Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Sınır ötesi harekâtın başından itibaren "hamasi" ve "abartılı" açıklamalar yapılmadı. Ciddi, ölçülü bilgilendirmeler güven psikolojisi oluşturdu.PKK'ya verdirilen kayıplar, şehitlerimiz ve zayiatımız için rakamlar inandırıcıydı."Direnişin kırıldığı" yolundaki açıklamanın, harekâtın ancak 3. gününde yapılması bunun bir örneği."Mümkün olduğunca şeffaflık" ve "gerektiği kadar gizlilik" dengesi iyi kuruldu. Duyarlı dengeler gözetildi: Açıklamalarda "hedefin sadece PKK olduğu, yöredeki sivillerin ve siyasi alanların, kurumların, zarar görmeyeceği" çok net olarak vurgulandı. Bu da içeride ve dışarıda istismar zemini yaratmadı. Diplomatik ayak sağlamdı: ABD, Bağdat yönetimi ve AB ile harekât öncesinin siyasi koşulları oluşturulmuştu. Barzani'nin bile diklenemediği bir gerçek. Yol haritası: Sınır ötesi harekât Kandil'e doğru akıyor. Hedefte PKK'nın yönetim kadrosunun olduğu görülmekte. Örgütün belini kırdıktan sonra kafaya ulaşmak yol haritası izleniyor sanırım. TSK'nın sınır ötesi harekâtı için gözlemler... l Ciddi ve güvenilir: Harekâtın zamanlaması için de notlar... Önümüzde Nevruz kutlamaları var. TSK harekâtı, Nevruz süreciyle örtüşseydi, gerilim tırmanabilirdi.Kerkük için referandum ertelendi ama, tam referandum sırasında ya da öncesinde böyle bir harekât uluslararası alanda tepkiyle karşılanabilirdi.Harekât takvimi hep "bahar ayları" olarak bilinir. TSK harekâtı bu ezberi bozmuştur. Kışın en zor koşullarında bir harekât, hedefleri yok etmekte daha etkili olabilir. Bu harekât, beklenen psikolojik koşulların yanı sıra hedeflerin yok edilmesinde ve örgütü çözmekte de sonuç alırsa "siyasi dosya" açılabilir. Yani..."Eve dönüş, kısmi af, daha ileri siyasi, demokratik ve kültürel haklar" gündeme gelebilir.Çünkü...Bunlar PKK dayattığı için değil, PKK'nın omurgasını kırdıktan sonra devletin, milletin yurttaşlarıyla eşit paylaşacağı bir yaşam olacaktır. Senaryonun ikinci bölümü UYKUSUZ BİR GECE Saat 02.30'dan itibaren televizyonun karşısında, Oscar Ödül Töreni'ne çakıldım. Amerika'da, "Demokrat Parti, o ülkenin kendine göre soludur." Ödül töreninde de siyaset esprileri yapılıyordu.Obama'nın, Hillary ile atbaşı yarışı dile getirildi. Obama'nın şu iki handikapına rağmen şansı vurgulandı; "Obama, Usama paraleli kuruluyor, üstelik Obama'nın bir diğer adı Hüseyin. Bu da Saddam'ın ikinci adı. Ama... İşte, nasıl da performansı var."Üstü örtülü bir övgüydü bu. Cumhuriyetçi aday John McCain'in 80 yaşında olması da tiye alındı.Bir saptama daha; en iyi yardımcı kadın oyuncu Tilda Swinton İngiltere'den gelip Hollywood'da film yapmasını menajerine borçlu olduğunu söyledi.Ve bakın ne dedi: "Zaten bu Oscar heykeli de ona benziyor, başı aynı, hatta -belki- kalçaları da öyle..." Bu söylemdeki "belki" sözcüğü, "düzeyli bir ilişkinin gereği miydi bilemem." Oscar'ların ilan edilmesinden önce benim de tahminlerimi sormuşlardı. En iyi yönetmen ve en iyi erkek oyuncuda tam isabet. Diğerlerinde ıska..."Erkek erkeğe öpüşmez" diye bir kural vardır. Bu maço kuralı, Özal'ın eski bakanlarından biri de Türkiye'ye uygulatmaya çalışıyordu.Daniel Day Lewis'in en iyi erkek oyuncu ödülünü almak için sahneye çıkarken, yanındaki sırada oturan George Clooney'nin elini sıkması, sonra da yanağından öpmesi, aslında erkekler arası dostlukta bunun simgesel değerini ortaya koydu.Yüz milyonlarca seyircinin ekranlara kilitlendiği bu Oscar gösterisi de, en az, müthiş gişe yapan birkaç Hollywood filmi kadar reklam geliri sağladı.Fransız kültürünü yansıtan La Vie en Rose'un ödülü, Hollywood'un, kapılarını araladığı Avrupa'ya açılma sürecine girdiğini gösteriyor. gunericivaoglu@milliyet.com.tr