Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’ye saldırı - şükür ki- yaşamsal sorun olmaksızın atlatıldı.
Ancak... Bu olayı bir “uyarı” olarak algılamak ve daha geniş açıyla görmek gerek.
Türkiye’nin en büyük kurumlarından birinin liderine, çalışma odasında kurşun yağdırılması düşündürücüdür.
Saldırgan, güvenlik biriminden -tabancası, iki dolu şarjörü, 37 mermisiyle - geçiyor, 7. kata kadar çıkabiliyor, orada Genel Başkan’ın odasına girebiliyor... Silahını çekip başkanın bacaklarına 5 kurşun sıkabiliyor.
Olay bir adi suç olabilir...
Belki de siyasidir...
Arkada görünmeyen eller şu aşamada bilemeyeceğimiz tezgâhları kurmuş olabilirler.

Demokrasi kundakçıları
HANGİ nedenle ya da hangi amaçla olursa olsun daha önemli olan böyle bir saldırının gerçekleşme şansını bulabilmesidir.
Türkiye’de, özellikle son “açılım” süreciyle birlikte tehditler yoğunlaştı.
Suikast timlerinden gönderilen “öldüreceğiz” mesajları medyaya yansımakta.
Belli ki bu topraklarda insanlarımızın huzur içinde birlikte yaşamalarını hedefleyen demokrasi adımları, birilerini rahatsız ediyor.
İçeriden ve dışarıdan süreci kundaklama senaryoları yazıldığı hissedilmekte.
Bir dizi ses getirecek eylem planları daha yeni ele geçirildi.
Uçak kaçırmak için alandaki temizlik şirketine eylemci sokmak... Ünlülere suikastlar... Önemli tesisleri havaya uçurmak... Lüks araçları ve yatları yakmak...
Bu dehşet eylemlerini koyacak olanlar yakalandı.
Amaç “ajitasyon...”
Toplumu korku psikolojisiyle sindirmek.
Demokrasiyi derinleştirecek “açılım”ların önünü kesmek.

Film yeni değil
TÜRKİYE’DE bu film daha önce de birkaç kez görüldü.
Artık daha ilk karelerinde tanınıyor.
Aynı tuzaklara düşmeyecek deneyim birikimi oluştu.
Ne var ki...
Gene de bu hafıza arşivine sahip olmayan genç nesiller provoke edilmeye açıklar.
Gölgedeki güçler de zaten onları köpürtmek ve sokaklara taşımak hedefine odaklanmış.
O nedenle güvenlik güçlerinin “koruyucu” hizmetin yanı sıra “etkin istihbarat” ile “önleyici” de olması gerekiyor.
Türkiye’yi karıştıracak nokta hedefli cinayetle, 1970’li yıllarda demokratik sistemi dinamitlemişti.
O karanlık senaryonun kan bulaşmış yaprakları yeniden açılmamalı.

Haberin Devamı

YARI BAŞKANLIK SİSTEMİ
YENİ Şafak’ta Fehmi Koru “yarı başkanlık sistemi” olasılığını gündeme taşıdı.
“Lego” parçaları bir araya getirildiğinde bu satır büyüteç altına alınarak genel görüntüye yerleştirilmeli. Açayım.
AKP’ye yakın sütunlarda Başbakan Erdoğan’ın AKP büyük kongresinde yaptığı konuşmayla “veda mesajı” verdiği iddiaları yayımlandı.
Onlara göre, “Erdoğan, önümüzdeki genel seçimlerde 3’üncü ve sonuncu kez milletvekili seçilecek ve sonra adresini Çankaya Köşkü’ne taşıyacak...”
Abdullah Gül’ün görev süresi 5 yıl da olsa 7 yıl da olsa Erdoğan’ın bir sonraki yerinin Cumhurbaşkanlığı olacağı görüşü yaygın.

5 değil 7
BİR hukukçu olarak “Abdullah Gül’ün meclis tarafından ve 7 yıl için Cumhurbaşkanı seçilmiş olduğu” görüşündeyim.
“Cumhurbaşkanı’nın 5’er yıllık görev süreleriyle üst üste 2 kez halk tarafından seçilmesini” öngören hukuk düzenlemesi, Gül’ün Çankaya’ya çıkmasından sonraki tarihte yapılmıştı. Geriye işleyemez.
Abdullah Gül’ün 2014 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmesi gerekir.
Başbakan Erdoğan ancak o tarihten sonra halk tarafından yapılacak oylamada, Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını koyabilir.
Ayrıca... Bir durumun altı çizilerek belirtilmesinde yarar var.
AKP tüzüğüne göre “3 dönem üst üste seçilmeleri sınırlananlar” sadece milletvekilleridir.
Genel Başkan’ın ise üst üste 4 kez seçilmesini öngören tüzük maddesi bundan ayrıdır.
İkisinin birbirine karıştırılmaması gerekir.
Tüzüğe göre Erdoğan’ın zorunlu olarak sadece 3 kez milletvekili seçilebileceği ve o nedenle son kongrede veda konuşması yaptığı yolundaki yorumlar bu durumda boşlukta kalıyor.
Çankaya, Erdoğan’ın 3. dönem seçilmesi sürecinde boşalacaktır. Erdoğan’ın Çankaya’ya adaylığı daha ağırlıklı olasılık. İşte o zamanlamada Çankaya’nın yetkilerini daha da arttıran yarı başkanlık sistemi gündeme gelebilir.