Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Mısır Dışişleri Bakanı Amr Musa, dün akşam saatlerinde Dışişleri Bakanı İsmail Cem'i arayarak Orta Doğu'ya nefes aldıracak olumlu bir haber iletiyor:
"Her an patlayacak bir barut fıçısı görünümündeki İsrail - Filistin sorununa çözüm getirmek üzere üçlü komisyon önerisi - ilke olarak - kabul edilmiş"
Nasıl bir komisyon?
ABD - İsrail - Filintin’i temsil eden bir komisyon fikrine, özellikle İsrail’den itiraz vardı.
Hem Filistin’i - henüz - devlet olarak görmüyordu...
Hem de böylesine bir uluslararası komisyonu yetkilendirmekle, iplerin elinden kaçacağı kaygısındaydı.
Bu aşamada devreye İsmail Cem’in Türkiye formülü girdi.
Cem, tarafların güven duyduğu 3 saygın adamdan oluşan bir komisyonun çözüm aramasını önermişti.
Eğer Kofi Annan’ın da yoğun desteğiyle bu ikinci öneri kabul edilmişse, Türkiye, ABD’ye gerçekten büyük bir armağan vermiş bulunuyor.
Bu formül devreye girmese, ya da en azından bunalıma bir nefes alma süreci kazandırmasa, ABD’nin başı gerçekten dertte olacaktı.
Tam seçim arefesinde, İsrail’in içinde bulunacağı yeni bir sıcak savaşa boğazına kadar gömülmek, ABD’nin kabusuydu.

ABD’nin armağanı

Peki...
ABD’nin acaba Türkiye’ye karşı armağanı ne olacak?
Örneğin...
Sözde Ermeni Kıyım Karar Tasarısı’nın Temsilciler Meclisi’nde reddedilmesi mi?
Görünüş hiç de öyle değil.
Şu satırlar yazılırken, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Baki İlkin, “Sözde Soykırım Karar Tasarısı’nın Başkan tarafından Usul Komitesi’ne gönderilmiş olduğunu öğrendik" diyordu.
Bunun anlamı; Usul Komitesi’nden Genel Kurul’a gelen bir tasarıda oylama için artık üçte iki çoğunluk aranmaması ve basit çoğunluğun yeterli olmasıdır.
Yani, o sırada salonda bulunanların yarısından bir fazlasının kıytırık oylarıyla, 500 yıllık bir imparatorluğa yargısız infaz yapabilirler.
Onların boyunu çok aşan önemde bir karar alınabilir.
Üstelik...
“15’ine kadar zaman kazanılırsa, artık bu karar oylanamaz. Çünkü... Temsilciler Meclisi, yaklaşan seçimler nedeniyle tatile girer" deniyordu.
Ama...
Son gelen bilgilere göre Temsilciler Meclisi’nin çalışmaları, gündemindeki yoğun yasalar birikimi nedeniyle gelecek haftaya da sarkacak.

Kantarın topuzu

Peki Türkiye’nin tepkileri ne olur?
Türkiye’nin sırf kendi iç kamuoyundaki dalgalanmalara karşı siyasi yatırım yapmak üzere ayranı kabarmış tavırları olursa, bundan ne denli yarar sağlayacağımız kuşkuludur.
Örneğin...
Petrol boru hattının Yumurtalık çıkışında, “Birleşmiş Milletler denetçilerini devre dışı bırakarak, Irak’a istediğiniz yere petrol satabilirsiniz" demek... Hatta “fazla petrolünüzü biz alıyoruz" meydan okuyuşuna girmek, kimi iktidar politikacıları tarafından telaffuz ediliyor...
Ama...
Birkez daha gözden geçirmelerinde büyük yarar var.
Türkiye’ye de böyle bir durumda BM ambargosu konursa ne olur?
Yahut...
“Kuzey Irak’taki keşif uçuşlarını kaldırıyorum" denebilir.
Peki o zaman, Kuzey Irak’ta PKK denetimini ve sınır ötesi harekatı nasıl yaparız?
IMF’si, Dünya Bankası ve uluslararası finans sistemiyle koskoca bir ekonomik mabedler dizisinde “günahkar" ilan edilmek de var.
Bunlar, istesek de istemesek de katı gerçeklerdir.
Türkiye, bunları, böyle değil ama, ince ayarlı nüanslarla, ABD’nin gene de canını acıtacak yöntemlerle uygulayabilir.
Her tavrımızın karşı tepkilere göre belirleneceği ve basamakların birer birer tırmanılacağı bir “merdiven politikası" planlanmalı.


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr