Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

BDP destekli bağımsız milletvekillerinin kararı ilk bakışta çok sert göründü.
Ancak...
“Tehditler” taşımayan özenli üslubun yanı sıra ve daha da önemlisi Şerafettin Elçi’nin açıklamasındaki “aralık kapıdan” hâlâ ışık sızması umutları yok etmiyor.
Elçi, medyaya “ittifakla Meclis’e girmemek kararını” bildirirken “Ankara’da çözüm için ciddi formüller üretileceğinin işaretlerini almadıkça” mesajını verdi.
Yani...
Kapıyı kapatıp sürgülemedi.
Küçük de olsa bir aralık bıraktı.
Hukukun tüm kısıtlamalarına karşın iktidarın “güven verici yasa değişikliği önlemler paketi” oluşturacağının ciddi işaretlerini vermesi halinde çok şey değişebilir.
Sadece 1 ya da 6 tutuklu bağımsızın durumu değil, demokrasiyi bütünüyle yeniden inşa etmeyi hedefleyen büyük projenin geleceği için geniş açıdan bakmak gerekir.

Haberin Devamı

TALİH KUŞU
BU Meclis’in tarihi misyonu “kurucu Meclis” olmaktır.
Yeni Anayasa’yla Türkiye yeniden yapılanacaktır.
Yeni Türkiye yapısı “insan hakları, eşitlik, etnisitelerin demokratik kazanılmış ve vazgeçilmez, devredilemez değerleri, özgürlükler ve adalet” sütunları üzerine kurulacaktır.
Böyle bir proje için gerekli şartlar olgunlaşmış bulunuyor.
- 12 Haziran seçim sonuçları toplumun yüzde 95’inin iradesini yansıtmakta.
Yani...
Neredeyse tamamını.
- Çok acılar çekerek, çok canlar yitirerek toplum artık “Kürt sorununun barış ve demokrasi” çerçevesinde çözümüne psikolojik olarak hazırdır.
Önyargılar, saplantılar çoğunluk tarafından aşınmıştır.
Kan kültürüyle, şiddetle çözüme varılamayacağı görülmüştür.
- “Kürtleri temsil” iddiasındaki BDP, “büyük” sayılabilecek milletvekilini sandıktan çıkarabilmiştir.
Zor olanı başarmıştır.
Türkiye’nin yeniden tanımlanmasını ve yapılanmasını hedefleyen Anayasa’ya bu gücüyle önemli katkıda bulunmak konumundadır.
Yeni Anayasa BDP’siz yapılamaz mesajını veren geniş bir kesimin temsilcisidir.
..........................
Bu şartların örtüşmesi ilk kez yaşanıyor.
Türkiye tarihine bu talih kuşunun bir daha konup konmayacağı meçhul.
Iskalanması ile herkesin kaybedeceği bir “talihsiz” sürece sürüklenebilir Türkiye...
YSK’dan ve yargıdan kaynaklanan “ciddi” olumsuzluklara karşın gene de ipleri “kesin” koparmamakla şu aşamada demokrasiye çözüm için zaman kazandırmıştır.

Haberin Devamı

PES DOĞRUSU
BAZI ayrıntılar daha ortaya çıktıkça “pes doğrusu” diyoruz.
Öyle ya...
Hatip Dicle’nin adaylık başvurusu ve adaylığının kesinleşmesi sürecinde, “onun hakkındaki 1 yıl 8 aylık mahkûmiyet kararının YSK tarafından bilinmediğini” sanıyorduk.
“Hantal bürokrasi kanallarında kararın YSK’ya bir türlü ulaşamadığını” düşünmüştük.
Oysa, öğreniyoruz ki -dolaşımdaki iddialara göre- Hatip Dicle’nin mahkûmiyet kararını onaylayan dairenin hâkimi aynı zamanda YSK üyesiymiş.
Bu durumda YSK’nın daha 22 Mart’ta Yargıtay’ın Dicle için mahkûmiyet kararını biliyor olması ve gardını alması gerekirdi.
Konunun resmiyet kazanması için Yargıtay’dan yazılı olarak sorar “ivedi” cevap isteyebilir, Hatip Dicle’nin kesin aday listesinde yer almasını önleyebilirdi.
Hem bu yapılmamış, hem de “Hatip Dicle’nin milletvekili olamayacağı açıklaması” için 9 Haziran’a kadar beklemiş.
Yargıya, yasalara ve YSK’ya kurum olarak elbette saygılıyım ve bu saygı üzerinde çizikler olmasın diye böyle bir “bile bile lades” durumunun olmadığını düşünmek istiyorum.

Haberin Devamı

BUNA NE BUYRULUR?
AKİF Beki, Başbakan Erdoğan’ın basın danışmanıydı.
Bir süredir TV yönetiyor, Radikal’de yazıyor.
Bürokrasiden resmi olarak kopmuş olsa da, Ankara’daki kaynaklarla yakın ilişkisinin sürdüğü ve erişilmesi zor istihbarata uzanabildiği bir gerçek.
Dün o da yazısında “Hatip Dicle hakkında ceza kararının Yargıtay’da onaylandığını çok büyük olasılıkla YSK’nın bildiğine” işaret ediyordu.
Ama asıl vahimi “neden buna rağmen YSK’nın Dicle’nin adaylığını engellemediği” sorusuna getirdiği cevaptı.
“YSK, adaylığı engelleyerek, seçim öncesinde ortalığın karışmasından, patlayabilecek hadiselerden kaygı duymuş!..”
İddia doğru mu?
Bilemem...
Sorsam...
Hangi YSK üyesi “evet, doğru” cevabını verebilir.
Aralarında tanıdıklarım, donanımına, yurtseverliğine, sağduyusuna güvendiğim üyeler var.
Tedirginlik duymuş olmaları mümkün.
Seçimlerin selametini tehdit edebilecek bir “neden” onları rahatsız etmiş olabilir.
Ama...
Bakın...
BDP’nin topluca Meclis’e girmeme kararı ve ona eşlik eden sokak hareketleri daha mı “az kaygı verici?”

Not: Bir gezi nedeniyle kısa ara... 2 Temmuz’da dönmüş olacağım. İyi dileklerimle...