Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Güneri CIVAOĞLU

Laik Cumhuriyet tarihimizde karanlık bir sayfa olan Menemen olaylarının dün 67. yıldönümüydü.
67 yıl önce 23 Aralık'ta yobazlar, testere ağızlı bağ bıçağıyla Yedek Teğmen Kubilay'ın boğazını kesip, başını yeşil bir bayrağın ucuna geçirmişlerdi. Bu anlamlı gün, işte tam o katliamın gerçekleştiği noktada yer alan Atatürk heykelinin önünde anıldı.
Olayı kısaca anımsayalım:

Halifeliğin kaldırılmasına irtica çevreleri sessiz ve derinden tepki geliştiriyorlardı.
Nakşibendi tarikatından Şeyh Sait 13/14 Şubat 1925'te Doğu Anadolu'da bir ayaklanma başlatmıştı.
Kanlı bastırıldı.
Takrir - i Sükun yasası çıkarılmış ve İstiklal Mahkemeleri'nde ölüm cezaları verilmişti.
İrtica çevrelerinden, halka, zorla şapka giydirileceği, kadınlarda çarşafın kaldırılacağı, Kuran'ın yasaklanacağı gibi zehirli söylentiler yayılıyordu.
Bunlar üzerine önce Rize'de, sonra Erzurum, Maraş ve Çerkeş'te ayaklanmalar, gösteri yürüyüşleri olmuştu. İstiklal Mahkemeleri Frenk Mukallitliği (Batı taklitçiliği) ve Şapka, Tesettür - ü Şer - i (Şer - i Örtünme) kitaplarının yazarı İskilipli Akif Hoca için idam cezası vermişti.
Bazı yazarları yargılamıştı.
1930'da Serbest Fırka kurulunca, irtica bu partiye kanalize olmak çabasına girmişti. Nakşibendi tarikatı başı çekiyordu.
İşte tarihe Menemen Olayı olarak geçecek ayaklanma girişimi bu adımların devamıdır.
İstiklal Mahkemesi kayıtlarına göre, arkasında Nakşibendi tarikatı lideri Erenköylü Şeyh Esat vardır.

Elimizdeki bilgilere göre Menemen Olayı şöyle gelişmiştir:
Şeyh Esat tarafından Manisa'ya gönderilen Laz İbrahim, Nakşiliği yaymakla görevlendirilmiştir.
Teğmen Kubilay'ın başını kesen Derviş Mehmet de, Laz İbrahim'in müridlerindendir.
Onun toplantılarından birinde mehdiliğini ilan etmiştir.
Aynı ortamdan Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet, Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan ve Ramazan'la birlikte Menemen köylerini dolaşarak "dinin elden gittiği" yolunda propaganda yapmışlardır.
"770 bin kişilik bir ordunun İstanbul'u kuşattığını" söylemektedirler.
Nihayet, 23 Aralık'ta topladıkları köylülerle birlikte Menemen'e girerler. Sabah namazından sonra, Derviş Mehmet halka bir konuşma yapar:
"Ankara hükümetini düşürüp, ikinci Abdülhamit'in oğlu Selim'i halifeliğe getireceğini" bildirir.
İsyancılar üzerinde İnnafetahna - leke (Kuran'da Fetih Suresi'nin ilk ayetinin başı) yazılı bir yeşil bayrak açarlar. Hükümet konağına yürürler. Olayı haber alan Jandarma Komutanlığı, Öğretmen Okulu çıkışlı Mustafa Fehmi Kubilay adlı yedek subayın komutasında bir müfrezeyi, ayaklanmayı bastırmakla görevlendirir.

Eşi Vedide Ersöz'ün anlatımına göre, cesur ve atak bir kişiliği olan Teğmen Kubilay, askerlerini olay yerine götürmez. Sayıları 1000'i aşkın mürteci isyancının karşısına tek başına dikilir.
"Türkiye Cumhuriyeti adına durmalarını ve dağılmalarını" emreder. Kalabalık üstüne gelmeyi sürdürünce, korkutmak için ateş eder.
Ama...
Silahında o devrin tasarruf uygulaması nedeniyle gerçek değil, manevra fişekleri vardır. Elbette, manevra fişeklerinin hiçbir etkisi olmaz.
Bunun üzerine kalabalığın en ön saflarından "mukaddes cihadımızda bize kurşun işlemiyor, yürüyün" sesleri yükselir.
Bu arada silahlı kalabalıktan Kubilay'a ateş edilir.
Yaralanır düşer.
Derviş Mehmet testere ağızlı bağ bıçağını çıkarır, Kubilay'ın boğazını keser başını yeşil bayrağın ucuna saplar.
İddialara göre, Kubilay'ın kanını içer. "Ya eheyyül müslimin, Halife hudutta bekliyor, kalkınız Müslümanlığı kurtaralım" diye bağırır.
Kalabalık yürüyüşü sürdürürken, bu kez jandarma gerçek silah kullanmak zorunda kalır.
Makineli tüfekle ateş etmeden önce son uyarılara
"bize kurşun işlemez" sesleriyle yanıt verilir. Makinalı tüfekle ateş başlağında sapır sapır dükülürler. Kaçışırlar.
Sıkıyönetim ilan edilir. Korgeneral Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Askeri Mahkeme kurulur. 2200 kişi tutuklanır. 28 kişi idam edilir.
Başbakan İsmet Paşa, TBMM'nin 1 Ocak 1931 tarihli oturumunda "yüzlerce yıldan bu yana dini siyasete alet eden bütün hareketlerin bir tekrarı. Bu zavallılar laikliğe karşı gelerek şeriat istemekteydiler" der.
Atatürk'ün orduya başsağlığı mesajı şöyledir:
"....... Cumhuriyet'in değerli uzvu Kubilay Bey, temiz kanıyla, Cumhuriyet'in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.
Cumhurbaşkanı Gazi M. Kemal."
Gerçek de budur.




Yazara Email G.Civaoglu@milliyet.com.tr