Saddam'ın, Ecevit'e cevabı bir yana... ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin çıkacağı açıklanan Ortadoğu gezisi, "peyzaj mimarisi" olarak görülmeli. Irak'ı vurmadan önce çevre düzenlemesi yapılıyor.
1- Amaç, Irak'ı vurmanın yöre ülkeler kamuoyunu oluşturmak. Saddam'ın bölge ve dünyanın sonunu getirebilecek "kudret yüzüğünün" peşinde olduğunu anlatmak.
Gerçekten, tıpkı "Yüzüklerin Efendisi"nde olduğu gibi Saddam ülkesinin çok zengin petrol gelirlerini silahlanmaya, kitle imha silahlarına, bölge lideri olma tutkusuna yöneltmiştir.
O saplantının hala sürdüğü görülmekte. Öyle olmasaydı... Hiç değilse 1991'den sonra bu "bastırılmış agresif" duyguların psikopat politikasını bırakırdı. Kitle imha silahlarından vazgeçerdi. Kaynaklarını ulusunun mutluluğu, çağdaş yaşam düzeyi için kullanırdı.
BM denetçilerini kapı dışarı etmezdi. Tam tersine değişimini onların tanıklığıyla BM'de kanıtlardı. Ulusuna önyargılı yaptırımları durdurabilirdi.
Oysa 1991 yenilgisinden ders almadı. Kitle imha silahları ile hatta yakın gelecek için nükleer silah olasılığıyla "şantaj" seçeneğine yöneldi.
Başkan Bush'un Kongre'deki konuşmasında "Sadece teröristler değil, kitle imha silahlarını yakın gelecekte kullanabilecek devletler de hedefimizdir" söylemi böyle anlaşılmalı.
2- Diğer amaç, Irak'a karşı bir harekatın, tek başına ABD ve NATO üyesi birkaç Hıristiyan ülkeden oluşan "haçlı seferi" görüntüsü vermemesi. Bu nedenle harekatın içinde İsrail güçlerinin bulunmayacağının anlatılması.
Bu da önemli...
1991 Körfez Savaşı'nda da aynı dantel ilmik ilmik örülmüştü.
Yöredeki - İran hariç - bütün İslam ülkelerinin desteği alınmıştı.
Bunlardan bazıları kuvvet vererek katıldılar... Bazıları üs vererek ya da siyasi destek açıklayarak.
Hepsinin ortak görüşü "harekatta İsrail güçlerinin kesinlikle yer almamasıydı".
Aksi halde dantel yırtılırdı.
İslam toplumlarında İsrail ile birlikte başka bir İslam ülkesine karşı savaşmak o zaman "küfür"dü. Bu zihniyet hala, belki de, daha katı sürmekte.
Şimdi Cheney de İslam ülkelerini bir şekilde olası harekata kazanmanın dantelasını örmek istiyor olabilir.
Bu kez işi daha zor.
1991'de Irak, bir başka İslam ülkesi olan Kuveyt'i işgal etmişti. Suudi Arabistan'ın tepesine binmişti.
Şimdi böyle bir gerekçe yok.
Herhalde o nedenle, Cheney, İslam ülkelerinden "aktif" yani silahlı güçlerle katılım değil "pasif" destek isteyecek.
3- ABD "kelle uçsun, gövde kalsın" hedefini çizmiş.
Yani...
Saddam düşürülecek, ama, Irak'ın toprak bütünlüğü sürecek. Cheney herhalde o güvenceyi verecek.
Bu gerçekçi bir bakıştır.
Eğer harita bir köşesinden değişirse, zincirleme etkileşim, Ortadoğu'yu Balkanlaştırır.
Bunun için Türkiye'dekiler de dahil "think tank"ler model önerileri üretiyorlar.
Bunlardan biri... "Kuzeyde Türkmen, Kürt ve Araplardan oluşan otonom yönetim... Ortada merkezi devlet... Güneyde Şii Cerrahi Araplar" modeli.
İran'da Savunma Bakanı'nın Güney Iraklı, Yüksek Mahkeme Başkanı'nın da Lübnanlı Şii Araplar olması gibi örnekler nedeniyle 3'lü modelin güney ayağına eleştiriler var. "Güney Irak Şiileri ile İran Şiileri bütünleşir, İran büyük güç kazanır" gibi yorumlar yapılmakta.
Buna karşılık, "İran'dan verilen birkaç örneğe rağmen Şii Arabın, Şii Fars egemenliğini kabul etmeyeceği" de iddia ediliyor. Galiba ikinci görüş daha ağırlıklı.
Kısacası ABD, "merkeze karşı direnebilecek kadar da güçlü kopmayı gerçekleştiremeyecek zayıflıkta, otonom yönetimlerle Irak'ın toprak bütünlüğünü korumak çabasında".
Keşke bütün bunlara gerek kalmaksızın, Saddam fiziği ya da zihniyetiyle mayın imha edilircesine etkisiz hale getirilebilse.