Bin Ladin’in cesedini Amerikalılar denize atmışlar.
“Mezarı olmasın, anıt mezara dönüşmesin” diye düşünmüş olmalılar.
Said-i Nursi’ye yapılan neydi?
Hâlâ mezarı bilinmiyor.
Onun mezarının da “anıtlaşacağı” düşünülmüştü.
Görüşlerim uyuşmasa da saygı duyduğum Said-i Nursi ile binlerce kişinin ölümünde parmak izleri olan Bin Ladin’i kıyaslamam.
Said-i Nursi bir büyük İslam tefekkür adamıydı.
Siyasetin etkin isimlerinden biriydi.
Onun izinden yürüyen milyonlar var.
Bin Ladin ve Said-i Nursi isimlerini yan yana zikretmek bile yanlış olur.
Ama...
ABD ve Türkiye arasında bu vesileyle paralel çizmek gerçekçidir.
Yıllar önce Türkiye’nin Said-i Nursi’nin gömüldüğü yeri saklaması ve mezarının hâlâ sır olmasına karşın, bedeni -gene de- toprağa karışmıştır. Amerika ise Usame bin Ladin için “mezarı olmasın” açıklamasıyla onun bedenini denize atmış.
Türkiye’den ilham almışsa bile abartmış.
Ölüye ve İslam inancına saygı göstermeliydi.
Türkiye, İslam âleminde “örnek ülke (!..)” olarak algılanıyor ama Amerika tam anlayamamış.
Bir büyük düşünürün “hayatta beni bir tek karım anladı, o da yanlış anladı” söyleminin yeridir.
HARVARDLI BİN LADİN
El Kaide’nin Dünya Ticaret Merkezi İkiz Kuleleri’ne ve Pentagon’a uçaklarla vurarak 3 binin üzerinde insanın ölümüne neden olan eyleminin hâlâ dumanları tütüyordu.
Boston’daydık.
Bir seminere katılmak üzere dünyanın bu en saygın ve köklü üniversitelerinden Harvard’ı geziyorduk.
Binalardan birinin kapısındaki levhaya gözüm takıldı.
Gördüğüme inanamadım.
Binayı Harvard’da hukuk fakültesini bitiren ve 1992 yılında master derecesini alan Abdullah Bin Ladin’in yaptırdığı yazılıydı ayna gibi parlatılmış pirinç levhada...
Amerika’nın en büyük düşmanı ilan edilmiş olan Usame Bin Ladin’in kardeşi Abdullah, Harvard gibi bir kültür ve bilim mabedinde böylesine saygı görebiliyordu...
Bin Ladin, binayı yaptırmak için ödediği 2 milyon doların yanı sıra işletme giderlerini de karşılıyormuş.
Harvard Hukuk Fakültesi Dekanı Robert Clark’a göre bu enstitüde amaç; “İslami sistemlerde eğitilen akademisyenlerle, Batı sistemlerinde eğitilenler arasında karşılıklı anlayış geliştirmek...”
Ayrıca...
11 Eylül saldırısı sırasında Boston’da olan Abdullah Bin Ladin’in Amerika’dan gönderilmemesi/gitmemesi için itibarlı Boston Globe gazetesi tam sayfa yayın yapmıştı.
ABD basınında ve televizyonlarında bu konuda Abdullah Bin Ladin’i koruyan röportajlar da yapılmıştı.
Demokrasi, bireyin hakları, suç ve cezanın şahsiliği ilkesinin pırıltısı dikkat çekicidir.
Gıpta ettim.
Usame’nin dışında Bin Ladin ailesinin farklılığını ortaya koyan başka örnekler de var.
Körfez krizi sırasında Amerikan kuvvetlerine tahsis edilen barakaların inşaat işlerini Bin Ladin ailesi yaptı.
Öte yandan...
Bin Ladin ailesi Avrupa ve özellikle Amerika’da bazı büyük bankaların hissedarı... Küresel dev şirketlerle içli dışlı.
Hiçbirinin üzerinde “Usame Bin Ladin hayaleti” dolaşmıyor.
ABD’nin bütün olanaklarıyla canlı ya da ölü ele geçirmek hedefindeki Usame Bin Ladin’e rağmendi bütün bunlar.
CIA SEÇİM HEDİYESİ VERMEYİ SEVER
Usame Bin Ladin’in ölüsü, Obama’ya bir dönem daha başkanlık sağlayacak.
CIA, liderlere seçim hediyeleri vermeyi sever.
Abdullah Öcalan’ın Afrika’da, Yunan Büyükelçiliği’nden alınıp tereyağdan kıl çeker gibi bir özel jetteki Türk ekibine teslimini hatırlayın.
Hükümetin en küçük partisi olan Bülent Ecevit’in DSP’si, bu “adrese teslimatı” izleyen aylardaki seçimlerden 1. parti olarak çıkmıştı.
Dönemin başbakanı olarak “Apo’yu yakalamak ve yargının önüne koymak” Ecevit’e oy ırmağını akıtmıştı.
Ne ilginçtir ki, önümüzdeki başkanlık seçimleri öncesi Obama’ya da “Usame Bin Ladin” hediyesini verdi CIA.
Aslında, Usame Bin Ladin’in İslamabad’ın 100 km yakınındaki bir evde yaşadığı istihbaratı yaz sonlarında bildirilmiş Washington’a...
Hatta, o evin aynısı inşa edilmiş ve maket eve özel birlikler aylarca operasyon egzersizleri yapmış.
Ama...
Operasyon için düğmeye aylar sonra şimdi basılmış.
Yani...
Başkanlık seçiminin arifesinde...
Sandıklara gidilirken olayın gazı kaçmış olmayacak.
Harareti soğumayacak.
Bir “tesadüf (!..) mü” desek?
Aynı zaman parantezi içinde Kaddafi’nin de evi vuruldu.
Oğlu öldürüldü.
Bin Ladin’in cesediyle güç gösterisinin gölgesinde kalsa bile bu da seçimlere bir artıdır.
Libya karşısında başta Amerika, Batılı güçlerin etkisiz kalmakta olduğu gibi yorumlar fren yapacaktır.
Kaddafi’ye son darbe öncesi eşik aşılmıştır.
Obama, denize Bin Ladin’i attı, yeme bir dönem daha ABD Başkanlığı yakalandı.