Sosyal siyasetin kuralıdır:
"Milletler intihar etmez."
18 Nisan'da, yerel ve genel seçimlerin bir arada yapılması, bu söylemin ışığında düşünülmeli.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "ilkbaharda yerel ve genel seçimlerin bir arada yapılması zorunluğundan Mesut Yılmaz'ı azat ediyoruz" demeci, bu doğrultuda ilk işarettir.
Ama...
Başka seziler, daha da anlamlı.
"Türkiye'de, - olmaz - gözüyle bakılan şeyleri, - olur - hale getiren bir büyük koro, yeniden ses vermeye başladı."
TÜSİAD, TÜRK - İŞ, DİSK, TOBB, ve kamuoyu oluşturan diğer ağırlıklı kuruluşlar, ortak tavır koydular:
"İlkbaharda genel seçimler ve hele yerel seçimlerle genel seçimlerin birleştirilmesi çok yanlıştır. Genel seçimler ertelenmelidir. Dünya, bir ekonomik krize sürüklenirken, Türkiye, seçim mücadeleleri ve seçim ekonomisi savurganlıkları lüksüne sahip değildir."
Bu kurumların ortak tavrı, 28 Şubat sürecinde de yaşanmıştı.
İktidar değişimine kadar uzanan etkili bir siyasal ağırlıktı.
Şimdi, gene aynı orkestrasyon, seçimlerin ayrılması için harekete geçmiş bulunmakta.
Öyle görünüyor ki...
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, etkilenmiş...
Kamuoyu önünde, "illa ilkbaharda genel ve yerel seçimler birlikte olmalı" diye direnirse, seçim öncesinde esen olumsuz rüzgarların kendisini vuracağını hissetmiş.
Faturanın CHP'ye kesilmemesi için adresi gösteriyor ve diyor ki:
"Yılmaz'ı azat ettim. İstiyorsa seçimleri ayırsın."
Peki, bu "azatlık" halinin içeriği nedir?
3 parametre var.
1- CHP'nin desteği sürüyor mu?
Bu sorunun cevabı, "CHP'nin bunalım yaratmayacağıdır."
Yani...
Hükümeti düşürmek gibi bir tutum yok.
Ama...
Böyle bir güvence, "destek" anlamına da gelmiyor.
Fakat...
CHP grubu, yargı reformu gibi önemli yasalarda, oy verecek.
2- CHP, seçimlerin birbirinden ayrılması için bir önerge verecek mi?
Kendi dışında verilirse, böyle bir önergeyi destekleyecek mi?
Bu sorunun cevabı ise şöyle:
"Biz, iki seçimin bir arada yapılması gereğine inanıyoruz. O nedenle, ikisinin ayrılması ve genel seçimlerin ertelenmesi için önerge vermeyiz. Bizim dışımızda bir önerge verilirse, grubumuzu toplar, kararımızı alırız."
Şu aşamada, Baykal'ı pek te taraftar görmedim.
Fakat...
Yukarıda değindiğim, kamuoyu oluşturan büyük rüzgarın, hangi kuvvette eseceğini görmek istiyor gibiydi.
Sanki, biraz esnek tutumu vardı.
Faturayı yüklenmek istemiyor.
3- Seçim ertelense bile, Aralık sonunda Mesut Yılmaz'ın istifası ve Ocak 1999'dan itibaren düşük profilli bir seçim hükümetinin kurulması yolundaki CHP isteği, sürüyor mu?
Bu sorunun da cevabı "evet..."
O halde, değişen nedir?
Eğer...
CHP desteklemezse, yerel ve genel seçimlerin ayrılması... Genel seçimlerin daha sonraki bir tarihe, örneğin sonbahara ertelenmesi mümkün değildir.
Böyle bir önerge, Meclis'te yeterli oy desteği bulamaz.
FP ve DYP oylarına, CHP oyları da katılırsa, çoğunluk "ilkbaharda birlikte seçimin" arkasında olur.
CHP'nin yasalar için desteği zaten sürüyor.
Ve nihayet, Ocak'tan itibaren düşük profilli ve iktidarsız bir hükümet, ilkbahara kadar değil, sonbahara kadar Türkiye'yi taşımaya zorlanırsa, bu yararlı olabilir mi?
Öyle görünüyor ki...
Bütün bu soruların cevabı, TÜSİAD'dan DİSK'e, TOBB'dan TÜRK - İŞ'e, Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu'ndan medyaya kadar, kamuoyunu oluşturan koronun etkinliğiyle önümüzdeki zamanda daha net alınacak.
Anahtar CHP'dir.
Kilidi açmıştır.
Ama, kapı henüz aralanmış değil.
Bu koro, yadırganmasın.
Aslında, toplumun ve sağduyunun sesidir.
Sandıktan, yöneten demokrasi çıkmasının akılcı arayışıdır.
"Milletler intihar etmez, uçurumun kenarından dönecek sağduyuya sahiptirler"
söyleminin bir bakıma kanıtıdır.
Tarihte istisnalar yok mu?
Elbette var.
Örneğin...
Alman milleti, sağduyusunu yitirdiğinde, Hitler'in yüzde 20 oranındaki Nazi Partisi'nin eline teslim olmuştu.
Çünkü, kolektif bir çılgınlık başlamıştı.
Türk milleti, en umutsuz dönemlerde dahi, uçurumun kenarından dönmüştür.
TÜSİAD'ın ve bazı kurumların araştırmaları var.
Bunlara göre...
Hiç değilse il belediye başkanı seçimleri, iki turlu yapılmalı.
Bu durumda, genelde, ikinci turda oylar FP'ye verilmeyecek.
Bütün partilerin seçmenleri arasında en düşük ikinci tercih FP.
Ayrıca...
Güneydoğu'da iki turlu seçim yapılırsa HADEP'in kazanması mümkün görünmüyor.
Bütün partililer HADEP'in karşısındaki en yüksek oyu alan partide bütünleşiyor.
Elbette...
Demokrasilerde seçime katılma hakkını elde etmiş partiler arasında bir ayırım yapmıyoruz.
Ancak...
İktidar için hazır olmanın ve demokratik düzenle bütünleşmenin bir hazım ve olgunlaşma süresi var.
Kaldı ki...
Kararı, hür iradesiyle millet verecektir.
Yüzde 20 ile iktidar olunmayacak bir sistemdir bu.
Ayrıca...
Genel seçimler için de yerel seçim sonuçları, ilk tur gibi bir işlevi yerine getirecektir.
Seçmen vereceği oy için, olası sonuçlarını görerek, daha akılcı kararlar verecektir.
Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr