Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yangında, pencereden atladığımı bir genç, görmüş. İtfaiyeye ve ambulansa telefon etmişti.O genç, hastanede ziyaretime geldi ve yurdun yanması yüzünden kalacak yerim olmadığı için dairesini benimle paylaşmayı teklif edecek kadar ince davrandı. Daire dediği gerçekte bir bodrum katı, yine de şirin sayılır.Çok hoş bir çocuk. Birbirimize aşık olduk. Kısa bir süre sonra evlenmeyi planlıyoruz. Anneciğim ve babacığım, ben hamileyim. Büyükanne ve büyükbaba olmayı nasıl dört gözle beklediğinizi biliyorum. Evliliğimizdeki gecikmenin nedeni, erkek arkadaşımın bir ateşli hastalık geçiriyor olmasıdır. Bu durum evlilik için gerekli kan testini geçmemizi engelliyor. Dikkatsizlik sonucu, erkek arkadaşımın hastalığı bana da bulaştı. Onu evimizde görmekten mutluluk duyacağınızı biliyorum. Eğitim düzeyinin düşük olmasına karşın iyi ve hırslı bir insan.Şimdiye kadar olup bitenleri böylece anlattıktan sonra, size yurtta bir yangının olmadığını, kafatası kemiğimin çatlamadığını, beynimin örselenmediğini söylemek istiyorum. Hastanede yatmadım. Bir erkek arkadaşım yok. Nişanlanmadım. Hamile falan da değilim. Kuşkusuz hastalık kaptığım da doğru değil.Fakat anneciğim ve babacığım, kimya dersinden "F" (çok zayıf) alıyorum. Hoş görün.Sizi çok seven kızınız Sharon...........Sharon, Kimyadan sınıfta çakıyor olsa da, Psikolojiden (A) alabilir.Siyaset ustası Demirel de buna, "Ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek" derdi. Sevgili Anneciğim ve Babacığım, Üniversitenin başlaması nedeniyle sizden ayrıldığımdan bu yana, yazmayı geciktirdim ve bu düşüncesizlik için özür dilerim. Size bugüne kadar olup bitenleri anlatayım. Şimdilerde oldukça iyiyim. Buraya geldikten bir süre sonra yurtta çıkan yangında, odamdan aşağıya atladığım zaman kafatası kemiğinde oluşan çatlak ve beynimdeki örselenme oldukça iyileşti. Hastanede yalnızca iki hafta yattım ve şimdi gözlerim de görmeye başladı. Yalnızca günde bir kez şiddetli başağrılarım oluyor. Bazen "iyi" başlayan şeyler de "tuzak" olabilir.Bir örnek:Zilim çaldı. Kapıyı açtığımda, şortlu göz kamaştırıcı bir kadınla karşılaştım. Bir kamuoyu yoklamasına katılmamı istiyordu. Kabul ettim. İçeri aldım.Kadına hoş görünmek için gerçekleri esnettim.O : Haftada kaç gün akşam yemeği için dışarıya çıkarsınız?Ben : Üç, belki dört kez. Güzel lokantaları severim.O : Şarap içer misiniz?Ben : Yalnızca ithal olursa.O : Sinemaya sık gider misiniz?Ben : Sinema? İyi filmlere giderim. Sofistike olanlardan hoşlanırım. Siz? Filmleri sever misiniz?O : Oh, evet, severim. Fakat görüşmemize geri dönelim. Sık sık konserlere gider misiniz?Ben : Kesinlikle. Çoğu zaman senfonik olanlara. Fakat, iyi bir pop grubunu dinlemekten de hoşlanırım.O : Şahane! Tiyatro ya da bale? Ben : Ah, bale - hareket, incelik, biçim - hiç kaçırmam.O : Pekala. Şimdiye kadar verdiğiniz bilgilere bakarak, küçük bir üyelik ücretiyle, sözünü ettiğiniz etkinliklerin büyük çoğunluğundan indirimli olarak yararlanma hakkı verebiliriz. Kuşkusuz, sizin kadar sosyal açıdan etkin birisi, yaptığınızı söylediğiniz bütün şeylerde kuruluşumuzun sağladığı büyük indirimlerden yararlanmak isteyecektir.Ben : (Kapana kısılmış bir fare gibiyim). Ne diyeyim... ah... ben... Evet... Elbette... (*).............Tuzağa düşmeyin...Sözlerimle tutarlı olacağım diye "şortlu bacak baskısı" altında verilmiş ifadelerin bağlayıcı olmadığını bilin.İyi pazarlar.......... (* İNSANLARI ETKİLEME YOLLARI / Influence Science and Practice Robert B. Caldini / İmge yayınları) g.civaoglu@milliyet.com.tr Şortlu kadın