Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu, mesaj veriyor:
"Orduya nifak sokmak istediler.
Oyunları tutmadı.
Benim farklı olduğum havasını yayarak, komutanları, akılları sıra birbirine düşüreceklerdi.
İçimize en yumuşak yerden girmeye çalıştılar.
TSK'da bir sistem vardır. Ordunun görüşleri komutandan komutana değişmez. İrtica konusunda duyarlı olmayan bir, asker bu mekanlara gelemez. Böyle biri albaylıktan yukarı çıkamaz."
Bu sözlerin adresi "tek" gibi görünse de birden fazladır.
Şöyle ki:
Açıkçası...
Önce, 28 Eylül sürecinden - bazı yasaların çıkarılması zorunlukları yüzünden - rahatsızlık duyan iktidar partileri "30 Ağustos'tan sonra tansiyonun düşeceğini, ortamın değişeceğini" hissettiren - özel söyleşiler - yaptılar.
Onlara göre, siyasi iktidar rüştünü, 30 Ağustos'tan sonra kanıtlayabilecekti.
Karadayı'nın görev süresini uzatmayacaklardı.
Bunu çok daha önceden söylemeye başlamışlardı.
Öte yandan...
TSK içinde - kendinden menkul iltisakları - bulunduğu iddiasındakiler de Kıvrıkoğlu için, neler fısıldamadılar ki.
Neredeyse tarikatçılığını ima etmeye kalkışanlar bile oldu.
Erbab - ı fesat, kendilerini TSK içinde bazı grupların sözcüleri gibi gösterdi.
Bunların yanı sıra, böyle fısıltılardan etkilenene iyi niyetli hafiyesi laikler paranoya içindeydiler.
Kıvrıkoğlu'nun mesajı yukarıda sıraladığım adreslere de gönderilmişti.
Ama...
Asıl adres "irtica odakları"dır.
Çünkü, nifak sokma çabalarını körükleyenler onlardır.
Keyifle ellerini ovuşturup bekleyenler onlardır.
Başta TSK olmak üzere Türkiye'nin sağlam güçlerini içten çökertmek oyunlarını tezgahlıyanlar da onlar.
Fakat irtica nedir?
Tanımı nasıl yapılmalıdır?
Bu çok önemli.
Çeşitli kavramlar var.
Hangisi irtica?
-Siyasal İslam: (el - İslamu's siyasi) devletin ekonomik, siyasi yapısını şeriat kurallarına dayandırmayı amaçlar.
-İlerici İslamcılık:(el İslamu't- tekadumi) İslam kurallarını sosyalizme uygulamaya çalışır. İslam'a sosyal demokratlardır.
- Devrimci Radikal İslamcılar: (El İslamu's- Sevri Radikali) Düzenle uzlaşmaya kesinlikle kapalıdır. Takiye yapmaz.
- Savaşçı İslamcılık: (Militan İslam = El İslamu'l- Musallaha Nidali) Mevcut düzeni Cahiliyye Devri olarak görürler. Bu sistemi şiddet kullanarak yıkmak ve Kuran'a, hadise dayalı İslam ümmeti oluşturmak amaçlarıdır.
- Halk Çoğunluk İslamı: (El İslamu's Şagbi Cemahiri) Çoğunluğun nazarında ve halk tabanında hakim olan İslam anlayışıdır. Kıyafet ve ibadet önemlidir. Ahlak kuralları ikinci derecededir.
- Modernist İslam: (El - İslamu't - Tahdisi) Çağdaşlaşma ilkelerini içeren ve onun sonuçlarını reddetmeyen gerçekte ilerici İslam'a en yakın İslam anlayışı. Kuran ve sünnete dayalı olarak yeni hükümler çıkarmak ve günümüz olaylarına yeni dinsel yorumlar getirmek çabasında olanlardır.
Ayrıca, silahlı İslamcı gruplar, cemiyetçiler (modernist - gelenekçi) Tahdissiyyen, taklidiyyun) Dört Halife Dönemi'ni kendilerine örnek alarak benzerbir yönetim kurmak isteyen el- usalliyun-el- İslamiyyune vs. gibi bir dizi örgütlere göre gruplar (bkz. Dünyada ve Türkiye'de Siyasal İslamcılık, Dr. Abdullah Manas, İzmir, 1998).
Kavram kargaşası
Görülüyor ki, bir kavram ve adres kargaşası var.
Aslında bunların büyük kısmı, bizim Anayasamızın söylemine ve ruhna aykırıdır.
Ama...
Bunlar bilinmeden, anlatılmadan, kolektif ve toptancı bir irtica adresesi sakıncalıdır.
Hem de, çok ciddi sakıncalı.
Ünlü araştırmacı Dökmeciyan, Pasif Köktencilik diye bir deyim kullnıyor.
Bunu, bizim siyasetçiler, "mütedeyyin sade vatandaş" diye adlandırıyor.
Örneğin, namazını kılan.
Orucunu tutan...
Alkol ve domuz etinden kaçınan.
Hacca giden.
Bazı kadınları baş örten...
Fakat, siyasetle hiç ilgisi olmadan bütün bunları temiz ve saf dini inançlar için yapanlar...
Onlar, yaptıklarını köktencilik olarak kesinlikle görmezler.
Ancak, kendilerinin köktencilikle, irticayla adlandırılmasına tepki gösterirler.
Kendilerine yapılan bu haksız yakıştırmanın asıl sahiplerine sempati duymaya zorlanırlar.
Bu yakınlık duygusu, zamanla onları, aynı siyasal örgütlenme ve ideolojiyi paylaşmaya yöneltir.
Son yıllarda siyasal İslamcılığın yayılmasının nedenlerinden biri, tarikat üniforması gibi bir örnek örtünmeyle masum başörtüsünün aynı kefeye konmasıdır.
Yukarıda yansıtığım itilme süreci oluşmuştur.
Bu tehlike sürüyor.
Tanımlarını tek tek, isimleriyle, örgütleriyle, işlevleriyle sıraladığım irtica ile savaşımız elbette EVET...
Sinsi tezgahların üzerine ışık tabii ki tutulmalıdır.
Nifak tohumları ekenler, teşhir edilmelidir.
Fakat halk diliyle, kurunun yanında yaş da yakılmamalı.
Laisizm, yeni bir din gibi görülmemeli...
Atatürk, laisizmin temellerini atarken, beyinleri aydınlatıyor, yürekleri ısıtıyor, gerçek inananlara sahip çıkıyordu, karanlık odaklara itmiyordu.
Kanıtı, Behçet Kemal Çağlar'a nazım diliyle yazdırdığı Kur'an sureleridir.
Bir örnek:
"Candan sesler Rabbin yanında hazır.
Temiz tut gönlünü, koş secdeye baş."
(Alak Suresi)
İrtica ile mücadele, kültürel derinlik, siyaset mühendisliği, sosyal kurmaylığı gerektirir.
Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr