İşte "bitmeyen" sanılan Kıbrıs konçertosunun final takvimi...12 Aralık Kopenhag Zirvesi’ne kadar KKTC ve Kıbrıs Rum Kesimi iki ayrı devlet olarak yeniKıbrıs’ın 11 maddelik kuruluş anlaşmasını imzalayacaklar. Ve zirve bildirgesinde kurulacak yeni Kıbrıs devletinin AB’ye üye kabul edilme kararı açıklanacak.
İki tarafa bu anlaşmaya ek 46 maddelik Anayasa’da uzlaşmaları ve gerekli formaliteleri tamamlamaları için 28 Şubat’a kadar zaman tanınacak.
30 Mart’ta KKTC ve Rum toplumlarında anlaşma ve Anayasa halkoylamasına sunulacak.
Türkiye, Yunanistan ve İngiltere yeni devlet kuruluş anlaşmasını ve Anayasa’nın garantörlük anlaşmasını imzalayacaklar.
Yeni Kıbrıs devleti BM üyesi olacak.
Yeni Kıbrıs devletinin AB’ye katılım anlaşması belgesi imzalanacak.
Ve Mayıs 2003’te Genişleme Anlaşması’na dahil edilecek.
Yeni Kıbrıs devleti ve diğer yeni üye devletlerle Atina’da toplanılacak, aile fotoğrafı çekilecek.
1 Mayıs 2004’e kadar üye ülkelerin parlamentolarında bu yeni ülkelerin kabulü oylamalarla onaylanacak.
Bu takvim gösteriyor ki, dantela gibi bir plan işlenmiş.
Takvimin uygulanması için Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan Kofi Annan’ın önerilerini görüşmeye hazır olduklarını BM’ye bildirdiler.
KKTC ve Türkiye ne yapacak?
R. T. Erdoğan’ın gazetecilerle uçak sohbetlerine göre "Görüşme yapılmalı. Hükümler tartışılmalı."
İki taraf için de önemli olan 12 Aralık miladı ıskalanmamalı.
Rotasız geminin yelkenlerini dolduracak rüzgâr yoktur.
Görünen o ki, Denktaş da görüşmelere 12 Aralık’tan önce başlamak üzere "evet" diyecek.
Ama takvimin öngördüğü Kuruluş Anlaşması, bazı dikenli hükümleri bir yana, zaman sorunu nedeniyle de 12 Aralık’a yetişmez.
Düşününüz ki Denktaş kalp ameliyatından sonra henüz yatağından kalkmış bile değil.
Fakat KKTC ve Türkiye ile Rum Kesimi ve Yunanistan, 12 Aralık’tan önce bir uzlaşma olabileceği yolunda kuvvetli sayılabilecek umut mesajları verebilirler.
Bu görüntü 12 Aralık’ta Kopenhag Zirvesi’ne olumlu etki yapabilir.
Ayrıca Başbakan Gül de "Kopenhag Kriterleri’nin gerektirdiği tüm hukuk düzenlemelerinin 12 Aralık’a yetişeceğini" açıkladı.
Bu da 12 Aralık’ı hiç kuşkusuz etkiler.
Peki Kopenhag Zirvesi’nden bu durumda Türkiye ile görüşme tarihi çıkar mı?
Bastırıyoruz.
AB turlarında tutulan nabızlardan ve diplomat gözlemlerinden izlenimlere göre "şartlı bir görüşme tarihi" olasılığı artıyor.
Yani "önümüzdeki şu kadar ay içinde bütün bu düzenlemelerin uygulamaları değerlendirilecek ve bunların ışığında tam üyelik görüşmeleri başlayacaktır" gibi bir açıklama umuluyor.
Mayıs’ta Atina toplantısı ve Yunanistan’ın dönem başkanlığı böyle bir milat olabilir.
Buna rağmen gene tarih verilmezse ne olur?
Değerli ve deneyimli İsmail Cem, Başbakan Abdullah Gül’le de konuştuktan sonra Brüksel’de AB zirveleriyle görüşmeler yaptı. Onları, olası yanlışlıklara karşı uyardı.
12 Aralık’tan sonrasının tufan olma riskinin mesajını verdi.
AB de bu mesajı iyi değerlendirmeli.
Nuh’un ikinci bir gemisi yok.
Birkaç satır da Türkiye’yi Asyalı göstermek isteyen Giscard d’Estaing kafasındakilere.
Avrupa’nın doğu sınırı Ural Dağları olarak kabul edilir. Urallar’ın güneye uzantısı da İskenderun Körfezi’dir. Bu çizginin batısı Avrupa sayılır. Ankara da bu çizginin batısında bir Avrupa başkentidir.
Avrupa coğrafyası güneyde Urallar’ın uzantısı olan çizgide değil de Boğazlar ve Ege Denizi ise, o takdirde Kıbrıs o sınırın doğusunda kalmıyor mu?
Türkiye 1950’de Avrupa Konseyi üyesi olduğunda, 1963’te AB ile Ankara’da tam üyeliği öngören anlaşmayı imzaladığında... 1970’li yıllarda "Yunanistan’la birlikte siz de gelin tam üye olun" diye iki kez çağrı yapılırken, Türkiye başka enlem ve boylamlar arasında mıydı?
Yoksa bunlara rağmen Türkiye’yi Avrupa coğrafyası dışına çıkaran bir heyelan mı oldu?
Ne zaman?