Günün konularından biri de tele kulak...
Telefonu ilk dinlenenlerden biri de, ağzından bal damlayarak konuştuğu için Atatürk'ün Bal Mahmut adını verdiği Mahmut Paler'dir.
Sevgilisi olan Osmanlı Prensesi ile yaptığı telefon konuşmaları Sultan'ın jurnalcileri tarafından dinlenir.
Zaten o zamanların İstanbul'unda toplam 100 telefon vardır.
Mahmut Bey, yakışıklı, sporcu ve nükteleri ile ünlüdür.
Adı, İstanbul'da kadınlar arasında iç geçirilerek anılır.
Zaten Prenses'e telefon eden de Bal Mahmut değildir.
Birkaç kez olmadık saatlerde evin telefonu çalmış, genç hanım sultan kendini tanıtmış.
Muhabbet sürmüş.
Sonra...
Bir gün Mahmut Bey'in babasının iyiliği dokunmuş bir polis müdürü, ona acele haber uçurmuş:
"Hafiyeler telefonunu dinledi.
Hanım Sultan ile konuşmaları sarayda biliniyor.
Hakkında tevkif kararı çıkarıldı.
Hemen yurtdışına kaçsın."
Genç Mahmut, hemen av tüfeğini satar ve o gün trenle Viyana'ya kaçar.
Yıllarca orada kalır.
Bu öyküyü kendisinden dinlemiştim.
İsimler, tarihler ve ayrıntı "BALDAN DAMLALAR" adıyla hatıralarını yayınladığı kitabında.
Sonraki yıllarda ve Cumhuriyet döneminde de, telefonlar hep dinlendi.
Hala dinleniyor.
Ve günümüz
Günümüz
Türkiye'sinde telefonların dinlenmesine aykırı hiç bir ceza hükmü yok.
Anayasa'da yer alan haberleşme özgürlüğü ilkesi boş bir kalıp.
Peki bazı telefonların dinlenmesi için
şekil olarak neden
mahkeme izni alınıyor?
Bunun nedeni,
"arama izni" ile
paralel kurmak ve bir
kıyas hükmü yaratmak.
Ancak...
Kıyas yoluyla, insan hakları kısıtlanamaz, hukuk yaratılamaz.
Ceza, Yeni Ceza Usulü Muhakemeleri ve
Örgütlü Suçlarla Mücadele yasalarına, telefon dinleme ile ilgili düzenlemeler, hükümler ve cezalar getiriliyor.
Aslında...
Telefon dinleme değil ama delil konusunda
CMUK'un 254. hükmüne bir ilave yapılmış.
Şöyle ki:
"Soruşturma ve kovuşturma organlarının elde ettiği, hukuka aykırı deliller hükme esas olamaz."Ama özel şahısların elde ettiği deliller için böyle bir kısıtlama yok.
Son zamanlarda, özel kişilerin ve grupların telefon dinleme örgütleri, yasanın bu boşluğundan yararlanma amacını güdüyor olabilir.
Tabii bu arada özel kişilerin rastlantı sonucu elde ettikleri deliller de görülebiliyor.
Yargıtay Başsavcısı'nın
Anayasa Mahkemesi'ne
- içeriği gizli tutulmak kaydıyla - gönderdiği bir bant, böyle bir rastlantı sonucu teybe alınmış araç telefonu konuşmalarını yansıtıyormuş.
Batı'da durum
Son yıllarda
ABD'de
denge teorisi uygulanıyor.
Yani...
Hukuka aykırı bir şekilde elde edilen delil, hükme esas olabilir mi?
Bakılıyor.
1- Sanığın özel hukukunun ihlali ile
Anayasa'nın ihlali arasında vehamet bakımından ağırlık farkı nedir?
2- İzinsiz dinleme, büyük bir tehlikenin önlenmesi için yapılmış mı?
3- Eğer sadece bir kuşku nedeniyle, dinleme
- mahkeme kararı ile bile olsa - yapılmışsa, daha sonra sanığa bildirme zorunluğu ve sanığın tazminat davası açma hakkı var.
Bu ve benzeri bazı ölçütler,
Almanya ve
Fransa tarafından da uygulanmaya başlandı.
İngiltere'de ise
yüz kızartıcı bir yöntem kullanılmadıkça,
bütün deliller hükme esas olabiliyor.
Türkiye'nin yüksek yararları için elbette izleme ve dinleme yapılmıştır.
Yapılacaktır.
"Yarası olmayan gocunmaz" diye düşünebiliriz.
Ama...
Bu sübjektif iç rahatlığın ötesinde, objektif ve genel yaklaşım hukuk devleti ilkeleridir.
Telefon dinlemede hukuk düzenlemesinin gerçekleşmesi, güvenlik örgütlerinin de çalışmalarını daha rahat ve risksiz yapmalarını sağlar.
Haksız yere yıpratılmalarını önler.
Devletin yüksek yararlarının yanı sıra, bireylerin anayasal
kişilik hakları da korunmuş olur.
Ayrıca bu operasyon süresince elde edilen ve kamu yararı ile ilgisi olmayan özel yaşam bilgilerinin gizliliği ve korunması da güvence altına alınmalıdır.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr