Güneri Cıvaoğlu
Takvim şöyle:
17 Haziran'da
Erbakan ve
Çiller ortak bildiri yayınlıyorlar. Bu bildiride,
Refahyol'un
Tansu Çiller başbakanlığında süreceği yolunda ortak irade açıklanıyor.
18 Haziran'da
Erbakan, başbakanlıktan istifa mektubunu
Cumhurbaşkanı Demirel'e sunuyor.
Bekledikleri gelişme
Demirel'in, hükümeti kurma görevini
Tansu Çiller'e vermesidir.
Çünkü...
Onlara göre, ortak bildiri meclisteki en büyük oy çoğunluğunu
Çiller'in arkasına koymuştur.
Demokrasi gelenekleri bu süreci gerektirmektedir.
Bu plan, aç tavuğun arpa ambarı rüyasını anımsatıyor.
Şöyle ki:
1- 24 saat arayla, RP ve DYP'den 2 istifa ile Refahyol Meclis'te artık azınlığa düşmüştür. Oyu sadece 274'tür.
Önümüzdeki günlerde, Şaban Karataş gibi, RP'lilerin de istifası bekleniyor. Sayı daha da düşecek.
2- Gerçi, bu planın yürümesi için Muhsin Yazıcıoğlu'nun BBP'sine de bel bağlanmıştır. O'nun en fazla 6 oyu ile bu çok ağır bunalımı aşacak bir hükümet kurulabilir mi?
Bunu iddia edebilecekler, akıllarını peynir ekmekle yemiş olmalılar.
Orduyu yeniden kışlasına çekecek, Türkiye'de tansiyonu düşürecek ve ülkeyi şaibesiz, gerilimsiz seçime taşıyacak hükümet gerçek bir iktidar olmalıdır. Yoksa, denize düşenlerin batarken birbirlerine sarıldıkları ve birbirlerini dibe çektikleri, mecalsiz ve iktidarsız bir siyasi etik ve moral özürlü beraberlik sadece feragat getirir.
3- Zaten, Yazıcıoğlu ve arkadaşları da henüz karar verebilmiş değiller. Oylarının, sadece yüzde 2 olması... Anavatan ve diğer sol partilerle ittifak yapamayacak noktaya kaymış bulunmaları... Bu iki neden BBP'yi Refahyol'a yaklaştırıyor. Ancak RP ya da DYP ile seçim ittifakı yapabilirler. O yüzden Çiller başbakanlığında bir Refahyol'a destek vermeleri, kendi yararlarına gibi görünüyor. Ama... dar açıdan bakarak ve sadece birkaç haftalık ömrü olan bir hesapla... Çünkü, böyle bir hesap BBP'yi seçimlere kadar taşımaz.
4- Erbakan, bir kez istifasını verdikten sonra, artık, hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Demirel'in kime vereceğini ortak bildirilerle dışardan yönlendirmek mümkün değildir.
Süreci Demirel demokratik geleneklere göre işletir.
Herhalde... o aşamaya varıldığında, Erbakan ve Çiller imzalarının egemen olamayacağı başka çözülmeler kimse için sürpriz olmamalı.
Örneğin...
DYP'de sayıları hiç de azımsanmayacak bir grubun RP dışında ve Çiller'siz bir hükümet formülü yanında yer alması çok uzak olasılık değildir.
5- Genel seçimlere henüz üçbuçuk yıl varken, bir Meclis'ten seçim kararı çıkartmak... hele, bu önümüzdeki sonbahar için seçim siyasetin tabiatına aykırıdır.
Hemen seçimin dışında kalacak formüller manyetik çekim alanı oluştururlar.
Elbette...
Seçim çözümdür. Fakat... uyum yasalarının çıkarılması, genel sayımın yapılması, seçmen kütüklerinin yeniden güncelleştirilmesi ve böylece 10 milyona yakın yeni seçmenin kaydı... siyasi partilerin yurt dışı örgütlerini kurarak, bu alanda hayli mesafeler almış bulunan RP'nin haksız rekabetinden kurtulmaları, zaman alacaktır. Önümüzdeki ilkbahar genel seçimler için daha makul bir tarihtir.
Bu gerçeklere karşın,
Çiller kendisine
"çekilelim" baskısı yapan arkadaşlarına ve
Bahattin Yücel gibi cebinde istifa mektubuyla kendisine gelenlere, pembe öyküler anlatmaktadır:
"Birkaç gün içinde Başbakan olacağım. Demokrasinin mücadelesini vereceğim. Batı beni destekleyecek. Cuntayı deviren Yunanistan'ı Avrupa Birliği'ne aldığı gibi, benim yönetimimdeki Türkiye'yi de Avrupa Birliği'ne alacak. Bu rüzgarla, DYP birinci parti olacak. SHP ile ortaklık yaptım. PKK'nın üstesinden geldim. RP ile ortaklık yapıp, irticaı tepeliyorum. Üstelik demokrasinin kesin üstünlüğünü de ben sağlayacağım."
Çiller'in bu sözleri zaten dışarda prim yapmıyor. Ama, içerde de artık etkisiz kalmakta.
Örneğin...
Bahattin Yücel O'na şöyle diyor:
"Hanımefendi, demokrasi mücadelesini kimlerle yaptığınızın farkında mısınız?
RP ve BBP ile... bu ikisi ile kolkala girerek demokrasi savaşcısı fotoğrafı çektiriyorsunuz. Bu fotoğrafa kim inanır... kim destek verir?
Lütfen gerçekli olun."
Aslında demokrasinin savunulmasında, en büyük handikap
Bahattin Yücel'in ortaya koyduğu bu fotoğraftaki görüntüdür.
Yanlız ve savunmaz kalan demokrasi değil, bu fotoğraftakilerdir.
Çünkü... bugünkü duruma sürüklenişin nedeni
Refahyol'un
2 lideridir.
Bahattin Yücel'e gazeteciler soruyorlar:
"Genelkurmay brifingleri, bakanlıktan istifanızın nedeni mi?"
Cevap:
"Hayır, ama, o brifinglerin verilmesine neden olunmasıdır."
Anlayanlar için çok anlamlı bir yanıt.
Ancak... sadece eleştiri değil... bu kez
Erbakan ve Çiller'e bir de kutlamada bulunuyorum.
"Erbakan'ın istifası kararıyla, galiba Türkiye'yi bir bitli yorgandan kurtarıyorlar. Ne bu haliyle, ne de Çiller başbakanlığıyla tersyüz edilmiş haliyle bu yorganın bir kez daha üstümüze örtülmesi kabusunu Türkiye herhalde yaşamayacak."
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr