Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Pazar kahvesi

Müziğin diliyle barış

Çeng, eski Osmanlı ve İran minyatürlerinde sıkça görülen bir çalgı.

Birbirine diş bileyen ülkelerden İsrail, Filistin ve Suriye’den üç nitelikli sanatçı...
Azerbaycan ve Ermenistan’dan ağırlıklı sanatçılar.
Aynı orkestradalar.
Karadeniz, Hazar ve Doğu Akdeniz’in 23 ülkesinden 50 sanatçının “ belalı bölgede barış”  için çaldıkları bir orkestra bu.
Orkestra önce Karadeniz İşbirliği Konferansı ile birlikte 1992’de kuruldu.
17 sanatçıdan oluşuyordu.
Sonra Hazar Denizi, ardından da Doğu Akdeniz ülkelerini kucakladı.
Projenin öncüsü, sosyal sorumluluk etkinlikleriyle tanıdığımız Tekfen patronlarından Nihat Gökyiğit.
Orkestra ayrıca katılımcı ülkelerin tarihte kalan sazlarını da güncelleştiriyor.
Her konserde bunlardan bir ya da ikisi tanıtılıyor.
Bu yıl da 350 yıldır kullanılmayan “çeng” tanıtılacak.
Çeng, 24 telli bir kucak arpı.
Osmanlı saray müziğinin, fikri ortamların, felsefi sohbetlerin, şiir meclislerinin, entelektüel buluşmaların çalgısı olarak biliniyor.
17. yüzyıldan itibaren kaybolmaya başlamış.
Minyatürlere bakılarak, kullanılan malzemeler araştırılarak Tekfen Orkestrası tarafından yeniden yaptırıldı.
Çeng için konçerto bestelendi.
Şirin Pancaroğlu hem arp hem çeng çalacak.
Konser, 24 Haziran’da Aya İrini’de...
Barışa katkı dileğiyle...

Haberin Devamı


Müziğin diliyle barış

HATIRLA SEVGİLİ MİLLETİM
Türkiye gene toz duman... Gene kutuplaşma... Hoşgörüsüz, stresli, saldırgan siyaset. Abdülhamid devrini hatırlatan izlenmeler, gözlenmeler, jurnaller... Taraf gazetelere sızdırmalar... Servisler... “Rejim tartışmaları...”
Tomris Giritlioğlu’nun projesi olan “Hatırla Sevgili”yi ben “Hatırla Sevgili Milletim” diye tartışmak istedim.
Şeffaf Oda’nın bugünkü konukları, projenin annesi Giritlioğlu, bütün bu çalkantıları, rejim bunalımlarını kendi yaşam ekseni etrafında yazan  Hasan Cemal (Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım), o acılı yılları çok uzaklarda sanan, hatta neredeyse habersiz sayılacak kadar az bilinen bugünün gençliği adına sanatçı Beren Saat... Aslında Beren sadece oyunuyla değil, oyunu hazırlarken ve rolünü sürdürürken okuduklarıyla, araştırmalarıyla bilgili ve bilinçli ama onu sadece bir nesil simgesi olarak seçtik.
Herkesin, her kurumun alacağı dersler var.
Bir ülke, karanlığa, kaosa nasıl sürüklenir, kare kare görünüyor. “Geçmiş, gelecektir”  dememek için geçmişten dersleri iyi okumak gerek. Biz hazırlamamış olmasaydık da bu programı izlemenizi önerirdik.

Haberin Devamı


Müziğin diliyle barış

SİNEMA GAZİSİ
Indiana Jones’ta oynayan bu Harrison Ford’a alerjim var. Paris’te siyasetçilerin, gazetecilerin, televizyoncuların, artistlerin gittikleri Lipp restorandayız. İlk katta ünlü sinema sanatçıları yan yana oturuyorlar. Roman Polansky, Jean Paul Belmondo ve Harrison Ford hatırladıklarım...
Biz masamıza yönelirken Harrison Ford da ayağa kalktı, karşılaştık. Yanımdaki hanım, Harrison’la göz göze geldiği anda kolundaki yağmurluğu yere düşürmesin mi? Eli ayağı tutmamış.
Adama o günden taktım.
Şimdi bu haftaya dönelim...
Kanyon’da 88’i izlemek için biletimi aldım.
7 numaralı salon. Görevli sevecenlikle karşıladı. Biletime baktı, “Yeriniz şurası Güneri Abi” diyerek  kapıdaki ekrandan gösterdi. Kolumdan tutup içeriye buyur etti.
Koltuğuma kuruldum. Keyifle bekliyorum.
Fakat o ne?
Ekranda 88 değil, Harrison Ford’un Indiana Jones’u...
Yanımdaki kadına yağmurluğunu düşürttüren karizması belki de psikoloijk etki yapmıştır ama gerçekten nasıl da bir işkenceydi o filmi izlemek...
Gördüğüm -benim için-  en saçma, adeta izleyiciyle alay eden filmlerden biri. Ama... Bu kez Sex and The City’de yaptığım gibi mağlubiyeti kabul edip yarısında çıkmadım. İzlemek için sonuna kadar kendimle savaştım.
Sinema gazisiyim.