Oyunu okumak Güneri CIVAOĞLUFutbolda, oyun fazla hızlanmış ve sıkışmışsa, rakip çok bastırıyorsa
"top dolaştırılarak soğutma" taktiğine geçilir.
Türkiye'de ekonomi, bankacılık sektöründeki
"sıkışma"yla aşırı ısındı.
Dün, repo faizleri
yüzde 250'yi gördü.
Ortalama
yüzde 170 - 200 dolaylarındaydı.
Bir haftadan az bir süre içinde, yurtdışına çıkan döviz miktarı
4 milyar 500 milyon doları buldu.
Yüzde 30 - 40 faizle alınan devlet kağıtları, dün
yüzde 150 faizle satıldı.
Bunun anlamı;
"Bankaların, aradaki fark kadar zararı göze alarak TL bulmaya çalışmaları"dır.
Bu güneşe kar dayanır mı?
Neler oluyor?..
Kazık fren
Bu gelişmelerin başlangıcını görmeye çalışalım...
Eskiden, bankalar dışarıdan düşük faizle döviz alarak borçlanıyorlardı.
Bunu
Merkez Bankası'na satıyor, sonra da yüksek oranda
TL faiziyle tatlı para kazanıyorlardı.
Oysa...
Bu tür borçlanmalar, banka öz varlıklarının
yüzde 20'siyle sınırlıdır.
Bankaların bir kısmı o sınırı çok aşmıştı.
Yapılanın adı,
"açık pozisyon tutmak"tır.
Ama... Üzerlerine gidilmiyordu.
Ancak...
Temizel'in başkanlığındaki Bankacılık Üst Kurulu göreve başladıktan sonra, bankalar sistemine
"açık pozisyonları kapatın" uyarısı geldi.
Artık biliniyordu ki... Bu uyarı, daha öncekiler gibi
"laf ola" değildir.
Üst Kurul'un hiç şakası yoktur.
Bankalar, açık pozisyonlarını kapatmak için hemen döviz alımına geçtiler.
Kabak, kendi kafalarında patlamamalıydı.
Ancak... Yeterli
TL stokları yoktu. Bu kez ellerindeki devlet kağıtlarını satışa çıkararak
TL bulmaya çalıştılar.
Devlet kağıtlarında
arz çok olunca,
TL kıymete bindi.
Faizler de tırmanışa geçti.
IMF zaptiyesi
Merkez Bankası ise piyasaya
TL sürerek rahatlama sağlayamıyordu.
Çünkü...
IMF ile yapılan anlaşmaya göre;
"Ülke ekonomisine ne kadar döviz girerse, o kadar TL çıkışı yapılabilir"di.
Bazı bankaların, yüksek faizlerle bile ellerindeki kağıtları satamayarak çok sıkışmaları üzerine
IMF'den
"geçici" bir yeşil ışık alındı.
O bankalar
Türk Lirası'yla fonlandı.
Ardından, gene
Merkez Bankası tarafından, devlet tahvilleri için
Geri Alım İhalesi de yapıldı.
Sisteme bu yolla da para sürüldü.
Fakat...
Hala, açık pozisyonlar
"tam" kapatılmış değil.
Bankaların yüksek faizle fon arayışları sürüyor.
Üstelik...
Sadece ekonomi rahatsız sanılmasın... Vicdanlar da sızlıyor.
Örneğin...
Bankada
100 bin doları olan şahıs, şu faizle repodan bir gecede
500 milyon lira kazanabiliyor.
1 milyon doları olanın kazancı ise, gecede
5 milyar lira.
Memura ise
yüzde 10 dönem zammı!
İşte, toplum vicdanındaki sızı...
Zirve
Şu satırların yazıldığı sırada, banka temsilcileriyle
Bankacılık Üst Kurulu bir toplantı yaparak, çözüm arayacaklardı.
Önerilen çözümler şöyle:
1- "Merkez Bankası'nın, Devlet Tahvilleri Geri Alım İhaleleri yapması" ya da
"IMF'den tekrar yeşil ışık yaktırarak bankalara TL pompalaması"...
2- Bankaların açık pozisyonlarını kapatmaları için konulan koşulların esnetilmesi...
3- "Merkez Bankası'nın, ilerideki tarihlerde şimdiden açıklanmış bir fiyat üzerinden, bankalara, peşin TL almadan döviz satması."
Bu arada,
Merkez Bankası'nın açıkladığı aylık
yüzde 0,9 artışın ötesine geçilmemesine, hatta dün, doların
4 bin TL değer kaybetmesine de işaret edelim.
Bu olumlu bir gösterge...
Döviz rezervleri, çizginin sürdürülebilir olduğunun güvencesidir.
Türkiye ekonomisini yönetenler, ayaklarında
top tutarak, top dolaştırarak oyunu yavaşlatacak ve soğutacak olanaklara sahipler.
Yeter ki, dar alanda paslaşmaları değil, bütünüyle oyunu iyi okusunlar.