Yoksa Arap yemeği olan kuskus adlı bir tür pilav mı? Hiç kuşkusuz birincisi..
1990'lı yılları Siyasi İslam'ın İflası adlı kitabıyla etkileyen Olivier Roy, son kitabı Küreselleşen İslam ile gene ilginç bir açı yakalamış.
Yukarıdaki satırlarda yansıttığım "helal etten yapılmış hamburger ve kuskus" saptaması da o kitaptan...
Siyasal İslam çökerken, sosyolojik olarak İslam, tırmanışta ve küreselleşmekte. Kendine yeni formatlar oluşturuyor.
Olivier Roy, günümüzün "örtünme" tartışmalarına da küreselleşme olgusuyla bakıyor.
Burada bir "yan çizme" iddiası da ortaya atıyor.
Bakınız nasıl?
"Hicab (tesettür) bir kavramdır ama özel bir giysi değildir; kadının yüzünü, saçları görülmeden göstermesi gerektiği anlamına gelir. Bir kadının bu icabı yerine getirme (ya da bundan yan çizme) tarzı ya bireysel yeniden kendine mal etmedir (modern Türk İslamcılarında ya da ikinci kuşak göçmen işçi çocuklarında pardösü, pantolon ve türban, hatta Tahran'daki zarif hanımların ça - Dior'ları ya da verili bir kültür çerçevesinde kaybolmaktadır (Afgan çadrı'sı, Pakistan burka'sı)..."
Görülüyor ki, bizim modern Türk İslamcılarının türbanları, daracık yırtmaçlı tunikleri, son model bol paçalı dar pantolon ve bluzları, topuklu pabuçları aslında, kapanarak İslamın köklerine dönüşü değil, modernleşme ve küreselleşme sürecini simgeliyor.
Küreselleşme sürecinde de böylece eşlerin giysilerinde kendini gösteren bir İslami aristokrasi kesimi oluşmakta.
Bir de...
Daha 8 - 9 yaşındayken başlarına türban sarılan, yaz sıcağında zor taşıyabildikleri uzun paltoların altına sokulan kız çocukları ve onların aynı tarz mesajlı örtünen aileleri var ki... Küresel değil, yerel, kentsel değil, varoş kültürünü yansıtıyorlar.
Küreselleşen İslamda modern sosyal yaşamın izlerini de yansıtıyor Roy.
Örneğin şöyle ilanları:
"Modern stres ve Kuran'dan kür" (Modern stress and Cure from Qur'an)
"İslamda sağlık ve uygun beden için ne yapmalı?" How to health and fitness in İslam?), "Sigara, sosyal zehirdir" (Smoking a Social Poison)...
Kadının örtünmesini haklı göstermek için Batılı İslami feministlerin sloganı:
"Bedenim benim kendi konumdur" (My Body is My Own Business)
....
İslamın küresel eğlence ve tatil kavramında değişime, Olivier Roy, Didim'deki Caprice Hotel'i göstermiş.
5 yıldızlı bu otelde içki satılmadığını, kadınlar ve erkekler için ayrı havuzlar bulunduğunu, böylece hem İslami, hem Batılılaşmış bir burjuvazinin su yüzüne çıkmasıyla atbaşı giden İslami tüketiciliğin oluştuğunu anlatıyor.
İş yaşamında da TÜSİAD'ın alternatifi MÜSİAD'la Türkiye'deki İslami sermayenin örgütlenerek küreselleşme sürecine işaret ediyor.
Kısacası...
Bir önceki yazımda sadece 200 hükümle sınırlı olan kutsal Kuran'daki hükümlerin, yani Şeriat'ın bütün siyasal koşullar hazır bile olsa 21. yüzyılı kucaklayamayacağını öne sürmüştüm...
Şimdi de, İslamın küreselleşme, modernleşme sürecinden başka seçeneğinin olmadığını, İslamın sonunda "reform" takvim yaprağına varacağı görüşümü vurguluyorum. Nehir, geriye akmaz.
Yukarıdaki örnekler sadece ilk adımlardır.