Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Buraya geldiğimiz ilk gece ortaçağda yapılmış bulunan Lumley Şatosunda konuk olduk.Yeşilliklerle örülmüş doğal koridordan içeri adım attığımızda İskoçların ünlü gayda müziği başladı. Bu İskoç enstrümanı tek nefesle adeta bir küçük orkestra.Peşine takıldık. Meğer İskoç erkekleri kilt denen o ünlü ekose eteklerinin altına külot giymezlermiş.Karanlık olduğu için görgü tanığı olarak değil, bunu, orada dinlediklerimden yansıtıyorum.Ortaçağda yapılmış Lumley Şatosu meşalelerle aydınlatılmıştı.1000 yılı aşkın duvarlarında kızıl, turuncu ışık oyunlarıyla tarihi savaş resimleri çiziliyordu sanki...İçeride ortaçağ giysileriyle iki erkek ve iki kadın, ortaçağ şarkılarıyla karşıladılar bizi.Duvarlarda tarihi resimler, sağımızda - solumuzda uzanan zırhlar, heykeller... Kendimizi zaman tünelinde hissettik.Entrikaların çevrildiği, büyük aşkların ve nefretlerin yaşandığı, en yakınların zehirlendiği, kafaların uçurulduğu, düelloların yapıldığı koridorları ve odaları geçtikten sonra yemek salonuna vardık.Yuvarlak masalarda, gene ortaçağ giysileriyle hizmetliler geleneksel İngiliz yemekleri sundular. Gayda müziğiyle karşılandık. Hortlağın dişleriyle gönderildik. Anlatayım... Cam yerine post Sert kuzey rüzgarlarına karşı şöminelerde dev kütükler yanar, postların gerisinde sıcacık yaşanırmış.Sonraları pencerelere cam takılmış.Lumley Şatosu şimdi otel / golf kulübü olarak kullanılıyor.Ayrıca sağlık merkezi. Şatonun yapıldığı çağda pencere camı yokmuş. Koskoca pencerelere ayı postları gerilirmiş. İç kısmına ise ipek perdeler asılırmış. Hortlağın dişleri Lumley Şatosunun da bir hortlağı var.Şatonun ilk sahibinin eşi olan Lily of Lumley geceleri koridorlarda dolaşırmış.Kimilerine gençliğinin en güzel haliyle ve gülümseyerek bir görünür, bir kaybolurmuş.Katolik mezhebine yakın olduğu için din adamları onu öldürtüp başka bir yere gömmüşler. Söylentilere göre öfkelendiğinde şatoya gelir dişlerini gösterirmiş.Temsili resimleri var.O gece bize görünseydi, herhalde Lily of Lumleyle en güzel haliyle karşılaşırdık gibi bir duygu içindeydik.İngiltere gazeteleri bizi bu hoş ruh haline sokmuşlardı.Yayınlarına göre Türkiye Milli Takımı güçlüydü. Grubun lideriydi. Küresel oyunculara sahipti. Mağlubiyet almamıştı. Bu kez şeytanın bacağını kıracaktı.Yani ayaklarımız biraz havadaydı.Lumley Şatosunda ve dönüşünde değil ama Sunderland Işık Stadyumunda "öldü" gözüyle bakılan İngiliz futbolunun dişlerini gördük.Kalede Rüştü olmasa, iki diş iziyle kurtulmamız mümkün değildi. Rüştü en az 5 mutlak gol kurtardı. İngiltere şatolarının hortlak öyküleri ünlüdür. Diriliş Holiganların dağıtılması için bir saati aşkın süre o dondurucu soğukta stadyumda bekletildik.Bizim takımı futbol yazarlarımız zaten hallaç pamuğu gibi atıyorlar. Görüşleri genelde aynı. Dünya Şampiyonasındaki futbolun yüzde 10unu bile oynayamadık.Kalede Rüştü bir devdi. Ergün Penbe geride Beckhamın belalısıydı. Son dakikada penaltıya çanak tutmasa sahanın en iyilerinden biriydi.Yıldıray ve İlhan günlerinde değillerdi. Okan yavaştı. Üçü de gecikmeden saha kenarına alınmalıydılar. Hasan hayaletti.Emre orta sahanın ilerisine kaydırılır, ona oyun kurma görevi verilebilirdi. Hakan İngilterede çok şeyler öğrendiğini gösterdi.Nihat iyiydi ama aradığı düzeyde teknik iletişimi bulamadı.İngilizlerde Beckham gene muhteşemdi.Topla sevişiyor, topla sürekli orgazm arıyordu. Safkan bir İngiliz atı kadar hızlı ve duyarlıydı.Sonuç... Light ( Işık ) Stadı, delight ( lokum ) oldu.Gene de Türkiye, grup ikincisi olarak yoluna devam edebilir. g.civaoglu@milliyet.com.tr Dahası... Maç sonrasında da dehşet sürdü.