Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Öyle bir geçer 50 yıl ki...
Haberin Devamı

50 yıl öncesine ait şu gördüğünüz fotoğraftaki delikanlı henüz hukuk birinci sınıftadır.
Gazeteci olarak çektirdiği ilk fotoğrafıdır.
O günlerde AKİS dergisinde çalışmaya başlamıştır.
Dönemin başbakanı İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’in yayımlamakta olduğu AKİS yakın siyasi tarihin en etkin medya olayıdır.
Zaten delikanlıyı bir haftalık dergide çalışmaya çeken de bu özelliktir.
AKİS’in kıdemli muhabiri o zamanlar 30’lu yaşlarda olan Atilla Bartınlıoğlu abisi elinden tutmuş onu AKİS’in Genel Yayın Yönetmeni Kurtul Altuğ’un odasına sokmuştur.
Altuğ’a “gazeteci olmak istiyor, ben tavsiye ediyorum, bir bak istersen” demiştir.
“Ankara Hilton” diye anılan ve şimdi müze olan hapishanede, basın suçu hükümlüsü olarak yatmış ve 27 Mayıs ihtilal sabahı, ihtilalci subaylar tarafından serbest bırakılmış “özgürlük kahraman-larından” diye anılan Kurtul Altuğ’dan uzun bir sorgulama...
Tatmin olmuş ki, delikanlıyı aynı katta ayrı bölümdeki Metin Toker’in, ahşap kaplama (sanırım masif ceviz) duvarlar...
Aynı renkte ahşap masa...
Metin Toker az önce 19 Mayıs spor kompleksi kortlarında tenis oynamış.
Duşunu alıp pırıl pırıl gelmiş.
Üzerinde şık kol düğmeleri takılmış, manşetli, krem rengi tiril tiril ipek gömlek.
Bir Fransız tıraş losyonu çok hafif dalgalanıyor.
Havalandırma aygıtı ile serinletilmiş odada ağustos sonunun bunaltıcı sıcağı hissedilmiyor.
Delikanlı yazılarını okuduğu, yürekli gazeteciliğini hayranlıkla izlediği, Ankara Hilton’da birkaç kez yatıp çıkmış bu ünlü gazeteciyle karşı karşıya olmanın heyecanı içindedir.
Bu kez sorgulama Metin Toker tarafından yapılır.
Yaşın...
Eğitimin...
Yabancı dil...
Babanın işi...
...............
Sonra...
“Evli ya da nişanlı mısın” sorusu.
...............
Nihayet yorumu geliyor.
‘Hukuk birinci sınıftasın.
Mutlaka bitir.
Ben de hem gazetecilik yaptım, İstanbul’da Edebiyat Fakültesini, Paris’te siyasal bilgileri bitirdim.
Eğer kendini gazeteciliğe verirsen, gazetecilik de sana her şeyi verir; şöhret, iyi yaşam, tatmin, görgü, çevre...
Evli ya da nişanlı olmaman iyi.
Hem okuyacaksın, hem gazetecilik, hem de evlilik sorumluluğu fazla olur.
Odaklanmakta zorlanırsın.’
...............
Ve konuşmadaki son ders...
Veya yıllar sürecek öğretinin ilk dersi:
“Gazetecilik dünyanın en güzel mesleğidir.
Ama...
Adam gibi yapılırsa...”
...............
Aradan yarım yüzyıl geçti.
Hiç ara vermeden, askerlikte bile gazeteye çalışarak 50 yıl.
Bir o kadar yıla yakın süre de televiz-yonculuk...
Başka bir mesleği, uğraşı aklının köşesinden bile geçirmeden, hatta İstanbul barosuna kayıtlı avukat olduğu halde tek bir gün cübbe giymeden aktı yıllar.
Dolu dolu...
Muhabirlikten başlayarak gazeteciliğin her kademesinde hepsinden de ayrı ayrı zevk alarak Metin Toker’in söylemiyle o “dünyanın en güzel mesleğini” yaşamak keyfi.
Anılar, arkadaşlıklar...
Hele eşin de “gazetecilik mesleğini” sevmişse daha da güzel.
...............
Dün Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde gazetecilikte 50 yıl bağlamında “Şeyh-ül Muharririn” Burhan Felek ödülünü verdiler.
Bu onuru yaşatan herkese, başta artık görünmezler arasına göçen ustam Metin Toker’e şükranlarımı sunuyorum.
...............
Öyle bir geçer 50 yıl ki...