CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Mısır’ın geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur’la ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel de, darbeyi yapan Abdülfettah el Sisi ile protokol gereği iletişim kurdular mı?
Bilemiyorum.
Ancak...
Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi böyle bir tavsiyeyi içeren kriptoyu Ankara’ya göndermiş.
Serin ve mesafeli durarak devletler arası ilişkilerde protokol asgari düzeyde de olsa uygulanır.
Daha önce Mısır yönetiminde olan Hüsnü Mübarek 30 yıllık “akut” diktatördü.
Buna rağmen Türkiye’nin Mısır devletiyle ilişkileri -inişli çıkışlı ve dalgalı da olsa- hiç kesilmeden sürmüştü.
Mısır’daki darbeyi ve darbe sonrası Mursi taraftarlarına katliamı elbette kınıyorum, iktidarın da tavır koyması doğrudur.
Ama...
Ortasından bölünmüş bir ulusun taraflarından biri olmaya dönüşmek Türkiye’nin yararına mıdır?
Hele bir yarıyla, diğer yarı arasında iç savaş olasılığı süratle büyüyorsa, bu soru daha da önem kazanıyor.
Türkiye’nin “demokrasi” yanlısı ilkeli çizgisi genel ve kapsayıcıdır, kucaklayıcıdır.
Ortadan bölünüş bir ulusun taraflarından biriyle özdeşleşen alt başlıklara inmemek gerekir.
Nüfusunun tamamına yakını Müslüman olsa da Türkiye Cumhuriyeti “laik” devlettir.
Anayasa’nın değişmezlerinden biri olan bu hüküm bile Türkiye’nin Mısır halkının tamamını kucaklayan genel ve ilkeli çizgisini gerektirir.
DARBE SIR MIYDI?
PENCERESİNE konan minik kuşları ilginç haberler getiren Emre Uslu, TARAF’ta, Kahire Büyükelçisi’nin merkeze geçtiği kriptoları yazmış.
Önce darbenin olduğu sabah Hürriyet’te yayımlanan bir habere gönderme yapıyor.
Diplomasi muhabiri Uğur Ergan şöyle yazmış:
“Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliği’nin Mısır’daki olaylarla ilgili hazırladığı raporda, ordunun Mursi’ye ültimatom vermesine rağmen darbe yapmayacağı yorumuna yer verildi...”
Ve...
İronik bir şekilde bu haberin yayımlandığı sabah asker Mısır’da darbe yaptı.
Emre Uslu’nun satırları ise şöyle:
“Ankara’daki diplomasi çevrelerinden edindiğim bilgilere göre Kahire’den Ankara’ya son 1 ay içinde geçilen hiçbir raporda, Mısır ordusunun darbe yapabileceğine ilişkin ifade yok.
Raporlarda Mısır’da durumların sıkıntılı olduğu belirtiliyor ama darbe olasılığından kesinlikle söz edilmiyor.”
Gerçekten öyle midir bilemem ama Uslu’ya göre daha 2011’de Kahire’den gelen raporlar da arızalıymış. Raporlarda “Türkiye’nin Mübarek’e destek vermesi gerektiği” vurgulanmış.
Emre Uslu’nun satırlarını yansıtayım:
Mısır’da Hüsnü Mübarek’e yönelik protestolar arttığında Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliği’nden Ankara’ya geçilen kriptolarda Mübarek’in devrilmeyeceği, bu nedenle Türkiye’nin Mübarek’e destek vermesi gerektiği vurgulanıyordu.
.........................
Mübarek devrilmeden 3 gün önce Kahire Büyükelçisi Ankara’ya mesaj yazıp Mübarek’in devrilmeyeceği bu nedenle Başbakan Erdoğan’ın Kahire’ye gelip Mübarek’e destek konuşması yapması gerektiğini bildirdi.
Hatta Mübarek’in gitmeyeceği konusunda o kadar emindi ki elçilik personeline başbakanın kalacağı oteli ayarlamaları konusunda talimat bile verdi.
Elçilik personeli Kahire’deki Four Seasons Oteli’nde Başbakan Erdoğan’ın kalacağı yerin ayarlanması konusunda çalışmalar yaptı.
Tüm bu öngörüsüzlüğün kriptoları Dışişleri Bakanlığı’nın arşivinde mevcut.
........................
Büyükelçiyi tanımıyorum.
Hariciyecilerimiz için olumsuz ön yargı sahibi hiçbir zaman olmadım.
Tersine...
Son yılları bilemem ama bizim Dışişleri dünyanın en iyi ve köklü diplomasi ekollerinden biridir.
Dilerim ki Mısır’daki durum için Kahire Büyükelçiliği, Ankara’yı üst üste iki kez yanıltmış olmasın.
Ama...
“Mümkün değil, olmaz böyle şey” de diyemem.
27 Mayıs 1960 ihtilali sırasında Türkiye’ye gelen Le Monde muhabiri “kimse ihtilal beklemesin, Türkiye’de ihtilal olmayacak” diye yazmıştı.
Ne ilginçtir ki bu yazının Le Monde’de yayımlandığı sabah 27 Mayıs ihtilalini yaparak asker yönetimi devralmıştı.
O gazeteci yıllar sonra Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi olarak Ankara’ya geldi.
Bu anısını gülümseyerek anlatırdı.
Elbette gazetecinin yanılmasıyla Türkiye’yi temsil eden büyükelçiliğin yanılması arasındaki fark “ciddidir.”