Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri CIVAOĞLU

Başbakanlığın "Susurluk Raporu'nu düzeltme" sayılabilecek açıklaması ilginçtir.
Çeşitli açılardan yorumlanabilir.
Bunlardan birincisi:
"Çevirin kazlar yanmasın" halk deyimini anımsatıyor.
Başbakanlık açıklamasına göre Yılmaz, "Cumhurbaşkanı Aliyev'in Susurluk Raporu'ndaki Azerbaycan - Topal bağlantısının yeniden araştırılması için talimat vermiştir.
Yapılan çalışma sonunda, Ömer Lütfü Topal'ın Azerbaycan bağlantısının Aliyev'in oğlu değil, görevden alınan Dışişleri Bakanı Hasanov olduğu anlaşılmıştır."
Yılmaz'a
göre...
"Topal, istihbaratçıları şaşırtmak için Aliyev'in adını vermiştir."
Bu açıklamanın arkasındaki asıl gerçekler, hiç de sır değil.
Aliyev, birkaç gün önce Türkiye'ye öfkeden adeta köpürerek gelmiştir.
Demirel'e "tam seçimlerin arifesinde oğlumun adının Susurluk Raporu ile bu pis işe bulaştırılması ve kamuoyuna açıklanması seçim şansımı çok kırdı" diye sitemde bulunmuştur.
Demirel, O'nu Başbakan Yılmaz ile bir araya getirmiştir.
Yılmaz, - bu durumun onarılacağı - sözünü vermiştir.
İşte...
Açıklamanın Türkiye açısından görünüşü...
Azerbaycan açısından ise...
Aliyev'in adı, oğlu bağlamında kurtarılırken aslanların ağzına Dışişleri Bakanı Hasanov atılmıştır. Topal'ın işbirlikçisi olarak gösterilmiştir.

Sadece, Aliyev'in oğlunun Topal ile ilişkisini yansıtan satırlar değil...
Susurluk Raporu'nda siyaset zirvelerini ve diplomasi geleneklerini zorlayan başka şaşırtıcı ifadeler de var.
Örneğin:
"Apo'yu öldürmek için Türkiye'deki devlet içine sızmış çetelerle İsrail Gizli Servisi MOSSAD'ın işbirliği yaptığı" iddiası...
Devletin Başbakanı'nın emriyle hazırlanan raporda, bir dost ülkenin gizli servisinin yardımları, somut bir cinayet girişimi bağlamında nasıl açığa vurulur?
Artık Türkiye'ye MOSSAD ve diğer batılı, hatta yöresel gizli servisler güven duyabilirler mi?
Dahası...
Gene, Susurluk Raporu'nun satırlarında Türkmenistan'ı da kıracak satırlar var.
Örneğin...
"Türkmenistan ise, adeta Emperyal (Topal'ın gazinolarının adı) tarafından işgal edilmiş gibidir.
.............
Emperyal, kısa bir zaman içinde Türkmenistan'da pek çok iş ve işletmeye sahip olmuş, Başbakan Yardımcısı Gurbanmuradov'un deyimiyle - Türkmenistan'ın sosyal programının icraacısı - durumuna gelmiştir."
Herhalde, Türkmenistan'ın da Başbakan onayıyla açıklanan bu satırlardan çok mutlu olduğu söylenemez.
Hemen belirtelim ki...
Bu raporu hazırlayan Kutlu Savaş, dürüst, değerli, araştırmacı ve cesur bir örnek bürokrat.
O'nun satırları, belki, asıl eriştiği gerçeklerin daha azını bile ortaya koyuyor.
Ancak...
Kutlu Savaş'a bürokratik açıdan yaptığı çalışmalar, diplomatik geleneklerle motive edilmeliydi.
Yönlendirilmeliydi.
Yukarıdaki bulgular, Başbakan'a, raporun eki olarak sunulabilirdi.
Kafkaslar petrol ve doğalgazının Türkiye'den geçmesi için, yıllardır ter döktüğümüz dikkate alınırsa, bu projelerin kilit ülkeleri olan Azerbaycan ve Türkmenistan'ın devlet raporundan satırlarla hırpalanması ve itelenmesi doğru anlaşılır şey midir?

Bir başka yorum açısı ise, farklı görüşler getiriyor.
Örneğin...
"Başbakan'ın talimatıyla yazılmış bir rapor, hele gene Başbakan tarafından açıklanmışsa...
O Başbakan, Dışişleri Bakanlığı da yapmış ve diplomasi inceliklerine sahip biriyse...
Düşünmek gerekir."
Belki de Azerbaycan ve Türkmenistan'a bu rapordan satırlarla bir mesaj verildi:
"- Bizleri petrol ve doğalgaz konusunda oyalayıp duruyorsunuz.
- Dost ve kardeş Türkiye - diyor, ama, Rusya ile ikili oynuyorsunuz.
- Eğer, bu tutumu sürdürebileceğinizi sanıyorsanız, aldanırsınız.
- Elimizde her iki devletin de yönetimlerini köşeye sıkıştıracak bilgiler var.
- Şimdilik Susurluk Raporu'nda bunların sadece ucunu gösteriyoruz.
- Sonra da - doğru değilmiş - diyerek geri çekiyoruz.
- Ama, zorda kalırsak, bildiklerimizi açıklarız.
- Seçilmeniz hayal olur."
Buna benzer bir mesaj, aynı mantıkla bakılırsa, Yunan lobisine karşı yeterli ağırlığı koymadığından kuşkulanılan İsrail'e de verilmiş olabilir.
Tabii...
Bu da bir fantezi gözüyle görülebilir.
Öyle olsa bile, gene de devlet raporuyla Türkiye için üç önemli devletin kırgınlığa itildiğini kabul etmek içimizden gelmiyor.
Bildiğimiz kadarıyla Başbakan Yılmaz da üzgün.


Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr