Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Araseçimlerde DYP Zonguldak Milletvekili seçilerek Ankara'ya gelmişti. Diğer seçilenler de Samsun'dan Hüsamettin Cindoruk ve Manisa'dan Sümer Oral'dı.Seçimlere girmesi yasak olan DYP'nin ilk milletvekilleriydi.Gelecekteki DYP iktidarının moral öncüleri gibi algılandılar.Kalitelerinin yanı sıra üçünün ortak çizgisi; "vefa" ve "güvenilirlik"tir.Cindoruk, DYP'nin Genel Başkanı'ydı. Meclis'in yeni Başkanı Köksal Toptan'ı ilk kez 1986'da tanımıştım. Referandumda Demirel'in seçilme yasağı kalkınca, Cindoruk derhal emaneti sahibine sundu.Ya Sümer Oral?6 yıl önce 12 Eylül 1980 ihtilaliyle devrilen Demirel hükümetinin bakanıydı. Askeri yönetim, onu ihtilal hükümetinin bakanı yapmak istedi. Çoğu politikacının lacileri çekip başkent kulislerinde "belki bakanlık piyangosu bana vurur" diye dolaştığı günlerde Sümer Oral, ihtilalin başındaki Org. Kenan Evren'e "İzin verirseniz, sayın Demirel' in iznini almalıyım" demişti. Güniz Sokak'ta kırmızı ışık yanınca bilinen o nazik üslubuyla Evren'den bağışlanmasını istemişti. Köksal Toptan da hep aynı düzgün çizgide bir politikacı ve bir dost olarak kaldı. Yıllar boyunca -bıyığını kesmesi dışında- hiç değişmedi.Demirel hükümetinin başarılı Milli Eğitim Bakanı'ydı.Tansu Çiller döneminde Demirel'e yakın olan diğerleriyle birlikte "dışlanmıştı" denebilir.O nedenle AKP hareketinin içinde oldu. Adalet Komisyonu'nun başında güven veren isimdi.Dün, CHP'nin de oyunu almış olması, ona duyulan güvenin göstergesidir. Önümüzde çok zorlu bir siyaset süreci var."7 partili parlamento", "7 Kocalı Hürmüz" müzikali gibi neşe verici olmayacaktır.Deneyimli, güvenilir ve uzlaştırıcı Köksal Toptan'ın TBMM Başkanlığı isabetli bir seçim olmuştur.İleride bu daha iyi anlaşılacak.Bu konuda son söz... Bülent Arınç da "Acaba bu partinin kuruluşunda ilk 3 arasında olduğum halde neden yeniden Meclis Başkanı değilim?.. Neden ilk 3 arasında değilim?" sorularının cevabını düşünmeli.Bülent Arınç örneği, 2007 Türkiye'sinde siyaset yapmak için kafaları takılı kalmış olanlara da bir derstir. 7 KOCALI HÜRMÜZ DEĞİL Salı gecesi Adile Sultan Sarayı bahçesinde Sezen'i dinledim.Sezen ve dünyadaki bazı "seçilmişler" için benim tanımım; "onların bizlere armağan" olduklarıdır.Eduardo Galeano'ya göre; Tanrı, futbol yıldızlarını dünyaya, ayaklarını öpüp gönderirmiş.Büyük sanatçıları da herhalde öperek gönderiyor.Sezen'e bir fazladan öpücük de kalbine kondurmuş olmalı.P&G'nin Türkiye'deki 20. yılı bağlamında bir geceydi.P&G, ticari başarısının ötesinde Türkiye ve dünyada gençlerin üniversiteyi bitirdikten sonra çalışmak istedikleri ilk 4 şirket arasında.Çalışanlarına ilk hisse senedi veren, çalışma saatlerini ilk kez haftada 40 saate indiren, çalışanlarını mutlu etmeye odaklı bir kurumsal yapısı var.Sosyal sorumluluk projelerinde sessiz ve gösterişsiz ama yaygın ve yoğun katkısı var.Genel Müdürü Saffet Karpat Darüşşafakalı.Babası öldüğünde 8 yaşındaymış. Bir tahta çanta içinde iç çamaşırı ile Darüşşafaka'ya gelmiş.İlk ceketini Darüşşafaka vermiş.Yıkanmış, yemekhanede karnını doyurmuş, yatakhanede yeni pijamalarıyla karyolaya uzandığında mutluymuş.Ancak yandaki yatakta bir çocuk "annemi istiyorum" diye ağlıyormuş.Saffet Karpat ona, "Neden ağlıyorsun? Bak burada karnımızı doyurduk. Ceketimiz, pantolonumuz, kunduramız oldu. Sırtımızda tertemiz pijamalarla tertemiz ve sıcacık yataklardayız. Gıcır gıcır kitaplarımız var. Okulumuz güzel. Annenin yanında olsan bütün bunları bulamayacağını biliyorsun" demiş.Karpat, bugün şehit çocukları için kurulmuş olan Darüşşafaka Vakfı'nın Yönetim Kurulu Üyesi ve dünyadaki 180 şirketin 18.'si konumunda olan P&G Türkiye'nin genel müdürü.Sezen Aksu da işte böyle bir öykü nedeniyle bu kurum için Anadolu turnesine çıkıyor. gunericivaoglu@milliyet.com.tr SEZEN AKSU ARMAĞANDIR