Futbol maçlarında, hatta milli maçlarda, bizim bazı futbolcular da İstiklal Marşı söylenirken susuyorlar. Dudakları bile kıpırdamıyor.TVlerin spor servisi arşivleri araştırılsın, milli marşa suskun kalan nice ünlü futbolcu görülebilir.Kimse de bu görüntüyü eleştirmiyor.Ben, İstiklal Marşımızı, göğsümü kabartarak, sesimin yettiğince yüksek sesle, boyun damarlarımı şişire şişire söylerim. Bundan çok da keyif alırım. Gurur duyarım.Ama söylemeyene hiçbir sözüm yoktur.Kimsenin de olmaması gerekir. DEHAP kongresinde İstiklal Marşı söylenmemiş... Bir soru: AB eşiğini aşmış bulunan Türkiye, artık, bazı kavramlarla tanışmalıdır.Ulusal marş söylenmemesi nedeniyle kimsenin yadırganmaması, bu çerçevededir.İleride Türkiyenin önüne -doldurması için- başka boş çerçeveler de konacaktır.Örneğin, Fransada uzun süre önce başlatılan ve giderek diğer ülkelere yayılan, "askerlik hizmetine inanmamak hakkı..."Bu hakkı kullanmak isteyen gençler, zorunlu askerlik hizmeti yerine, aynı süre ya da daha uzun süre, ağır bir kamu hizmetinde, zorlu coğrafyalarda -ücretsiz- çalıştırılıyorlar.Yarınlarda Türkiyenin gündemine böyle uyum yasası önerileri de konabilir. Askerliğe inanmayanlar Her ne kadar Rahşan Hanım, siyaset komedisi olarak "din elden gidiyor" oyununa perde açtıysa da, hâlâ İstanbulun göbeğinde İncil dağıtılıyor... Hıristiyan propagandası yapılıyor.Apartman katlarında kiliseler de açıldığı haberlerini okuyoruz.Hem de uzun süre "referansı İslam" olanların partisi iktidardayken oluyor bunlar.........."Rael" diye adlandırılan, "Ra"ya, yani uzaydaki güçlere tapanlar, İstanbulda otel salonları kapatıp ayin yapıyorlar.Kadın erkek kapsamlı "ten temasını" da kapsayan bu ayinler, kameralarla saptanıyor, mensuplarıyla röportajlar yayımlanıyor...Hiçbir şey olmuyor.Olmadığı da iyi oluyor.İnanç özgürlüğü, polis baskınlarının tsunami dalgası altında yok edilmiyor.........Sivas/Madımak dehşetini anımsayalım...Aydınların otelini ateşe veren barbarlar, artık, galiba eğitim almış gibiler. Sokaklarda İncil Yazının başına dönelim...DEHAP kongresinde İstiklal Marşı okunsaydı, güzel olurdu... Çünkü, bu ulusa, bu topraklara istiklali, Türk, Kürt, Çerkez, Boşnak, Laz, Arnavut, Gürcü ve diğerleriyle kendi insanlarımız hep birlikte savaşarak kazandırdı.Ayrılık yok.İstiklal Marşı herkesin.Ama söylememişler.Bunu da sorun yapmamak gerek.Fakat...DEHAP bayrağının yanında Türk bayrağının asılı olmasını da göz ardı etmemek gerek.Daha önceki kongrelerde, DEHAPın türevi olduğu parti döneminde, Türk bayrağının yere fırlatılışının TVlerden -yavaş çekim densizliğiyle- döne döne gösterildiği hafızalarda taze acı...Bu kez böyle bir rezalet yaşanmamasını not edelim.Uyarılara, önlemlere karşın ölçüyü kaçırmış sloganları atanlar oldu ama "Ne ayrılık, ne inkâr, demokratik cumhuriyet" sloganı daha baskındı... "Ayrılık ve ayrılıkçılık istenmediği" vurgulanıyordu.Bu yorumumu "safça" bulanlar olacaktır."Ne inkâr" söylemi ile "Demokratik cumhuriyet" söyleminin, daha önce yapılan "Azınlık değiliz, azınlık hakları istemeyiz" açıklamasıyla birlikte, nerelere uzanan bir süreci başlattığını görmemek için "kör" olmak gerekir.Elbette bunların farkındayım...Ama önce, şu toprakta "ayrılığı" hedeflemeden, bir ve birlikte olmak ortak paydası tam oluşsun... Türkiyenin, "ayrılıkçıların artık hayal göremediği bir ülke olduğu" vurgulansın.Ondan sonra, demokratik süreçte, birlikte yaşamanın insan hakları ve onuruna dayalı modelini oluşturabiliriz.Abdullah Öcalan ikonu ve ablasının kongredeki görüntüsü, böyle bir tarihi oluşum nehri akarken, zamanla, kıyıda folklorik ve soluk renkler olarak kalabilir.Bu kongreye bence damgasını, İstiklal Marşının söylenmemesi değil, "Ne ayrılık" sloganı vurmuştur. g.civaoglu@milliyet.com.tr Katil/ikon