Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Say'ın annesi Gürgün Say, önemli bir saptamada bulunmuş.Şu satırlarla anlatımını vurguluyor:"....... kolay olsun diye koroyu örnek aldım. Oysa büyük bir orkestrayı örnek olarak alsaydım daha iyi olurdu. Çünkü, toplumda çok ses var............ Orkestrada çok enstrüman var. Orkestrada her enstrümanın bulunması önemli ama içlerinden birinin diğerlerini bastırması, müziği bozar. Bunun gibi solist ile orkestra arasında da diyaloglar var.Çoksesli müziği, toplumların çağdaş değerler kazanmasına yarayacak bir araç gibi ele aldım."Bir annenin, ünlü bir müzik adamının yaşamını anlatırken satırlarıyla yansıttığı bu saptama, belki de Türkiye gerçeği.Çoksesli müziğin koro ve orkestra disiplininden süzülmemiş sosyal yapısı empatiye, karşılıklı saygıya, güvene, söylem hakkına, zaman zaman birlikte, zaman zaman tek başına olmaya odaklanmış duruşlara yeterince uyumlu değil."Zurnanın zart dediği sesler" sık çıkıyor........................Ekonomide kurumlararası işbirliği ve ortaklıklar ya yok... Ya da çok zayıf, çok kısa ömürlü.Siyasette demokrasi, "seçilmiş krallar" üretiyor.Orkestra şefleri "şef kemanlara" tahammülsüz."Şef keman sandalyeleri" boş bırakılıyor.Çoksesli notalarla çok enstrümanlı bir orkestra olan demokraside tek sesli "yurttan sesler korosu" görüntüsü var.Bu sosyal dokunun empati ve düzen eksilerini trafik bile yansıtıyor."Kaosla oluşan düzen (Ordo ab chao)" diye bir olgu vardır. Evrenin büyük patlamayla birlikte kendiliğinden oluşan büyük kaosun büyük düzen haline gelmesini anlatır.Ama o düzende de koro ve orkestra, kaosun zaman içinde oluşturduğu düzen örnekleridir........................Atatürk, klasik müzik tutkunuydu.Çölde savaş çadırında bile eski bir gramofondan klasik müzik ve opera dinlerdi.İnönü de klasik müziği severdi ve iyi anlardı.Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın Ankara'daki konserlerine giderdi. Eşi Mevhibe Hanım'la birlikte kendisine ayrılan koltuklarda Başkent müzik dünyasının koruyucuları gibiydiler.Atatürk'ün ve İnönü'nün bu ilgileri başbakanları, bakanları, müsteşarları, genel müdürleri, milletvekillerini de konser salonlarına çekerdi.Çoksesli müziğe devlet ilgisini oluştururdu.Atatürk'ün çok partili demokrasi denemelerinde, İnönü'nün Türkiye'yi çok partili demokrasiye geçirişinde, diğer etkenlerin yanı sıra çoksesli müziğe olan sevgilerinin de katkısı aranabilir.Klasik müzik konserlerinde ne yazık ki bu ilgi artık görülmüyor.Türkiye'nin hedef alarak kilitlendiği AB ise, özünde "kültür birliği" projesi.Avrupa'nın artık savaşmaması, insanlarını, değerlerini yitirmemesi, acı çekilmemesi için ortak barış projesi...Demokrasi notalarıyla icra edilen ve çoksesli sosyal/siyasal temellerde yükselen bir mimari tasarım.Türkiye'yi yönetenler, AB'ye yasa maddeleri ile uyum sağlama süreciyle sınırlı kalmamalı, asıl uyumun yasa maddelerini de içine alan hukuk normları olduğunu, bunların ise kültür ile harmanlandığını görebilmeliler. g.civaoglu@milliyet.com.tr Türkiye'nin küresel değeri Fazıl Say için, "Fazıl Say'ın Annesi Olmak" adlı kitapta şu satırlar da ilgimi çekti: "........ çok sesli korolarda çalışan öğrenciler başkalarını dinleyip, anlamayı öğrenebilirler. Her sorunu diyalogla çözen, insan haklarına saygılı, kısacası daha demokrat bir kişi olmanın ilk adımlarını atabilirler. Kişiler demokrat olarak yetişirse, o ülkenin kültürü, demokratik olma özelliğine kavuşur."