Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Film, Marjane Satrapi adlı İranlı bir kadının yaşam öyküsü.Ayetullah Humeyni'nin ihtilal yıllarında çocukluktan başlayan ve sonrasında mollalar yönetimiyle yoğrulan yaşam çizgisi etrafında örülmüş "İran karartmasını" anlatıyor.Marjane, bu animasyon filmin iki yönetmeninden biri. Oscar'a Fransa'nın aday gösterdiği "Persepolis" filmi, bir ulusun nasıl "kara çarşaflara sokulup, kara sakallı mollalara teslim edildiğinin" ve de bu süreçte "solcuların, liberallerin" nasıl kullanıldığının "ibret" belgeseli... Film, Cannes Film Festivali'nde jüri özel ödülünü aldı. Sinemalarda gösterimde. Kafasında soru işareti taşıyanlar mutlaka görmeli.İlk şah Muhammed Rıza Pehlevi, orduda yükselerek ihtilal yapar. Amacını "Ben de Mustafa Kemal gibi cumhuriyet kuracağım, modern Türkiye gibi, İran da modern olacak" diye açıklar.Ancak... İngilizlerin telkiniyle vazgeçer. Böylece şahlık rejimi başlar. Rıza Şah'ı, oğul Pehlevi izler. Oligarşik bir yapı kurulur. Kadınların başları açık, etekleri kısadır. İçki, sigara, dans, bar, disko hepsi vardır ama halk eğitimsiz bırakılır. Kremayla halk arasında büyük uçurumlar oluşur.Sol akımlar, İran'a da yansımıştır. Ortak amaç "Şah rejimini devirmek" olduğu için mollalarla solcular ve liberaller dayanışma içindedir. Oysa... Gerçek "mollaların, aydınları kullandıklarıdır.""Yol arkadaşı" aydınları, yolun sonunda fırlatıp atacaklardır.Şah devrilir. Aydını kullanmak İran'da -güya- bir seçim yapılır. Yüzde 100'e yakın bir oyla sandıktan Ayetullah'a bağlı mollalar rejimi çıkar.Saf aydınlar hâlâ "Bu bir demokrasiye geçiş sürecidir, her şey düzelecek" avuntusu içindedirler.Kadınlar çarşafa sokulur, saçlarının ucunu göstermeleri bile yasaktır. İçki de yasaklanır. ÇARŞAFLIYI TAHRİK! Sınıflarda ve her yerde kadınlarla erkekler ayrılır.Sokaklara kara sakallı cahil devrim muhafızları hâkim olur.Komşular birbirini mollalara ihbar ederek mevki kapma yarışına düşerler.Satrapi, bunlara bir şekilde direnmektedir.Örneğin amfide kendilerine "örtünmenin faziletini" anlatan mollalar rejimi bozuntularına rest çeker:"Bizi böyle kara çarşafa sokuyorsunuz. Neymiş... Saçımızın ucu bile gözükse erkekleri tahrik edermişiz. Ya amfinin diğer tarafında oturan erkeklere bakın... Göğüsleri açık, kolları sıvalı gömlekler, daracık pantolonlar... Peki onlar bizi tahrik etmez mi?" Fransa'ya kaçmaya kadar uzanan bu hayat öyküsünü görmek gerek. İran Dışişleri, filmin Tayland'da gösterimini yasakladı.Türkiye'de ise gösterimde... Ottomans Q'da bir Costner rüzgârı esti.Philips'in ışık çerçeveli ekran tanıtımı bağlamında o etkinlikteydim.Costner'la tanıştık. Biraz konuştuk.İzlenimim... COSTNER RÜZGâRI Mel Gibson'ın da aralarında olduğu Hollywood sinemasının "iyi aile babası" çemberinde yer alıyor.Mütevazı ve efendi bir adam. Fotoğraf çektirmek isteyen kadınlara "Leydi ne kadar güzelsiniz!" gibi iltifatlarda bulundu.Bana söyledikleri ise, özetle şu:"İstanbul... Binlerce yıllık bu tarih beni büyüledi. Köklü bir ülke. Dünyanın gözü üstünüzde. Her zamankinden daha çok sağduyulu liderliğe ihtiyacınız var. Zorluklar böyle aşılır. Zaten sadece sizin değil, bütün dünyanın ihtiyacı, sağduyulu liderlerdir." Costner, o sağduyulu liderlerin en büyüğü Atatürk'ün huzurundaydı dün.Orada olmaları gerekip de olmayanlar adına utanıyorum........................29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'mızı yürekten kutluyorum. Ulu önder Atatürk'ümüzü sevgi ve saygıyla anıyorum. gunericivaoglu@milliyet.com.tr