Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla konuşmamızdan izlenimlere -birkaç paragrafla daha- devam...
Anlatıyorlar:
Şimdi elinde 150 sayfalık öneriler var.
Bir “hakikatleri araştırma komisyonu” kurulmasını istiyor.
“Kendisinin de yardım edeceğini” söylüyor.
“Hem örgütün hem devletin yaptıkları araştırılsın” diyor.
“Böyle bir komisyon kurulmasının büyük adım olacağını” düşünüyor.
“Girişimler bile yeterli olur” fikrinde.
“İlle de cezai yaptırım olsun” diye ısrarı yok.
Avukatlar “Öcalan’ın daha önce AİHM’ye gönderilmek üzere cezaevi yönetimine teslim ettiği dosyadan” söz ettiler.
Bu dosya avukatlara verilmemiş.
Şimdi o 156 sayfalık son dosyayı bekliyorlar.
Avukatlarla, Öcalan görüşmesi nasıl yapılıyor?
Bir masanın iki tarafında oturuyorlarmış. Aralarında 2 metre mesafe konuyormuş.
Masanın başında da bütün konuşmaları not alan bir mahkeme kâtibi yer alıyormuş.
Ya devletle konuşmalar?
“Kimlikleri” hakkında avukatlarına bir bilgi vermemiş.
Görüşmeler düzenli değilmiş.
Seyrek oluyormuş.
Olaylar yoğunlaştığında görüşmeler de sıklaşıyormuş.
Görüşmeler genelde 2-3 saat sürüyormuş. Bazen 4 saati de buluyormuş.
Gazeteler iki haftada bir geliyormuş.
Genellikle merkez medya ve 1-2 marjinal sayılabilecek gazete.
Öcalan bunlardan birini seçip istiyormuş.
“Mart 2011’in önemli olduğunu” vurguladılar.
Açılımın değerlendirilmesi Mart 2011’de yapılacakmış.
Haziranda “ateşkes”in uzatılıp uzatılmaması için bu değerlendirme bir “ara karar” oluşturacak anlaşılan.
“Dağdakilerin inmesi” konusunun Öcalan ajandasında “öncelik taşımadığı” izlenimini aldım.
Öcalan buna “başta anayasa değişikliği olmak üzere demokratik hakların gerçekleşmesi sonrasında sıra geleceği” gibi bir zihin takvimini savunuyor.
“Hiçbir güvence almadan sürecin ortasında olmaz” tavrını algıladım.
“Çözüm olmazsa, dağdakiler Öcalan çağırsa da gelmez” deniyor.
Yöredeki inanç eksenli kuruluşlar için birkaç “iddia yorum” dinledim:
Mustazaf-der bir dernekten fazlası. “Hizbullah’ın silahsız örgütü” deniliyor.
Cemaatle (Gülen Cemaati) Hizbullah’ın arası iyi değil.
Bölgede “dinin kullanılarak çocukların asimile edildiği” düşünülüyor.
“Gülen Cemaati Türklük aşılıyor” deniliyor.
Ancak “cemaat ve Hizbullah arasında çatışma var” diyemeyiz.
Karayılan, ANF’ye (Fırat Haber Ajansı) “cemaate dokunulmayacak” dedi.
....................
O kadar laf uçuşuyor ki sadece biz gazetecilerin değil, kamuoyunun da sağlıklı yorumlar için sağlam bilgiye ihtiyacımız var. Teröre ve cinayetlere kesinlikle karşı olduğum yıllardır bilinir. Fidan gibi gençlerimizi yitirdiğimiz bu gidişin durdurulması gerektiğine inanıyorum.
Öcalan’ın sicili kanlıdır.
Ama eğer Türkiye’ye “bütünlüğünü koruyarak demokrasi içinde barış ve güven getirilecekse” onun da aktörler arasında olduğu bir gerçek.
Öyle olmasa devlet Öcalan’la görüşmeler yapmazdı.
Ortak akıl oluşturulurken büyük fotoğrafı görebilmek önemli.
Yukarıdaki satırlarım da bu mercekten okunması gerekir.
ONAT KUTLAR’I ANMAK
Sanatçı dost Onat Kutlar ve Yasemin Cebenoyan’ı Taksim’deki Marmara Cafe’de PKK bombasıyla yitirişimiz bağlamında dün Sinema Yazarları Derneği bir açıklama yaptı.
Kanlı saldırıyı kınayarak Kutlar ve Cebenoyan’ı andı.
Bomba 30 Aralık 1994’te patlamıştı.
Onat 11 Ocak 1995’te ölmüştü.
Aradan 16 yıl geçti.
Bu anma da diğer on binlerce yitirdiğimiz canlarımız adına “Kanın durması” dileklerimizi vurguluyor.
Üzerlerine ışık yağsın.
ASLANLARIN ARENASINDA
Dün Galatasaray’ın arenasındaydım.
Pırl pırıl güneşli bir gündü.
Yeşil saha kaşmir halı gibi uzanıyordu.
Bir bölümü sarı ışık seli yansıtmaktaydı.
Meğer özel fotosentez sistemiyle gece gündüz çimler böyle beslenmiş.
Çimlerin kökleri 10 santim derinde yerden ısıtılıyor. Cem Yılmaz’ın Telekom reklamında çimlere uzanarak ısınanların sırrı bu.
Çok iyi drenaj katmanlarıyla yüzeyden emilen su, doğal arazi eğimi nedeniyle aşağıdaki vadiye akıyor.
Bu sahaya çıkıp oynamak zevk.
Stat da mimarisi, mühendislik çalışmaları ve teknolojisiyle büyülüyor.
GS Yönetim Kurulu Üyesi -Özal’ın gözdesi- eski Bakan Işın Çelebi ile mimar Mete Arat bu projeyi uçuran iki kanat.
Aslanların Arenası ile Çelebi ve Arat için pazar günü “aslanlı yol” ile başlayacak serüveni yazacağım.
Bu Arena’da aslanların önüne atılacakların 90 dakikaları “azap...”
Müthiş bir akustik.
Üstü tamamen kapandığında 52 bin 600 kişilik stat 100 bin seyircili akustik tezahürat efektini üretecek.
“Aslanların önlerine atılacaklara Allah kolaylık versin” demiyorum.