15 Aralık 2004... Avrupa Parlamentosu’nda, “Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği için görüşmelere başlaması” oylanıyor.
Karar 262’ye karşı 407 oyla “kabul...”
Ancak...
Oylamanın “gizli oyla” yapılmasını protesto için Türkiye’nin tam üyeliğinden yana olan milletvekilleri hazırladıkları pankartları açıyorlar.
Türkçe “EVET”lerin yanı sıra başka dillerden de “EVET” anlamındaki kelimeler yazılı pankartlarda.
“OUI...”
“SI...”
“JA...”
Başbakan Erdoğan ve dönemin Dışişleri Bakanı Gül başta olmak üzere, o pankartlar Türkiye’de nasıl bir sevinçle karşılanmıştı... Hatırlayın.
Hafızamda, Başbakan Erdoğan’a ait, “Orası miting yeri mi? Ne bu pankartlar? Başkan indirtmeliydi” diye bir söylemden tek kelime bile yok.
Olamaz da...
Çünkü böyle tepki koymak bir yana, memnundu bile.
Oturumu yöneten başkan da, her dilden “EVET” pankartları açan parlamenterlere “indirin” uyarısında bulunmadı.
Madalyonun bir yüzü bu...
Diğer yüzüDiğer yüzünde ise Ankara’daki TBMM oturumunda açılan pankartlar var.
Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım’da, “Kürt açılımının” konuşulmasını gündeme koyan AKP’ye karşı, CHP’li parlamenterler pankart açtılar.
“Atatürk’ü unutmadık.”
“Atatürk’ü unutturmayacağız...”
“Büyük Milli Emanetimiz, Atam izindeyiz”
“Atam Cumhuriyet’i sen kurdun, bizler yaşatacağız”
Madalyonun her iki yüzündeki pankartlar da “protesto” hareketi.
Ancak...
Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin pankart açan CHP’li milletvekillerine “Burası miting alanı mı, indirin onları” diye sesleniyor ve görüşmeleri durdurup oturuma ara veriyor.
Her iki meclis de aynı ortak değeri paylaşıyor.
Farklı başkanlık kürsülerinden farklı bakışlar neden?
“Atatürk rahatsızlığı” mı diye soramam. Utanırım.
Başbakan azarıGerçi Meclis iç tüzüğü öne sürülebilir ama öyle bile olsa Başbakan’ın parlamento üzerinde “vesayet” statüsü Meclis tüzüğünde var mı?
Öyle ya...
TBMM Başkanlığı tarafından yalanlansa da gazete ve televizyonlara yansıyan ve Meclis Başkanlık Divanı Kâtibi Yaşar Tüzün tarafından doğrulanan bir diyalog iddiası, bu “vesayet” sorusunu düşündürtüyor...
Kayıtsız şartsız Millet’e ait olan Egemenliği temsil eden TBMM’nin Başkanı partiler üstüdür. Tarafsızdır.
Ne Başbakan’dan, ne de bir başkasından emir alır.
Görevini yaparken ve iradesini kullanırken kesin özgürdür.
Ama Başbakan’la aralarında geçtiği iddia edilen şöyle bir konuşma tüzükle de devletin ikinci adamı statüsüyle de örtüşmüyor:
Erdoğan: Bu nasıl iş kardeşim? Bu pankartları açmalarına nasıl izin verirsin? Attırsana o pankartları!
Şahin: Çıkartacağım efendim.
Erdoğan: Meclis böyle mi yönetilir? Burası miting meydanı mı?
Şahin: Gereğini yapacağım.
İçtenlikle dileğim Başbakan ve Meclis Başkanı arasında “talimata” dayalı “amir- memur” diyaloğunun gerçek olmamasıdır.
Aksi halde pankart açmak bunun yanında çok hafif kalır.
Bir şey daha...
Pankart açanlar bunun sonrasındaki olasılıkları görebilmeliler. Ya birileri de Meclis’te Türkiye’nin sinir sistemini felç edecek pankartlar açmaya kalkarsa!..
DOĞANÇAY’IN FIRÇASIYLA SUNSET
İstanbul Boğazı’na Etiler sırtlarından bakan Sunset, kuruluşunun 15. yılı için keyifli bir davet düzenledi.
Sunset’ın sahipleri Alize ve Barış Tansever’in bağcılık serüveni 1800’lü yıllarda Bozcaada’da başlamış.
15. yılda “Sunset Dreamin”i tattırdılar. Dünyanın önde gelen çağdaş sanatçılarından Burhan Doğançay’ın fırçasıyla etiketlenen bu şaraplar az sayıda üretildi.
New Moon, Half Moon ve Full Moon etiketleriyle üç ayrı şaraptan oluşan bir koleksiyon.
Burhan Doğançay Müzesi yararına bu lezzetler yudumlanmalı.