Bugün Soru: Haluk Koç "muhalefet fakiri" Türkiye demokrasisini, CHP lideri olursa zenginleştirecek mi?Soru:Haluk Koç, "iktidar yedeği" olmayan Türkiye'de CHP'yi "yedek" haline getirebilecek mi?Soru:Demokrasi, alternatifsizliği kabul etmez.Haluk Koç'un başına geçeceği bir CHP, alternatif boşluğunu dolduracak mı?Haluk Koç, kariyeri olan, zarif, beyefendi bir aydın politikacı.Ancak... Yukarıdaki soruların yanıtı olabilecek mi?Bunu önce kendisi, sonra onunla beraber yola çıkma hazırlığındakiler iyi düşünmeli. Haluk Koç da CHP Genel Başkanı adayı... Bu bağlamda, yukarıdaki sorularda esinlendiğim Prof. Dr. Nur Vergin'den satırlar yansıtıyorum... Vergin, R.T. Erdoğan'ı "varoşların prensi" diye tanımlıyor.Tehlike, "varoşların prensinin" Türkiye'nin başbakanı olmasından, seçmenin karizmatik bir kişilik atfettiği Tayyip Erdoğan'ın partisinin seçim başarısından kaynaklanmıyor. Bu tehlikenin nedeni ve sorumlusu bizzat AKP değildir.Tehlike, görülebilir yakın bir gelecekte AKP'nin karşısında başka bir seçeneğin, başka bir iktidar oluşturma ihtimalinin Türkiye'nin yedeğinde mevcut olmamasından ileri gelir.Oysa, demokrasi, biliyoruz, alternatifsizliği kabul etmeyen bir sistemdir.Alternatif, muhalefettir.Ve yine biliyoruz ki, yapısal ya da konjonktürel sebepleri ne olursa olsun, Türkiye demokrasisi "muhalefet fakiri" bir tablo sergiliyor.Muhalefetin yetersiz oluşuna mazeret aramak ise, hepimizin malumu olduğu üzere, demokrasinin cevaz vermediği ve kaldıramayacağı bir husustur. Varoşların prensi CHP'nin başarısı ya da başarısızlığı sadece tek bir şahsa veya onun etrafındaki birkaç kişiye indirgenirse, bu yanlış bir teşhis olur.Prof. Nur Vergin'in satırlarından seçmelerle bu iddiayı açmaya çalışayım...-Seçimler, AKP'nin meşruluğunu gerek kendi taraftarları, gerek karşıtları nezdinde tartışılmaz bir biçimde pekiştirmiştir.- Belirli bir weltanschaung (felsefe, ideoloji dünya görüşü) partisi olmaktan çıkacak, kapsama alanı genişleyecektir.- Oylarının artmasıyla AKP'nin istese de, istemese de ANAP'laşma süreci de başlamıştır.Muhafazakâr ve liberal eğilimlerin yanı sıra sol eğilimleri de kapsama potansiyelini taşımaktadır.- AKP'nin başarısı, taşıyıcısı olduğu ideolojiden çok, genel başkanı ve kadrolarıyla Türkiye'nin sosyolojisine denk düşen bir siyasi parti kimliğini taşımasıdır veya en azından bu görüntüyü vermesidir.- Bugünün toplumsal yapısı içerisinde seçmen profilinin geleneksel Anadolu köylü tipinden, "kentleşen" ve fakat henüz "kentlileşmemiş" olan Türkiye'nin insanları doğrultusunda bir değişim çizdiği, son 10 yılın tanık olduğumuz gerçeğidir.- Büyük kent hayatına "tanık" olan ve fakat ona tam manasıyla "dahil" olmayan, olamayan yeni ve genç bir seçmen kitlesi...... Küçümsendiklerinin, horlandıklarının, dar gelirli veya dünyalığını temin etmiş, hiç fark etmez artık ayakkabısının arkasına basmasa da, ayağına beyaz çorap çektiği için adam yerine konulmadığının fena halde farkında olan bir seçmen kitlesi...- Kırsal Türkiye'nin yerini "varoşlar Türkiye'sinin" aldığı, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı, bu seçmen kitlesinin umutlarını kamçılaması, özlemlerine tercüman olması bakımından, tabir caiz ise, biçilmiş kaftandır...... Sakini olduğu mahalleyle, temsil ettiği değerleriyle, hayat tarzıyla, çocuklarını görücü usulüyle evlendirmesiyle, sayısal ağırlığı nedeniyle siyasete damgasını vuran, Türkiye'nin yeni seçmen profiline tıpatıp uyan yeni semboldür. Tayyip Erdoğan'ın kişiliği ve hayat hikâyesi, onunla kendini özdeşleştirenlere başarının mümkün olabileceğinin kanıtıdır ................... ...Nur Vergin bu satırları 3 yıl önce yazmış. Aradan geçen sürede varsıl kesim de genellikle AKP seçmeni oldu.Haluk Koç, ne yapar bilemem ama CHP'nin yeni toplumla örtüşmekte sorunlu olduğu, yedek soyundurulmadığı çok açık. gunericivaoglu@milliyet.com.tr "KENTLEŞMİŞ" FAKAT "KENTLİLEŞMEMİŞ"