ESKİ Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök çok zorlu ve sorumluluk dozu yüksek bir ifade verdi.
İnce ayarlı, özenle hazırlanmış bir ifade.
Doğruyu söylemeliydi.
Kendine saygısı, aldığı disiplin bunu gerektiriyordu.
Ancak...
Tek kelimesi bile silah arkadaşlarını “yakabilirdi.”
Bunun manevi yükü büyüktü.
Ayrıca...
O tek kelime ya da birkaç kelime “U” dönüşü yaparak kendi kendini de yasal sorumluluk ağına çekebilirdi.
“Neden gereğini yapmadınız Paşam” sorusuna muhatap olabilirdi.
Ve...
Başında bulunduğu süreçte TSK’nın “darbe” gibi Anayasa ve yasadışı bir yörüngeye kayması tarihe düşen parlak “sicil notu” olmazdı.
Çetin güzergahta “doğrularını yansıtan” ifadesi bu tuzak mayınlardan hiçbirine basmadı.
YORUM YARGININ
GENE de Em. Org. Hilmi Özkök’ün sözlerini farklı pencerelerden bakanlar farklı yorumladılar.
“Muhtıra konuşuldu mu?” sorusuna verdiği cevap buna bir örnek.
“Konuşuldu ama -teklif- değildi. Beyin fırtınası yapılırken bu kelime geçti.”
Bu söylem için yorumlar bakış açısına göre değişir.
“Sarıkız ve Ayışığı planları istihbarat olarak size geldi mi?”
Cevap:
“Evet... Fakat yasal şekilde değildi. İşleme koymadım...”
Böyle bir dizi “duyarlı” soru...
Ve -olası bütün sonuçları kurmay kafasından tek tek süzülmüş- cevaplar.
Bir görüşe göre...
“İşte savcı iddianamelerinin doğru olduğu dönemin Genelkurmay Başkanı’nın ifadesiyle de vurgulanıyor...”
Farklı düşünenlere göreyse...
“Sadece geçerliği olmayan ihbarlar...”
Asıl değerlendirme ve karar yargınındır.
.......................
Ancak...
Em. Org. Hilmi Özkök’ün ifade vermesi hukukun “kanun önünde eşitlik” temel ilkesinin uygulanmasına dönük soru işaretlerini ortadan kaldırmıştır.
TSK’da bir dönem araştırılıyorsa, yargı önündeyse, o dönemin doruğundaki komutanın çağırılmaması önemli boşluktu.
Dolduruldu...
Son not...
Bir Genelkurmay Başkanı’nın beraber çalışmış oldğu diğer Genelkurmay Başkanı ve komutanlarla böyle bir ortamı paylaşması ve onlarla göz göze gelmesini düşünüyorum...
Bir film şeridi gibi, zihinlerinden yüzlerce, binlerce ortak anı fotoğrafları akmış olmalı.
Herhalde “en ağır çekimli filmlerdi...”
ŞEMDİNLİ’DEN EFSANE ÇIKARILMASIN
İKİNCİ Dünya Savaşı’nda İngiliz uçakları, Almanya’yı bombalar.
Bu arada uçak kayıpları da olur.
Alman radyoları haberi, “İki İngiliz uçağını düşürdük” diye verir.
Oysa...
Aynı dakikalarda BBC radyosu Almanları yalanlayan şu haberi yayınlar:
“Almanlar iki uçağımızı düşürdüğünü iddia ediyor. Doğru değil. Aslı bu bombardımanda 3 uçağımızı düşürmüş olduklarıdır.”
Bu haber İngiltere’nin aleyhine bile görünse tam tersine Almanya’nın psikolojik harp silahını çizmiştir.
Çünkü bu ve benzeri BBC haberleriyle İngiltere’nin ne olursa olsun gerçekleri yansıttığı kanısı dünya kamuoyunda benimsenmiştir.
Almanların değil İngiltere’nin haberlerinin inandırıcı olması psikolojik savaşta önemli etkinliktir.
“Şemdinli’de neler oluyor” sorusu bana bu BBC olayını hatırlattı.
AÇIKLAMA BOŞLUĞU
ŞEMDİNLİ‘de PKK ile yoğun çatışmalar 13 gündür sürüyor.
Bu bir ilk...
Ve bir ilk daha...
“Hiçbir açıklama yok. Yöreye kimse sokulmuyor. Gazeteciler yaklaşamıyor bile.”
Sadece “kulaktan dolma” haberler...
Abartılar...
Böyle durumlarda “psikolojik savaş” alan bulur.
“Direniş efsaneleri üretilir.”
Bunlara dayandırılan destanlar sürülür fısıltı gazetelerine, ekranlarına...
Hurafeler kaplar ortalığı...
Kabul etmek gerekir ki orada TSK’nın işi çok duyarlı.
Kırsalda PKK’yla karşı karşıya durumu yok.
Köylere, mezralara yerleşmiş PKK’lılara atılan kurşun sivillerin, kadınların, çocukların ölmelerine, yaralanmalarına neden olabilir.
PKK’nın istediği de bu.
Hedefi “halk hareketine dönüştürmek!..”
Bu tuzağa düşmeden ilmik ilmik operasyon dokumak zorunda.
Provokasyon olasılığını en aza çekerek hareket etmek.
Zaman alıyor elbette...
Yoksa daha önceden PKK’nın yöreye getirdiği birkaç “Doçka” uçaksavar ile bir o kadar uzun namlulu silahlar, silahlı kuvvetlerin karşısında normal olarak bir engel değildir.
Fakat...
Şemdinli’de güvenlik güçlerinin gösterdiği duyarlılık Genelkurmay’da sürdürülmeli.
13 gündür hiçbir açıklama yapılmaması -yukarıda belirttiğim gibi- PKK’nın propaganda birimlerine alan kazandırır.
Onlara çaptırılmış haber üretimi, hatta destan, efsane hayalleri yazdırtır.
Özay Şendir
Garipçeli Lütfi Reis'in başarısı...
4 Temmuz 2025
Cem Kılıç
Çocuk işçiliği ile mücadele
4 Temmuz 2025
Abbas Güçlü
Eğitimin dünü, bugünü, yarını
4 Temmuz 2025
Zafer Şahin
AK Parti’nin tek rakibi 3 harfliler
4 Temmuz 2025
Mehmet Tez
Yılın müzik olayı: Oasis bugün birleşiyor (bir aksilik olmazsa…)
4 Temmuz 2025