Özkök’ten seri cinayet romanı

Portaxe’ın muhteşem Boğaz manzarasında Ertuğrul Özkök
ve Ayda ile keyifli müzikli sohbet Şeffaf Oda’da…

Tuhaf Bir Çocuğun Fevkalade Hikâyesi... Ertuğrul Özkök’ün son romanının adı.
Satış stratejisi açısından, genellikle ünlülerin yazar adları büyük, kitap adları daha küçük puntolarla yazılır.
Ertuğrul’un kitabı o kadar iddialı ki, kitap adı kocaman yazıyor. Ertuğrul Özkök adı küçük ve tersten...
Kitap, 5 yaşında ilk prensibini edinip, 9 yaşında “ilk cinayetini işleyen” ve 18 yaşına kadar toplam 5 cinayetin faili olan Katip’in ilginç hikâyesini anlatıyor.
Ahtapot’a dönüşen roman kahramanının tutku dolu aşk hikâyelerinden oluşuyor. Anlatımın şifresi,
anladığım kadarıyla şöyle:
“Unutmak için kendini ve sevdiğin kadını beyninde öldür.”
Prensipler, cinayetler ve aşk...
Müthiş bir kurgu. Kitapta Ertuğrul Özkök’ten izler de var. Ertuğrul’un diğer kitapları gibi bu kitabının da çok satacağını düşünüyorum.
Sayfalar su gibi akıyor...
Önemli bir not... Kitabın etkileyici sahnelerinde etkileyici şarkılar da yer alıyor. Bu müzikler “Spotify”da bir numarada yer almakta.
Ertuğrul Genel Yayın Müdürlüğü’nde 1 numaraydı.
Kalemiyle, yazılarında, kitaplarında skala zirvesini sürdürüyor.

Boğazda yangın var
Şeffaf Oda’nın diğer konuğu Ayda... Ayda bize yetenek avcısı Acun’un kazandırdığı bir isim.
“O Ses Türkiye”deki “İsyan” yorumuyla hatırlıyoruz.
Hepimizi çok etkilemişti.
Boğaz’ın en güzel köşesi Baltalimanı’ndan yayınlanan Şeffaf Oda’ya “Boğazda Yangın Var” şarkısıyla başlıyoruz programa...
Güçlü bir ses... Sesi dans ederken bile değişmiyor.
Ayda İran kökenli bir baba ve Ağrılı annenin kızı.
İsveç doğumlu.
Türkiye aşkı nedeniyle, uzun süre yaşadığı İngiltere’de bile duramamış.
İyi ki de gelmiş.
Ayda, müzik genlerini dedesinden almış. Dedesi Müzeyyen Senar’la birlikte müzik yaparmış.
Bir not da Ayda için... Dans ederken fark ettim, Ayda’nın dolgun, uzun, siyah saçları o kadar yumuşak ki... Şampuan reklamları için güzel
bir seçim olabilir.

Otel girişinde karşılama ritüeli...

BiR YERYÜZÜ CENNETi
THY’nin tadım ve keşif seyahatinde bir grup gazeteciydik.
12 saatlik uçuş... Bu hat yeni açılmış ama uçak doluydu. THY başarısı turizm ekonomisi derslerinde ‘case study’ olarak okutulmalı.
Ve...
Manila Ninoy Aquino Havalimanı’na varış sonrası Manila’nın en lüks otellerinden Peninsula’ya giriş...
Ufak bir moladan sonra yemek için ilk durak Blackbird Restaurant...
Bu bina yıllar önce Filipinler’in ilk havalimanına ait bir kompleksmiş. Bulunduğu arazi ise kalkış pisti.

VOLKAN MANZARALARI
TURUN ilk durağı aramızdan bazılarının katıldığı Filipinlerin başkenti ve kalbi konumundaki Manila’nın bir buçuk saat uzaklığındaki Tagaytay bölgesi...
Buradaki Taal Volkanı...
Taal Vista Oteli’nde Filipinler’in yerel lezzetlerinden oluşan
öğlen yemeği...
Ardından otelin bahçesinde düzenlenen düğün yerel renkti.
Dünyanın hâlâ aktif durumdaki en küçük volkanının fotoğrafları çekildi.
Volkanın krater gölünün içinde bir köy el sanatlarıyla ünlü.
Sonrasında Peninsula’ya dönüş...
Akşam yemeği otelin restoranındaydı.
Dünya mutfağının lezzetlerinden oluşan
yemek sonrası Manila’nın
barlar sokağında
hoş bir tur.

Beyaz kumsalda
Filipinlilerden gün batımı yerel dans gösterisi..

CENNETE HOŞ GELDİNİZ
TURUN üçüncü gününde havalimanına doğru yola çıkış...
Bombardier 300 tipi pervaneli uçakla Filipinler’in en güzel ve dünyanın en iyi plajlarından birine sahip Boracay adasına varış... Otelimiz Shangri La’ya sürat motoruyla deniz yolculuğu...
Otelin iskelesine varış...
Mavinin harika tonlarını yansıtan Boracay denizi ve beyaz kumundan plaja geçiş...
Dünya mutfağı lezzetlerinden sonra odalarda siesta... Akşam yemeği için otelin deniz ürünleri restoranı... Istakoz, yengeç, karides ve deniz ürünlerinin onlarca çeşitinden bir
lezzet sörfü...

RİMA’DA SON YEMEK
TÜM gün plaj... Ayak yakmayan bembeyaz kumsal...
Havuz gibi muhteşem bir koy...
33 derece sıcak hava, ama okyanusun esintileri nedeniyle nem yok...
Filipinli masözlerin sihirli ellerinde erimek başka güzel...
Sonrasında akşam yemeği için 2014 yılında Boracay’ın en iyi restoranı seçilen ve eşsiz bir manzaraya sahip Rima’da keyif...
Deniz ürünlerinin her türünün bulunduğu tadımlar...
Beşinci ve son gün...
Kahvaltıdan sonra kimsenin çıkmak istemediği deniz terapisi...
Sonrasında yengeç, ıstakoz, karidesli makarna eşliğinde
öğlen yemeği...
Rüya gibiydi.