Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İdamın kaldırılması Abdullah Öcalan’a af mı? Hayır.
Yaşarken 35 bin insanımızın kanında parmak izleri bulunan Öcalan’a elbette af değil.
Fakat ölüsünün de Türkiye’nin geleceğini katletmesini önlemek için idam cezası kaldırıldı.
Yaşamının son gününe kadar hapiste kalacak. Aftan, ertelemeden yararlanamayacak. Bir şafakta değil, yaşamının son gününe kadar her şafakta binlerce kez ölecek.
Öte yandan Türkiye devekuşu politikasını değiştirdi. Gerçeği görmemek için gömülü başlar, kumdan çıktı.
Türkiye’de zaten idam yok ki...
Neyi tartışıyorduk?
Öte yandan bir başka gerçek daha.
Çanağı takan her ev Kürtçe TV ve radyo izlemiyor mu?
Üstelik bölücü yayın yapan istasyonlardan. Oysa şimdi bu yayınlar denetimli ve düzeyli olacak.
Kürt kökenli yurttaşlarımızın anayasal yurttaşlık kavramını paylaşmalarına katkıda bulunacak.
Türkiye eksilerden artı üretmiştir.
MHP’nin erken seçim önerisiyle Meclis’in toplanması siyaseti gererken, AB yasalarının görüşülmesi ve en çetin maddelerin kabul edilmesi adeta bir mucizedir. AB trenini bir sonraki istasyonda yakalama olasılığı var.

MHP’nin AB yasalarından en duyarlı olanlarına karşı tavrı, bir Avrupa Birliği bloku oluşturmuştur.
Uyum yasaları için her görüşten partinin MHP dışında bir araya gelmesi ve uzlaşması, günlük siyasetin seçim sandığı hesaplarının üstüne çıkması daha bir ay önce rüyada görülse inanılmazdı.
Aslında, belki de Türkiye’nin geleceği Abdullah Öcalan üzerinden politika yapılarak "rehin" tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
Türkiye bunu aştı.

Polemiklere de pabuç bırakılmadı. Meclis’teki görüşmelerde MHP’nin suçlamalarına ve hele "vatan haini" gibi ölçüsü kaçmış üslubuna ilginç cevaplar verildi.
Örneğin...
"Öcalan’ın idam dosyasını neden indirmediniz diye suçluyorsunuz.
Peki bir yıldır komisyonda bekleyen Şemdin Sakık’ın idam dosyasını indirmek için MHP olarak ne yaptınız?"
MHP bu ve benzeri sorgulamalara cevap veremedi. Parlamentoda hem oylarıyla, hem hırçınlıklarıyla yalnız kaldı.

Öte yandan...
Gene de teslim edelim ki, Meclis çalışmalarını kilitleyecek engelleme yöntemlerini uygulamadı.
Belden aşağı vurmadı.
Görüşlerini paylaşmasak da söyleminin arkasında durdu.
Bahçeli, siyaset yazgısındaki MHP tabanından kopamazdı.
Çünkü... MHP tabanı, şehit ailelerinden daha katı.
Ama Türkiye kaderinin önüne de dikilmedi.

Murat Sökmenoğlu’nun üstat bir orkestra şefi gibi oturumları yönetmesi dikkat çekiciydi. Sökmenoğlu, sırf ağzından çıkan bir sözün gereğini yerine getirmek için gözünü kırpmadan milletvekilliğini bırakmıştı.
Kişiliğiyle örnek bir politikacıdır. Siyaset bilgisi ve deneyimleriyle de derin...
Eski Hatay Cumhurbaşkanı’nın oğludur. Devlet adamlığı genlerini kalıtsal olarak taşır.
MHP milletvekilidir ama başkanlık kürsüsünü tam tarafsızlıkla dört dörtlük doldurmuştur.
Böylesine kritik oturumları yönetmek "virtüozluk" gerektirir.

Uyum yasalarının tam olarak geçmesi, Kıbrıs sorununda Türkiye’nin elini rahatlatır.
"Ne uyum yasalarında, ne de Kıbrıs’ta bir şey yapıyorsunuz" eleştirilerine sağlam bir yanıt şudur:
"Uyum yasaları Kopenhag kriterlerinde yer almaktadır.
Onları yerine getirdik. Kıbrıs ise Kopenhag kriterleri arasında yer almıyor." Diliyoruz ki sabahın ilk saatlerine kadar çalışacak Meclis’ten yasaların tümü çıkar.
Bir duyarlı soru:
Peki bu paketten idamı kaldıran madde Anayasa Mahkemesi’nden döner mi?
Türkiye AB yolunda raydan bu nedenle çıkarılır mı?
Bu konuda nabızları yokladım. İleride gerekçelerine girebilirim ama "iptal olasılığı neredeyse yok."
Sonuç...
Uyum yasalarının çıkışı Avrupa Birliği’nin samimiyetini ölçmek için de bir test olacaktır.
Top onlarda.