Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yüce ve saygın bilge Dalai Lama'nın tüm yaşamını, çok çetin deneyimlerini, felsefe yığınağını, dünyanın çatısı diye anılan yöredeki meditasyonları sığdırdığı sade ve kısa söylemleri vardır.
Bunlardan biri de şu:
"Mutluluğun pınarı umuttur."
Düşündükçe benimsenen bir dünyaya bakış bu.
Başka sözcükleri de severim.
Örneğin...
"Sevilen kadınla beraber olmanın mutluluğu" gibi...
Ama o sevgili kayıp gitmekteyse. Beraberliğin son demleri yaşanmaktaysa. Umudu yitirilmiş bir beraberlikse!

Başka söylemler de var.
Daha yenilerde üretilmiş.
Sözgelişi...
"Fast food olur.
Fast seks olur.
Fast aşk olur.
Ama...
Fast şarap olmayacağı gibi fast dostluk da olmaz. Umut da anlık olamaz."
Alkış, saygınlık, sevgi... Başarının ödülleridir.
Ama umut değildir. Çünkü yaşanmış olanların ödülüdür.
Umut ise geleceğin ödülü.
Gelecek için beklenti.

2002'ye Türkiye, Çetin Altan'ın deyimiyle bir avuç gökyüzünü nihayet görerek umutla girmekte.
Maviliğin genişleyeceği beklentisi güçlenmekte.
Türkiye büyük fırtınanın hala içinde, ama göbeğinde değil.
Eğer vahim rüzgarlar ekerek fırtına biçmek hatasına bir kez daha düşmezse Türkiye'nin iyi havalara erişeceği hissediliyor.
İç borçların artık çevrilemeyeceği kara kasım kehanetleri aşıldı.
Ekonomide bir kıpırdanma var.
Doların önlenemez sanılan yükselişi fren yaptı. Hatta geri viteste. TL ve borsa daha çekici hale geldi.
Döviz stokları iyi.
İhracat tırmanışta.
İhracata çalışan yan ve küçük sanayici yeniden işçi almaya başladı.
Kıbrıs, Yunanistan'la ilişkiler, AB beklentileri artıda.
11 Eylül bir insanlık dramıydı, ama Türkiye'yi uçurum kenarında tehlikeli yürüyüşünden biraz daha güvenli yörüngeye kaydırdı.
Bu ve benzeri göstergeler, insanlarımız tarafından da algılanmakta.
Geziler, yılbaşı alışverişi, yeni yıla giriş gecesi için programlar bu umut tomurcuklarının uç verdiği izlenimlerini yansıtıyor.

Türkiye, 21. yüzyıl yolculuğuna insan hakları ve demokrasi alanlarında da umutlu çıkıyor.
Anayasa değişiklikleri...
15 Ocak'a kadar çıkması programlanan uyum yasaları..
Siyasi partilerin kendilerini yenileme sürecinin başlamış olması...
Siyasete yeni partilerin, yeni isimlerin ısınma turlarının başlaması...
Lider sultasının kırılması, yer yer siyasal kirlenmelerin önlenmesi, siyasetin şeffaflaşması için sivil inisiyatif baskıları giderek yoğunlaşmakta.
Ölüm oruçları gibi bir yaranın belki de artık kanamayacağı beklentileri de var.
Nihayet...
Dünyada da insan hakları 21. yüzyılın değerler galaksisinde bir güneş sistemi olacak gibi görünüyor.
Yepyeni kurumlar bunun habercisi.
Örneğin örgüt teröristlerin yanı sıra, resmi terör de artık yargılanıyor.
Bakınız Sırp kasabı Miloşeviç uluslararası yargı önüne çıkarıldı.
1994'te 800 bin Ruandalı sivili katleden subaylar ve bu kıyımın beyni olarak suçlanan Ruanda eski Savunma Bakanı Theonest Bagosora da Tanzanya'da kurulan insanlık suçları mahkemesinde ...
Siera Leone iç savaşında çocuk askerleri cephede çarpıştıran Foday Sankoh ve yandaşları da Avrupa modelindeki gibi Siera Leone'de oluşturulan İnsan Hakları ve Adalet Divanı'nda yargılanacaklar.
Ve Birleşmiş Milletler tarafından insanlığa karşı işlenen cürümler ve savaş suçları için La Haye'nin yerini alacak Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulmakta.
Belki Bin Ladin orada yargılanır.
Terörist çeteciler kadar terörist devlet adamları(!) da artık eskisi kadar rahat değiller.
Bu boyut da umuttur. Mutluluk tomurcuğudur.