Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Özal zor durumlarda bir babanın oğullarına nasihatini anlatırdı. Dört oğluna birer sicim vermiş. Çekince kopuyor.
Sonra o dört sicimi birleştirerek halat yapmalarını istemiş. “Çekin bakalım, kopuyor mu?” diye sormuş. Elbette kopmamış. “İşte kendi kafanıza gidip birer sicim olmayın.
Birlik olun. Kimse sizi koparamaz” demiş. Bunu neden hatırladım?.. Türkiye’nin, tüm partileri, kanaat önderleri, STK’ların uzlaşarak ve AB standartlarıyla örtüşen düzenlemeler yaparak, bu çağın yeni durumları, örneğin, laik devlet için güvenceler getirerek yeni bir anayasa oluşturmaları, bugün yaşadığımız bunalımdan çıkış kadar, yarınların da bunalım olasılıklarını önleyebilir.
Böyle bir yaklaşım ve bütünleşme Türkiye’yi küresel ekonomi fırtınalarına ve olası ayrımcı başkaldırı kalkışmalarına karşı da güçlü tutar.
Bunun dışında perakende, bölük pörçük ve sadece paça kurtarmayı hedefleyen anayasa ya da yasa değişiklikleri Türkiye’ye daha da güç kaybettirir.

Haberin Devamı

SACAYAĞINDAN BİRİ OLMAYINCA 
27 Mayıs İhtilali’nden sonra yeni Anayasa’ya, demokratik rejimi korumaya alacak “güvenlik supapları” konulmuştu. Bunlardan biri “çift meclis” sistemiydi.
Millet Meclisi’nin yanı sıra, “akil adamlar heyeti” denebilecek “senato” öngörülmüştü. Senatörler milletvekillerinden çok daha az sayıdaydı. Oluşumunda iktidar partisinin kesin çoğunluğa sahip olması çok zordu.
Böylece iktidarların Millet Meclisi’ndeki oy çoğunluğuna dayanarak, Anayasa’yı ihlale kadar uzanan yasalar çıkartması, liderlerinin “seçilmiş krallar” haline gelmeleri önlenebilecekti.
Akil adam senatörlerin zaman zaman kendi partilerinin iradeleri dışında bile tavır koyabileceği düşünülüyordu. 12 Eylül Anayasası’nı yapanlar senatoyu neden kaldırdılar bilinmez.
“Avrupa’nın köklü demokrasilerinde, ABD’de neden senatolar vardır”, hiç düşünülmemiş olmalı.
Bugünkü bunalımda, iktidarın zaman zaman sağduyu frenlerini yalama etmesinde senatonun bulunmayışı bir handikaptır.
27 Mayıs Anayasası’na iktidar çoğunluklarını denetlemek ve müeyyide getirmek için Anayasa Mahkemesi ve askerle iktidar arasında meşru diyalog platformunu oluşturmak üzere Milli Güvenlik Kurulu gibi iki önemli kurum kazandırılmıştır.
.........................
2008 Türkiye’sinin iktidar mutlak çoğunluğuna dayanmayan yapıda bir senatosu olsaydı, belki de AKP’nin kapatılması istemine uzanan bir süreç, bu sağduyu süzgecine takılırdı. Yeni bir sivil anayasa yapılırken, tüm köklü demokrasilerde olduğu gibi “senato” yeniden sisteme kazandırılmalıdır.
“Şimdi ateş bacayı sarmışken yeni anayasa ve senato mu?” diye bu satırları sorgulayacak olanlara bir cevabım var. Zaten siyaseti itfaiye hizmeti sanmak yüzünden burnumuz pislikten çıkmıyor. Yangın çıktıkça üzerine su sıkmak, siyaset değildir.  Yangınları önleyebilmek öngörüsü siyasettir.

Haberin Devamı

Özal’ın ipi
TANRISAL GÜCÜN ELÇİLERİ 
Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde bir de Sanat Galerisi var.
Anadolu’da bulunan “antik tıp aletlerinin” yer aldığı bir sergi bu. Türkiye’de bir ilk.
“Tanrısal gücün elçileri” mesajını veren sergide milat öncesinde neler kullanılırmış görülüyor.
Kulak sondaları, ilaç ölçeği kaşıklar, cımbız, bistüri gibi cerrahi aletler, dağlama aletleri, bakım setleri ve iğneler, hepsi Erken Tunç Devri ve Roma dönemine ait eserler...
Koleksiyonun sahibi Prof. Dr. Erdoğan Yalav bunları tek tek, bir ömür boyu uğraşarak toplamış.
İğneler, ağrı kesmek için akupunktur tekniğiyle de kullanılmış olabilir.
Bizim topluma bunca siyasi eziyete karşın acaba daha doğarken mi bu Anadolu tıp geleneği uygulanıyor.
.........................
Not: Dün yazımın bir bölümünü telefonda yazdırdığım için “öfke belagatı” yerine sehven “öfke feragatı” sözcükleri yer almış. Düzeltiyor, özür diliyorum.

Haberin Devamı

Özal’ın ipi

Forseps (kilitli), bronz, Roma dönemi.