Oylar Dicle’ye, vekillik Eronat’a...

TUTUKLULARIN seçilmeleri, tahliyeleri “çözdükçe karışan” bir yumak.
Mahkemelerin kararlarını bekleyeceğiz.
Ama...
BDP destekli bağımsızlar listesinden seçilen Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin iptali apayrı bir “yargı gözlem” dosyası oluşturmakta.
YSK Dicle’nin milletvekilliğini “kanuna aykırılık” gerekçesiyle çizdi.
Böylece Dicle için sandığa atılan 75 bin oy çöpe gitmiş oluyor.
Onun yerine AK Parti adayı Oya Eronat seçilmiş mi oluyor?
Kendisine ve partisine verilmeyen oylar onu milletvekili mi yapıyor?
Burada demokrasinin ifade dili tutulmuş oluyor.
Oy sandığına oy girmeden, girmiş sayılarak yakaya milletvekili rozeti takabilmek “demokrasinin sadece dilinin değil aklının da tutulmasıdır.”
Oya Eronat aydın bir kadın.
Mühendis...
Onun donanımı tartışma dışı.
Ayrıca 17 yaşındaki çocuğunu, PKK saldırısında gittiği dershanenin önünde yitirmesi nedeniyle, “kanın durması” için çözümlere yürekten katkı verecektir.
Oya Eronat’a büyük acısı nedeniyle başsağlığı, sabır ve yasama görevinde başarı diliyorum.
.....................
Hatip Dicle’ye dönelim.
Hukuk penceresinden baktığımızda “mahkeme, Yargıtay ve YSK kararları” Anayasa ve yasalarla tam olarak örtüşmekte.
“Hukuk yanlışlığı yok” denebilir.

TÜRKİYE... İŞLER BÖYLE
AMA... “Doğru olmayan” şeyler de çok...
Bakınız nasıl.

- Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi 22 Mart 2011’de, Hatip Dicle için mahkemenin verdiği 1 yıl 8 aylık cezayı onaylıyor.
Dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Başsavcısı’na iletiyor.
- Hatip Dicle milletvekili seçilmesine engel olan bu onaylanmış Yargıtay kararına rağmen bile bile 11 Nisan 2011’de Diyarbakır İl Seçim Kurulu’na bağımsız adaylık başvurusunu yapıyor.
Belki de İl Seçim Kurulu’na henüz kesinleşmiş bir ceza olmadığı izlenimini vermek için 4 gün sonra bir hamle yapıyor.
- Aday isimleri 18 Nisan’da açıklanacağı için 15 Nisan 2011’de Yargıtay Başsavcısı’na dilekçe vererek karara itirazı böyle yorumlanabilir.
Nitekim Hatip Dicle Diyarbakır bağımsız adayı olarak açıklanıyor.
- 11 Mayıs 2011’de Yargıtay Başsavcılığı bu itiraz dilekçesini reddediyor.
- 2 Haziran 2011’de Hatip Dicle için cezanın onaylandığı ve kesinleştiği bilgisi Yargıtay Başsavcılığı tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildiriliyor. “Adli sicil kayıtlarına işleyin” talimatını veriyor.
- Karar Resmi Gazete’de yayınlanıyor. Yargıdaki bütün hareketlerin ve kararların izlendiği internet sitesi UYAK’ta yer alıyor.
Yani...
Yüksek Seçim Kurulu Hatip Dicle’nin durumunu önceden görebilirdi. Hatta iyi bir izlemeyle 18 Nisan’dan önce de bu konuda bilgilenmiş olabilirdi.
Dicle’nin adaylığını açıklamazdı.
- Aradan bunca zaman geçiyor ve nihayet 9 Haziran 2011’de, yani seçime 2 gün kala Ankara Ceza İnfaz’dan YSK’ya durum bildiriliyor.
22 Mart’ta onaylanan cezanın YSK’ya bildirilmesi 2 buçuk ay sürmüş.
- YSK’nın bunun üzerine “Hatip Dicle’nin seçilemeyeceği” kararını açıklaması sonrasında kopan fırtınayı hepimiz yaşadık.
......................
Yargıya ve kararına saygılıyım ama işte burada “Türkiye... İşler böyle” diyebiliriz.

TÜRKİYE YÜKSEK TANSİYON HASTASI
ÇAĞDAŞ demokrasilerde seçimler siyasi tansiyonun toprak hattıdır.
Elektrik toprağa boşaltılır.

Bizde ise tansiyon, sandık sonuçları alındıktan sonra düşeceğine daha da yükselir.
23 Haziran 2011 Türkiye’si gene kronik tansiyon hastası görünümünde.
“Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin iptali” ve YSK’nın “onun hangi sayıda oy alırsa alsın seçilmiş olmayacağı” açıklamasını zamanında yapamadığı için, BDP destekli bağımsız adaylardan birinin yerine AK Parti adayının seçilmesi...
KCK tutuklusu bağımsızların seçildikleri halde tahliye edilmeyişleri...
BDP’nin Meclis’e girmemek dahil radikal kararları tartışmakta oluşu...
BDP ve PKK’ya paralel kuruluşlardan tehditler...
CHP’den seçilen Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın tutukluluk durumları...
Bunlar mı sandıkların toplum psikolojisine terapi seansı?
..........................
Ege’nin tatil yerleri de yıl boyu negatif elektrik birikiminin toprak hattıdır.
Simge yer ise Bodrum.
Ama...
Bugün saat 19’da Bodrum Belediye Meydanı’nda BDP protesto çağrısı düzenledi.
Hadi saatleri de açıklanarak Diyarbakır, İzmir, İstanbul ve Ankara’yı anladık da Bodrum neden?
Çağrı bana “zeytinliklerin altında huzur yok”u hatırlattı.
Bırakın da bari bir avuç toprak ve tuzlu suda huzur kalsın.