budist rahipler hissederler.

Örneğin, son Dalai Lama “Tenzin Gyatso” adlı, Tibet’in Amdo ilinde çiftçilikle geçinen bir ailenin 16 çocuğundan 5’incisi olarak dünyaya gelmişti.
1935 doğumludur.

O da 2 yaşındayken rahipler tarafından bulunarak yetiştirilmiştir.

16 yaşında ruhani liderlik görevine başlamıştır.

14. Dalai Lama’dır.

.......................

Bayan Bakan bu düğümü Dalai Lama’dan 2 yaşındaki bebek Dalai Lama’nın DNA testi yapılmasına razı ederek çözmeye çalışır.

.......................

Düşünün...

Tam da “zamanın ruhu” diyebileceğimiz bir örnek olay.

Filmde ABD Başkanı küresel ısınmaya karşı önlem anlaşmasına Çin’in de imzasını sağlamak için uğraşıyor.

Gerçekte ise ABD Başkanı Trump bu konudaki Paris Anlaşması’ndan ABD’yi çıkarttı.

Film de “küresel ısınma ve hava kirliliğiyle şeytanlaştırılmak istenen” Çin bu kez dünya çapında çok daha yakın ve büyük ve de şu aşamada çaresi olmayan koronavirüs salgınıyla gene “şeytan” rolünde.

Bütün dünyayı iliklerine kadar korkutan, hayatı durduran, insanları evlerine kapatan, ekonomileri çökerten, parlamenterleri, bakanları bile hastalığın pençesine düşen bir Çin imajı.

Öyle ya...

Çin’de her türlü yiyeceğin arasında farelerin, yılanların, kedilerin, köpeklerin, timsahların da satıldığı pazarlar binlerce yıldır var.

Şimdi neden birdenbire yarasa yemiş bir yılanı yiyen Çinli bu virüsü alıyor ve dünyaya yayabiliyor?

Yarasa yiyen yılanı pişirip sofrasına koyan bu ilk Çinli mi?

.......................

Dünya şimdi ilk aşamadan yakın sorun olan hayatı korumak için önlemlere yoğunlaşmış durumda.

Çünkü insanlığın yüzde 60’ına bulaşma olasılığından bahsediliyor.

Bu bittikten sonra herhalde yukarıdaki sorunun cevabı da araştırılacaktır.

Çünkü çok da masum görünmüyor.