Güneri Civaoğlu
Çarşamba gecesi,
DURUM'a reklam arası verilmişti.
Yılmaz ve
Ecevit, bu fırsattan yararlanarak sigaralarını çıkardılar.
Yılmaz, çakmağıyla
Ecevit'in sigarasını yaktı.
Sonra...
Masanın üzerindeki sürahiden
Cindoruk ve
Ecevit'in bardaklarına su doldurdu.
Bir gün sonrasını konuşmaya başladılar...
Yılmaz, "ikinci tur görüşmeler için Ecevit'i bir gün sonra görmek istediğini... hangi saatin müsait olduğunu" sordu.
Saat 14.00 için anlaştılar.
Sonra, saat 17.00'de
Cİndoruk'la görüşmek üzere sözleştiler.
Aradaki bir saatte
Baykal ile görüşme planlandı.
Yılmaz'a dikkat ettim.
Ortaklarını kırmamak için özenli ve duyarlıydı.
Ecevit ve
Cindoruk da öyle.
Sanki kendilerini
"demokratik şansın" ortak paydasında buluşan
kader ortakları gibi görüyorlardı.
Parti çıkarları ve kişisel kaygılarını, duygusallıklarını aşmış görüntüsünü veriyorlardı.
O gece ve bir gün sonra gelen telefonlardan aldığım izlenim, vatandaşın
"gösterişçi, abartmacı, maceracı ve sığ olmayan... güven verici, sade, derin ve temiz bir hükümet seçeneğini gördükleriydi. İlk kez, Türkiye'nin yüzde 80'ini oluşturan ılımlı kitlelerin merkezde temsil edildikleri bir iktidar ağırlığını sezdikleriydi."
Yanılmadıklarını söyleyebilirim.
Yılmaz'ın çok parçalı hükümeti, aslında solda ve sağda dağınıklığı toparlamakta.
Örneğin...
Aynı kaba atılsalar, birlikte kaynamayacakları sanılan
DSP, Yılmaz'ın hükümetinde ortak olarak yer alıyor.
CHP ise, bu hükümeti dışarıdan destekliyor.
DURUM'un reklam arasında sigarasını içerken,
"solda bütünleşme" sorum üzerine,
Ecevit "Keşke CHP de hükümete ortak olarak katılsa... Böylece bir süreç başlar" diyordu.
Böyle bir söylemi,
Ecevit ilk kez telaffuz ediyor.
Baykal'ın bu çağrıyı altını çizerek okuması ve değerlendirmesi gerek.
Çünkü...
Kendisi de
Ecevit'e uzun süredir iki partinin bütünleşmesi çağrısında bulunmaktaydı.
İlk kez yanıt alıyor.
Ayrıca...
Bu bütünleşme, tabanın, örgütlerin ve grupların da isteği.
Son grup toplantısında
CHP'nin bir önceki genel başkanı ve deneyimli devlet adamı
Hikmet Çetin "CHP'nin kurulmakta olan ortak hükümette yer alması gereğine" işaret etti.
"Böylece solda bütünleşme için adım atılmış olur" dedi.
Avrupa haritasında merkez sol iktidarlar çoğunlukta.
Ilımlı sağın alternatifi irtica partileri olmamalı.
Çağdaş liberal sol partiler, tepki oylarını kendine çekebilmeli.
İktidara gelerek ya da ağırlık koyarak insan boyutunu öne çıkaran sosyal politikalar uygulayabilmeli, sosyal adaleti yükseltebilmeli.
Ecevit ve
Baykal'ın önlerinde bu tarihi sorumluluk ve şans var.
Televizyon programlarının
"görüntü ötesi" diyebileceğimiz ortak zaman boyutları vardır.
Yani... Çekimin öncesi, arası ve sonrasında konuklarla birlikte paylaştığımız zaman.
Gazeteci, öğrenmek istediklerini, satır aralarını - işte - ekrana yansımayan o görüntü ötesi paylaşılan zamanlarda yakalar.
Çarşamba gecesi çabam, özel söyleşilerimizde
"Yılmaz Hükümeti'nin gerçekten - iddia ettiği gibi - güvenoyunu garantilemiş olup olmadığını sezebilmekti."
Yılmaz ve
Cindoruk'tan, çok yakınlarından, resmen açıklanmayan, basına kapalı randevu listelerinden bu aradığımı sezmeye çalıştım.
Sayısal açıdan
Yılmaz ve ortakları gibi iyimser değildim.
Şimdi, gene öyle...
Ama...
Artık
"güvenoyu alamaz" demiyorum.
İki hafta sonra, güven oylamasında ya da hemen öncesinde,
Erbakan - Çiller - Yazıcıoğlu üçlüsü, zeminlerinin en güvenilir parsellerinde erozyonla karşılaşabilirler.
Türkiye ve demokrasi sorumluluğu lider sultasını kırabilecek kişilikler var.
Özellikle...
Salı günü, başbakanlık ve bakanlıklar
Refahyol tarafından boşaltılıp yeni hükümete verildikten sonra düdüklü tencere gibi kaynamakta olan sistem üzerindeki kapağı atmış olacak.
Işılay Saygın, istifasını vermeden önce
Çiller'le konuştu.
Dün, bana şöyle diyordu:
"Sayın Çiller'e söyledim. Bu haftasonu köyleri gezerek, örgütle konuşarak geçirdim. Bize neredeyse küfrediyorlar. Refah Partisi'yle adeta bütünleşmiş gibi görünüyoruz. Bu politikaya herkes karşı. Oylarımız düşüyor. Sorumluluğu daha fazla paylaşamam."
Bir gün önce
Hasan Denizkurdu, dün
Işılay Saygın... Bugün ya da yarınlarda başkaları...
DYP'de
yaprak dökümü var.
DYP'nin bu politikası dikiş tutmaz.
Merkez sağ,
Anavatan - Demokrat Türkiye Partisi ekseninde toplanmakta.
DYP'den ayrılan
40 kişi, bu eksende yer alıyor.
Gelecekte,
DYP'nin kalan parçasının da o çekim alanına kayması olasıdır.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr