HAYATA güzel bakan 3 güzel insan... Burcu Kara, Ezo Genç ve Erdil Yaşaroğlu. Programa Ezo’nun “Git Diyemem” şarkısıyla başlıyoruz.
Albüm kapağındaki fotoğrafı kendisi çekmiş. “Selfie...”
Ezo su damlası gibi... Sesi de su gibi akıyor.
Ezo, Rafet El Roman’la “Kalbine Sürgün” düetiyle hayatımıza girmişti.
Türkiye’de ve Avrupa’da konserler veriyor.
‘Kuzenim Varol Yaşaroğlu 9 yaşında Yeni Asır’da çizmeye başladı. Baktım herkes onu seviyor. Beni de sevsinler diye bir karikatürünü arakladım. Sabaha kadar çizmeye çalıştım. Ertesi gün herkese gösterdim. “Beni de sevin” diye dolaştım. Sevdiler.’
16-17 yaşlarında Güneş gazetesinde çizmeye başlamış.
“Mimar Sinan’a birincilikle girdiğini” ama ancak “33 yaşında mezun olabildiğini” söylüyor.
“Heykeltıraş diye bir diplomam var” diyor gülerek.
Ekliyor: “Hobi olarak heykel yapıyorum. Ara sıra karma sergilere katılıyorum. Çağdaş Sanat Galerisi’nde 5 heykelim satıldı.”
Guinness Rekorlar Kitabı’na giren dünyanın en büyük karikatürüne de imza attı.
Karikatürünün kapladığı alan 2 buçuk futbol sahası kadar.
Özetliyor:
“Çizim, uzaylıların gelip dünyaya bıraktıkları görsellere gönderme. 60 kişiyle birlikte yaptık. Onlar olmasa ben hâlâ çiziyor olurdum. Çizgilerin kalınlığı masa kadar. İmza ise otobüs büyüklüğünde.”
Düşünüyorum: “Uzaylılar gülmeyi biliyor mu?”
YÜZYILLIK AŞK
İSTANBUL Modern’de “Yüzyıllık Türk Sineması” sergisi açıldı.
Bu sanat dalına emeği geçen herkese selam olsun.
Sergide İstanbul’daki ilk sinema afişlerinden başlayarak yüzyıllık sinema tarihi görselleriyle yansıtılıyor.
Sinema ne yazık ki devlet desteği yeterince bulamadı. Salonlarda gelmiş geçmiş sanatçıların portreleriyle, göz göze gelirken “yüzyıllık yalnızlık” diye de düşündüm.
Açılış gecesi Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik “yüzyıllın arşivindeki film orijinallerinin onarılması ve dijitale çekilmesi çalışmalarının tamamlanması gereğine” işaret etti.
İstanbul Modern çok önemli bir etkinliğe imza atmış oluyor.
Sinemaseverler bu sergiyi kaçırmamalı.
GÖKÇEADA’DA SİRTAKİ
İSTANBUL Modern’de bir de fotoğraf sergisi gezdim.
Bir kare çok ilgimi çekti.
Gökçeada’da bir taş ev...
Önünde sirtaki yapan kadınlar.
Ben görüntüye odaklanmışken arkamdan bir kadın sesi:
“Güneri Bey o fotoğrafta sirtaki yapan hanımlardan biri annemdir. Tam arkanızda.”
Arkamı döndüm, bir o hanıma baktım, bir fotoğrafa “evet aynı...”
Her yıl “yortu” sürecinde Yunanistan’dan ve dünyadan binlerce Rum bu adaya aile ocağına gelir dua ederlermiş.
Kazan kaynatır, aş paylaşırlarmış.
Sonra gelsin şaraplar ve müzik/dans...
Fotoğraftaki hanımla fotoğrafın önünde biz de kamera karşısına geçip sirtaki yaptık.
FARUK GEÇ’İN SERGİSİ
GÜNEŞ gazetesinin kuruluşunda ilk transferimiz Faruk Geç olmuştu.
Nişantaşı Ziya’da öğle yemeğinde el sıkıştık.
Hürriyet gazetesinin önemli tiraj rakamlarında payı olan “resimli romanlarıyla” Faruk Geç artık bizimle oldu.
Gözleri yaşarmıştı.
Ben de çaktırmadan burnumu sildim.
Faruk Geç çok iyi bir fırçaydı ve romantik yazardı.
Ne yazık ki kaybettik.
Nişantaşı “Art 212”de resimlerini ailesi sergiliyor.
Onlarla sevgili Faruk’u andık, gökyüzüne öpücükler yolladık.
24 ÜLKEDEN 80 GALERİ
ULUSLARARASI Çağdaş Sanat Fuarı “ArtInternational”in ikincisi İstanbul’da. Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen bu uluslararası etkinliğe 24 ülkeden 80 galeri katıldı.
Türkiye’den de sanat dünyasının odak noktaları olabilmiş 12 galeri.
Paris, Hong Kong, Viyana, Londra, Madrid, Budapeşte ve diğer dünya şehirlerinden sanat seçmeleri...
İstanbul “ArtInternational” nedeniyle partilerle de şenlendi.
Sunset’ın davetinde etiketi Burhan Doğançay resmi olan şarap şişeleri “ustaya saygı” mesajıydı.
Bu arada belirteyim Sunset Bar’ın müzik yönetimi de SaSa’da (Salih Saka) İstanbul gecelerinin keyif noktalarından biri.