Türkiye'nin çağdaş ve Avrupalı kimliği, İstanbul Park'a yansımıştı.Devletin veya yarışmacı markaların sponsor firmalarının konukları olabilirlerdi.Türkiye için beyinlerine bir estetik müdahale yapılmış olurdu.Ne yazık ki, bu şans ıskalandı.Gerçi "kitle tanıtımı" bağlamında harikalar yaratıldı.Yani... Yerkürede 2 milyarı aşkın dünyalı, bir başka söylemle yerküre nüfusunun 4'te 1'i, İstanbul Park'ta gerçekleşen uygarlık projesini izlediler. Canlı yayında sunucuların, yorumcuların, pilotların, teknik sorumluların övgülerini dinlediler.Sadece pisti ve tribünleri değil, İstanbul'un güzelliklerini de ekranlara yansıyan görüntülerle yaşadılar.Hiç kuşku yok ki, kamuoylarındaki önyargı duvarlarını temellerinden sarsmış olmalı.Toplumdaki değişimlerin politikalara yansıması zaman alır.Oysa... Türkiye için karar tarihi, 3 Ekim...Karar verecek olanlar, doğrudan ve aracısız etkilenmeliydi......................Elbette sadece Formula 1'in İstanbul ayağı "tek belirleyici" etken olamaz.Ama...Başka projeler çekmecelerde kalmayıp hayata geçirilse ve karar verecek olanlar yoğun mesaj adresleri haline getirilseydi, Formula 1'in İstanbul ayağı ile muhteşem bir gala gösterisi yapılmış olurdu.Örneğin... Yaz boyu, Ege'nin dantela gibi işlenmiş, yeşille mavinin dudak dudağa geldiği koylarında AB'nin kanaat önderleri konuk oldular mı?Türkiye'nin büyük işadamlarına ait yatlarda, kuğu gibi yelkenlilerde birkaç hafta geçirmeleri, çok şeyi değiştirirdi.Türkiye'nin pırıl pırıl sularında kulaç atmak, altın güneşiyle ısınmak, taze balıkları ve rakısıyla keyif yapmak...Ya da... İstanbul Sanat Festivali'ni Aya İrini gibi tarihi ortamlarda konserlerle yaşamak...Efes'te akşam güneşini, Nemrut'un zirvesinde gün doğumunu izlemek... Kapadokya güzellikleriyle büyülenmek... Antalya sahil şeridi boyunca gerçekleşen turizm mucizesini görmek... Atatürk'ün laik Türkiye'sini algılamak...Bunlar yapılsaydı, tanıtım süreci Formula 1'in İstanbul ayağıyla taçlandırılırdı.....................Türkiye'nin yeterince tanınmadığından yakınırken, Ankara haklı mı? Yapılmayanlardan sonra soruya "EVET" yanıtını veremiyorum.Buna karşılık... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın müthiş bir propaganda hadisesini yarattığını ve yararlandığını söylemek mümkün. İç politikada Erdoğan, herkese birkaç tur bindirerek önde gidiyor.Üniversite Olimpiyatları, Avrupa Futbol Şampiyonası Finali, NATO Zirvesi, Dünya Mimarlar Kongresi ve şimdi de Formula 1'in İstanbul ayağı... Hepsinin altına imza atıyor. Her bir etkinlikte "başrol" alıyor.Örneğin... Pazar günü tribünlerin bulunduğu pisti boydan boya yürüyerek halka selam vermesi, -yarış sporları diliyle- siyasi parad yapmaktı.Bu denli süratle ve rakipsiz tek adamlığa tırmanış, ülkeler için tehlikedir. Kontrol dışı bir güç oluşuyor.Onun adının ötesinde objektif bir genelleme olarak bu tek adamlık görüntüsü, altı çizilerek sorgulanmalıdır. ....................Formula 1 İstanbul Park izlenimlerine gelince... Tek kelimeyle "mükemmel"di.Padok (Paddock) diye anılan ve tribünlerin karşısında bulunan özel bölümdeydim. Sponsor firmaların localarında... Bu arada aşağıya yarışmacı araçların bulunduğu, tamir edildiği hangarlarda, yarış boyunca otomobillerin verici antenleriyle gönderdikleri dataların alınıp işlendiği bilgisayarlar ortamındaydım.Her yıl pistlerde yarışan pilotlardan ve yarışanlara hizmet sunan teknik adamlardan övgüler dinledim.Söylemleri, "tam profesyonelce" diye başlıyordu. Bu güzelliği yaratanların, öncülük edenlerin ve onların arkalarında duran siyasi iradenin haklarını teslim etmek gerekir.Marifet, iltifata tabidir. g.civaoglu@milliyet.com.tr 3 Ekim'de Türkiye ile tam üyelik görüşmelerinin başlamasına karar verecek olan AB "as"ları, Formula 1 İstanbul ayağını keşke izleselerdi.