Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

İLK kez AKP’ye “asker desteği” yok... Yazıya böyle bir giriş yadırganabilir.
“Asker, zaten AKP’ye hiç omuz vermedi ki” denebilir.
Oysa...
Sandıkların her kuruluşunda “isteyerek ve bilerek” değil ama “istemeyerek “AKP yelkenlerini, asker rüzgârı doldurmuştur.

Mazi kalpteki yara

Mağdur ve mağrur

2002 genel seçimleri öncesi Erbakan’ın 28 Şubat sürecinde başbakanlıktan alaşağı edilişi...
Okuduğu şiir nedeniyle Erdoğan’ın hapse girişi...
Bunlar ve bir dizi kışla kökenli “tavır”, yeni kurulan AKP’ye “mağdur” imajı çizdirmiştir.
Halkımız “mağduru” kucaklar...
Daha sonraki yerel ve genel seçimlerde de “AKP asker rüzgârını arkadan” almıştır. Örneğin...
Üniversitelerde başörtü yasağı...
Genç kızlara türban çıkarmak için ikna odaları...
Askerden yapılan açıklamalar...
Medyaya yansıyan “Sarıkız darbe girişimi” senaryoları...
Hepsi AKP’ye yaramıştır.
Cumhurbaşkanı seçimlerinde internete düşen Genelkurmay açıklamaları...
Muhtıra kokulu bildiriler de öyle...

Manşeti halk atsın
İLK kez bu seçimde asker “sessiz...”
AKP, “mağdur” imajından uzaklaştı. Tepeden bakan tavrıyla, hatta seçim meydanlarından savurduğu tehditleriyle “mağrur” konumuna geldi.
Dahası, dünün “halk çocukları” gibi görünen AKP’lileri ve destekçileri, dört çeker lüks ciplerin, özel uçakların, pahalı markaların, dev inşaatların “Yeni beyaz Türkleri” oldular.
“mağdur” değil artık “yeni mağrurlar...”
Buna karşılık diğer partililer “halk çocukları” konumuna geçtiler.
Örneğin, Kağıthane’de kiralık evde oturan, cafcafsız ve gösterişsiz Kemal Kılıçdaroğlu...
Halk, AKP’nin ürettiği “yeni sınıfın” farkında olmaya başlıyor.

Haberin Devamı

KALELER
AKP, bu seçimde kaleleri istiyordu.
İzmir, Kadıköy, Bakırköy, Şişli, Beşiktaş, Çankaya... Ve çok daha küçük olmasına karşın ağırlığı olan Bodrum...
Ama AKP bunları almak bir yana kendi oylarını daha da düşürdü.
Sarıyer gibi önemli bir ilçeyi de yitirdi.

Bodrum parantezi
BODRUM için bir parantez açayım...
8 Kasım 2008’de bu köşede şöyle yazmıştım:
Bodrum’un en eski, güçlü ve varlıklı ailesi Kocadonların Mehmet’i, Ortakent’in DYP’den seçilen Belediye Başkanı’dır. Babası ve tüm aile kökten CHP’lidir.,
Böyle bir ailenin başarılı ve sevilen oğlunu açık ara CHP’li olan Bodrum’da, CHP, neden aday göstermesin?
AKP kancayı attı, benden söylemesi...‘
CHP, bu refleksi gösteremedi.
Mehmet Kocadon da AKP kancasına takılmadı. DYP’den dönüşen DP’nin 700 oyunu, 29 Mart’ta 7 bin 634’e çıkararak Bodrum’u aldı.

Bodrum’a ilaç
MEHMET Kocadon döneminde Ortakent gerçekten model oluşturdu.
Çok katlı yapılara, yeşilin beton tarafından yutulmasına izin vermedi. Mandalina ve portakal bahçelerini korudu. Altyapıyı, arıtma tesislerini gerçekleştirdi. Ortakent sırtlarında yapılan her binası değişik taş site, şimdiden Bodrum’un “müze köyü” oldu.
Saçmasapan dükkânlara, kiosklara kırmızı hat çekti.
Ortakent’in nüfusu neredeyse sabit kaldı.
Aslında bir de şu uydurma “Ortakent” ismini de kaldırabilseydi. Oranın gerçek adı “Müskebi”dir.
Mehmet Kocadon, Müskebi’ye DYP’den aday olunca köklerinden beri CHP’li olan anası kızdı, göstere göstere oyunu CHP’ye attı. Fakat Mehmet gene de seçildi... Hanımağa diye anılan annesi o günlerde yolunu kesti.
“Sakın ola ki devlet parasıyla altına makam otomobili almayasın, Mercedes’ini ben veriyorum. Yakıt parasını da devletten aldığını duymayayım” dedi.
Tabii daha sonraları başka partiden seçilmiş olsa da, oğlunu destekledi. Ana yüreği ne de olsa...
Zaten bunları anlatışımın nedeni, Mehmet Kocadon’un ana sülalesinden “ağa” olduğudur.
Devletin, müteahhidin, iş takipçisinin, imarcının, parasına puluna ihtiyacı olduğu sanılmasın.
Bodrum merkeze böyle bir başkan gerekiyordu.
Yaşam gustosu olan, çalışkan, pir aşkına hizmet veren, dürüst, burnundan kıl aldırmayan bir genç adam.
Böyle yazılarımdan sonra zaman zaman yanıldığımı gördüğüm olmuştur. Bu kez yanılmadığımı düşünüyorum. İnşallah Mehmet mahcup etmeyecek.