Taraflar -görünüşte- yargının bağımsızlığına saygılı. Görülmekte olan davaya -doğrudan- müdahale yok.
Ama... Masa altından -göstermeden- vuruluyor.
Örneğin... Bir süredir AKP Anayasa Mahkemesi’ne ve Yargıtay Başsavcısı’na “salvo” atıştan vazgeçmiş izlenimini verme çabasındaydı.
Yapılan açıklamalarda “Savunmamızı hazırlıyoruz. Çıkacağız, aslanlar gibi savunmamızı yapacağız” diyorlardı.
Ancak... AKPM (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi) Başkanı De Puig’in NTV muhabiriyle röportajında, “AKP’ye kapatma davası için ortak bildiri hazırlayacağız ama biliniz ki, bunu sizden milletvekillerinin isteği üzerine yapıyoruz” yolundaki görüntülü söylemi ortalığı karıştırdı.
Tabii... Bu durumda kuşkular sadece AKPM bildirisiyle sınırlı kalmayacak.
Eğer... AKP’nin siyasetçileri, kendi ülkelerinin yüksek yargısını ihbar etmişlerse, işte masanın altından vurmanın tanımı budur.
Ve... ABD ve AB’nin “AKP’ye kapatma davası” bağlamında yaptıkları açıklamalar da “Acaba gene bu yöntemle mi tetiklendi?” kuşkuları yoğunlaşıyor.
Hatta bazı Avrupa, Amerika gazetelerinde çıkan makalelerin de ısmarlama olabileceğini düşündürüyor.
Dahası... Bundan sonra yapılacak araştırmaların AB ve AK ile ilişkilerde “askıya alma” uyarılarının da aynı kaygıları vermesi olasıdır.
Gerçi, De Puig bir gazetenin muhabirine, “Hayır, böyle bir şey söylemedim” demiş ama tüm bu kıyameti koparan açıklamasını da gene NTV’nin Strasbourg muhabirine yapmamış mıydı?
Üstelik NTV’de bu açıklaması görüntülü olarak yayımlandı.
Konuşmanın Türkçe tam metnini okudum.
Sıyıracak, kıvıracak hiçbir kaçar yeri yok.
Heyetten sadece bir tek Türk milletvekili talepte bulunmuş.
Onun da AKP’li olmadığını kim söyleyebilir?..
Tereddüdüm, “Açıklamanın Türkçeye tercümesi için yanlış algılama olasılığıdır.”
Konuşmanın orijinalini NTV Haber Müdürü dostum Mete Çubukçu’dan rica ettim.
Masa altı bel altıMasa altı gözlemlerine devam... Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanı seçimi için “367” kararı üzerinde de iddialar dolaşıyor.
“Bir üst düzey komutanın, bir Anayasa Mahkemesi üyesine -367- kararını alın. Yoksa... diye başlayan ve demokratik rejim bağlamında ciddi kaygıları dile getiren bir konuşma yaptığı, bunun üzerine Anayasa Mahkemesi üyeleri arasında tele-konferans kurulduğu“ yolunda düşündürücü iddialar...
Yüksek Mahkeme üyelerinden biri, çok üst düzeyde bir siyasetçiye söylemiş... O da bir gazeteci arkadaşımıza... Gazeteci arkadaşımız da bir başka gazeteciye... Sonunda yazan bu üçüncüsü...
Böyle bir iddianın aydınlanması ve bunun için de açıklama yapılması gerekiyor.
Bir komutan, kurum olarak tüm askeri temsil edebilir mi?
Temas ettiği iddia edilen Anayasa Mahkemesi üyesi kimdir ve diğer üyelere nasıl bir algılamayı yansıtmıştır?
Bütün bunlar tartışılabilir şeyler ama gene de iddia havada kalmamalı.
Çünkü... O iddialar, Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi kapatma davasında verebileceği kararı, daha şimdiden sis bulutları altına alabilir.
Belki de masa altı vuruşlarla dizler morarıyor, hukuk devletine özen gösterenlerin yüzleri kızarıyor.
........................
Düzeltme ve özür... Zamana karşı yarışta bazen kazalar oluyor. Örneğin dünkü yazımda “albaylar cuntası yönetimindeki Fransa” kelimeleri yer aldı.
Aslı; Fransa değil, Yunanistan.
Nitekim, bir alt satırda zaten “ Yunanistan üyelikten ayrılmak zorunda kalmıştı” yazıyordu.
“Lapsüs” dedikleri, “başka şey düşünüp, bir başka şey söylemek” hali nedeniyle düzeltiyorum.