YENİ ŞAFAK’ta yazan Abdülkadir Selvi’nin yazılarını kaçırmamaya çalışırım.
Ankara’nın “kapalı kapılar arkasından” sızıntıları onun satırlarındadır.
Bazen kocaman soru işaretleri çizer Ankara üstüne.
Bazen de “soru işaretlerini” çözer.
Önceki gün yazısı “alın size ABD, El Kaide ve İran’dan oluşan bir üçgen” cümlesiyle noktalanmıştı.
Ama... Aslında köşelerden biri Türkiye olduğu için bu siyaset geometrisindeki şekil, “dörtgen” diye de görülebilir.
Devreye Türkiye’nin sokulması yazıdaki kapalı kapılardan “sızıntıyı” daha da ilginç hale getiriyor.
Konu... “Kısa süre önce Ankara’da yakalanan Usame Bin Ladin’in damadı Süleyman M.”
Damat “Bin Ladin’in ailesine girmiş olmanın ötesinde, El Kaide’nin sözcüsüydü. 11 Eylül ikiz kuleler ve Pentagon saldırılarının sırlarına vakıf...”
Çok şey bilen damat, değerli bir rehin...
Peki... Bu adam yakalandı mı?
Yoksa 11 yıldır yaşamakta olduğu İran tarafından paketlenip Ankara’ya getirildi mi?
Abdülkadir Selvi’nin anlattıkları, bir zamanlar Abdullah Öcalan’ın paketlenip Türkiye’ye teslim edildiği gibi bir “adrese teslim” gizli servis operasyonunu hatırlatıyor.
Neden?
İran durup dururken Türkiye’yi neden öptü?
Öpücük Türkiye’ye değil ABD’ye mi?
Öyle bile olsa Türkiye neden bu üstü kapalı flörte karıştırılıyor?
Abdülkadir Selvi’nin satırlarını ve satır aralarını okuyalım:
.................................
Öcalan, yakalanarak Türkiye’ye teslim edildiği sırada Başbakan olan Bülent Ecevit, ‘Öcalan’ı ABD bize neden teslim etti, anlamış değilim’ demişti.
Benzer bir durum, Usame Bin Ladin’in damadı konusunda yaşanıyor.
Adı Süleyman M.
Usame Bin Ladin’in damadı olmasının ötesinde bilgilere sahip.
11 Eylül saldırısının olduğu gün El Kaide’nin sözcüsü olması dahi onu önemli kılmaya yetiyor.
Amerika işte bu nedenle Süleyman M.’nin kendilerine teslim edilmesini istiyor.
Ancak Çankaya’da kaldığı bir otelde yapılan operasyonla yakalanıp, savcılığa teslim edilen Süleyman M. ile ilgili hukuki prosedür başladığı için Amerika’ya teslim edilmesi mümkün değil.
Süleyman M. Amerika’ya teslim edilemiyor ama başka bir ülkeye de gönderilemiyor.
Süleyman M. Kuveyt vatandaşı. Ancak 11 Eylül’den sonra ABD’nin yayınladığı listede olması nedeniyle Kuveyt, vatandaşlıktan çıkarmış.
Haymatlos yani vatansız.
Süleyman M.’nin eşi Suudi Arabistan’da yaşıyor. Ancak Suudlular da almaya yanaşmıyor.
Vermek istediğimiz ülkeler, El Kaide’ye hedef olmamak için almıyor............. Süleyman M.’nin 11 yıldır tutulduğu İran’dan Türkiye’ye gönderilişi ilginç ilişkiler ağını ortaya çıkarıyor.
Süleyman M.’yi Ankara’ya “İranlı bir ajan” getirilişinin istihbaratını bize Amerika veriyor...
Süleyman M. henüz İran’dayken FBI, resmi kanallardan Türkiye’ye getirileceğini bildiriyor ve yakalanıp kendilerine teslim edilmesini istiyor.
FBI’ın Süleyman M. istihbaratını verip bizden istediği tarih ile onun Türkiye’ye giriş tarihi farklı.
Burada şu soru ortaya çıkıyor.
1- İran, Süleyman M.’yi Amerika’ya İran’da teslim etmek istemedi, Türkiye’den almasının önünü mü açtı?
2- İran istihbaratından sızıntı olmadan FBI’ın bunu bilmesi mümkün olmadığına göre, bilgi sızdırarak, Türkiye’yi, El Kaide ve ABD ile yüz yüze mi bıraktı.
Boşuna, ‘Acem Oyunu’ dememişler. İran’da siyaset bitmez. Ezeli düşmanı ABD eliyle Saddam’ı tasfiye ettirip, Irak’ın hakimi olan bir devletten söz ediyoruz.
Süleyman M.’nin işimize yarayan tek yanı, sorgulamada verdiği bilgiler.
Sıradan bilgiler değil bunlar. Ezberimizi bozacak cinsten.
Soru- 11 Eylül’ü siz mi yaptınız.
Cevap- Evet biz yaptık. El Kaide operasyonu.
Soru- Peki Amerika’nın haberi olmadı mı?
Cevap- Amerika 11 Eylül’ü biliyordu.
Soru- Amerika’nın tavrı ne oldu?
Cevap- Önümüzü açtı. Engel olmadı.
11 Eylül’de ikiz kulelere çarpan uçağı kimin kullandığı önemliydi. Ama asıl istihbarat ve güvenliğin birçok birimini devre dışı bırakıp, o saldırının gerçekleşmesinin önünü açan kimdi?
İşte Süleyman M.’nin sorgusunda bunun ipuçlarına ulaşmak mümkün. Bir de Ayman el Zevahiri konusu var. Bilenler ne demek istediğimi anladı.
Zevahiri konusunu üstü kapalı geçtim ama Usame Bin Ladin operasyonuna ilişkin olarak Süleyman M.’nin anlattıklarını geçemeyeceğim.
Usame Bin ladin 2 Mayıs 2011 tarihinde Pakistan’da öldürüldü. Ladin vurulduğunda yanında eşi Emel vardı.
Süleyman M.’nin verdiği bilgiye göre, Usame Bin Ladin’in eşi Emel ve çocukları 3-4 ay öncesine kadar İran’daydı. Operasyondan 3-4 ay önce Ladin’in yanına gittiler ve onlar aracılığıyla ABD, Ladin’in yerini tespit etti.
Alın size ABD, El Kaide ve İran’dan oluşan bir üçgen...
.............................
İranlı ajan bu “çok şey bilen damadın Türkiye’ye getirileceğini” ABD’ye bildirmiş.
Ankara’daki otele yerleştirip ortadan kaybolarak sözünü tutmuş. ABD’ye bu servis neyin karşılığı?
Türkiye bundan haberdar, damadı ABD’ye teslim etmeyerek hangi rolü oynuyor?
İran “nükleer silah, Suriye’deki rolü, Ortadoğu’da Şii egemenliği” gibi nedenlerle ABD’ye bir jest mi yapıyor?
Katar’ın ve Suudi Arabistan’ın kabul etmediği damadın Ankara’da tutulması El Kaide şimşeklerini Türkiye’ye mi çekecek?
Türkiye ince bir hesapla hedef mi yapılmak isteniyor?