Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

MİRAÇ Kandili bu yıl daha da görkemli yaşandı.
Televizyonların birinden diğerine geçerek çok sayıda yayını izleyebildim.
Bunlardan ikisinde uzun süre kaldım.
TV diliyle “zapper” değil “stopper” olan bu programlardan birinde Kudüs’ten canlı yayın vardı.
Diğerinde Fatih Altaylı, Profesör Yaşar Nuri Öztürk ve Murat Bardakçı ile söyleşiyordu.

Müthiş etkileyici/ gerçek dışı
ÖNCE Kudüs’ten canlı yayın izlenimleri...
Genç sayılabilecek, ağzı çok iyi laf yapan gazeteci, ışıklarla yıkanan Miraç Gecesi’nde Kudüs’ten sesleniyordu.
Daha önce birkaç kez gittiğim için, gösterdiği ve tanımladığı yerleri iyi biliyorum.
Müthiş etkileyici bir jargonla, nasıl da güzel anlatıyordu.
Fakat...
Dikkat çekecek iddiaları vardı.
İslamın Peygamberi Hz. Muhammed’in Kudüs’teki Mescid-i Aksa’dan Allah katına yükselişi olarak bilinen Miraç’ı öyle bir anlatıyordu ki, tüm dil ustalığına ve ustaca kullandığı dini söylemlere rağmen soru işaretleri çiziyordu.
Örneğin...
“Allah katından dönüşte namazı getirdi... Hz. Musa tarafından karşılandı... Hz. Musa ile konuştular, namaz böylece 50 rekattan 5 rekata indi.”
Dahası da var.
Bakın neler söyledi...
“Peygamber Efendimizi burada tüm peygamberler karşıladı. Hz. Musa, Hz. İsa da onların arasındaydı.
Peygamber Efendimizin arkasında saf tuttular. Namaz kıldılar.
Böylece Hz. Muhammed Efendimizin son peygamber olduğunu, en mükemmel olduğunu kabul ettiklerini gösterdiler.”
Bunları anlatırken ağzından sanki bal damlıyordu.
Öylesine güzel konuşuyordu ki, Miraç Gecesi’nin o etkileyici psikolojisi ile sarmalanan insanlarımızın bir kısmının bunlara inandıklarını düşünüyorum.
İşte tehlikeli olan da budur.
İslam dininin uydurulmuş söylentilere kaydırılması, beyinleri çarpıtılmış, kolayca yanlışlıklara yönlendirilebilecek nesiller üretir.

Miraç notları


Sağduyunun sesi
AYNI saatlerde Profesör Yaşar Nuri Öztürk ise İslamın gerçeklerine işaret ediyordu.
Şu satırlar yazılmadan önce de söyleştik.
TV izlenimlerimi bir kez daha doğrulattım.
Bunları yansıtayım...
Önce Mescid-i Aksa...
Kudüs’teki Mescid-i Aksa, Emeviler tarafından Peygamberimiz Hz. Muhammed’in vefatından 100 yıla yakın süre sonra yapılmıştır.
Miraç’ın buradan vuku bulması bu nedenle mümkün değildir.
Emevilerin buraya Mescid-i Aksa adını vermeleri Kuran’da da adı geçen ve Peygamber Efendimizin zaman zaman gittiği Mekke yakınındaki Mescid-i Aksa ile örtüşmesi amacıyla olmalı.
Hz. Muhammed bir hadisinde şöyle söylemiştir:
“Yolculuk ancak şu 3 mescitten birine olur:
Benim şu mescidime, Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksa’ya...”
Yani bu durumda o hayattayken inşa edilmemiş bulunan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’yı işaret etmemiş olması gerekiyor.  

Miraç ve peygamberlerin namazı
PROFESÖR Öztürk’ten izlenimlerle devam...
Miraç, Kuran’da yazılıdır. Mahiyeti Allah’la Peygamberimiz arasında sırdır. Ancak bedenle değil, ruhla yaşandığını düşünebiliriz. (Experience vecu = yaşanmış deneyim) Peygamber Efendimizin eşi Hz. Ayşe, Miraç’ı bedeni bir yolculuk olarak anlatanlara tepki göstermiştir; “Allah’a ve peygamberimize iftiradır” demiştir.
Miraç dönüşünde Hz. Musa ile pazarlık edercesine 50 rekattan 5 rekata inmek gibi iddialar safsatadır.
İnanılır hiçbir kaydı yoktur.
Elbette bütün peygamberlerin saf tutarak namaz kıldıkları iddiası da gerçek dışı söylentilerden ibarettir.
Kuran-ı Kerim’de bu konuda hiçbir ifade yoktur.  

Mevlit
ÖZTÜRK Hoca’dan izlenimleri sürdüreyim...
“Kandiller bütün İslam ülkeleri arasında en görkemli şekilde Türkiye’de kutlanıyor.
Kuran’da asıl vurgulanan Kadir Gecesi’dir.”
Asıl önemli olan, Öztürk’ün şu söylemi:
“Camilerde sadece Kuran’la ibadet edilir.
Böyle buyruldu.
Mevlit ise, şaheser bir şiirdir. Ama cami dışında okunmalıdır.
İslama uygun olanı budur.”
Bu satırların yazarı da inançlıdır ama bu tür tartışmalara katılmak çok daha derinliği gerektirir.
Ancak...
Beynim ve yüreğim Profesör Öztürk’ün yorumuna meylediyor.