Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

PATRİOTLAR, İran-Türkiye ilişkilerinde “sıkıntı...”
İran’a göre “füze savunma bataryaları” Patriotlar, Suriye’ye karşı değil... Amaç, “İsrail’i koruma şemsiyesi altına almak...”
Türkiye’ye gelen Patriot ekiplerinin bir komutanına göre “böyle bir şey kesin olarak gerçek dışı...”
Görev tanımları “Suriye’den fırlatılacak olası füzelerin, Patriot bataryalarıyla, havada patlatılmaları...”
Komutanın söylemleri “politik” bulunabilir.
“Asıl amacı perdeliyor” diye düşünmek mümkün.
Ancak...
Teknik gerçekler de bu söylemle örtüşüyor.
Birinci Körfez Savaşı sırasında, Saddam İsrail’e füzeler gönderiyordu.
İsrail, bunları havada avlayacak füze savunma bataryalarından yoksundu.
ABD’ye “jetlerimizle bu mobil füze sistemlerini vuracağız” tehdidini yapmaktaydı.
Bu ihtimal ABD Başkanı Bush’un (baba) dantela gibi işlediği “koalisyon güçleri” oluşumunu bir anda çökertirdi.
Çünkü...
BM temsilciliği, CIA Başkanlığı, ABD Başkan Yardımcılığı yıllarında kazandığı tecrübelerle, ABD ve İngiliz kuvvetlerinin yanına başta Suudiler olmak üzere, Körfez şeyhliklerinin de kuvvetlerini alarak oluşturduğu “koalisyon güçleri”nin tarihte benzerine rastlanmamış bir özelliği vardı.
İlk kez bir Arap ulusuna karşı başka Arap ulusları Hıristiyan ABD ve İngiltere’nin yanında savaş açmışlardı.
Bu dantelada Bush, İsrail yıldızını özellikle dışarda tutmuştu.
“İsrail’in en ufak bir şekilde Irak’a karşı silahlı müdahalesi” denklemi sıfırlardı.
Arap yarımadasında hepsinin ortak düşmanı İsrail’le kol kola bir başka Müslüman Arap ülkesiyle savaşmayı hiçbiri kendi halkına izah edemezdi.
Bu alacakaranlık sürerken Amerika “İsrail’e Patriot adlı füze savunmasında da kullanılabilecek bataryaları kurmak” kararı aldı.
İsrail’in gazını aldı.
Oysa...
Patriotlar “füze savar” olarak planlanmış ve üretilmiş değildi.
Bazı düzenlemelerle -tam olmasa da- füzesavar sayılabilecek bir fonksiyon kazanabiliyordu.
O günlerde savaşı izlemek için Dahran’a gitmeden önce Tel Aviv’deydim.
Konuştuğum İsrailli komutanlar “Patriotları küçümser” havadaydılar.
“Onların savaş Ar-Ge’lerinde gerçek ve tam randımanlı füze savunma sistemleri üzerinde çalışmakta olduklarını” söylemişlerdi.
Sistemin adı “Arrow” idi.
Aradan geçen zamanla “Arrowları” yaptılar.
Toprakları için ciddi bir füze savunma kalkanı oluşturdular.
Bu bakımdan “Türkiye’deki Patriotları İsrail’i koruma amaçlı olacakları” iddialarını kuşkuyla karşılıyorum.
Ancak...
Belki...
İsrail olası füze saldırılarını kendi toprakları üzerinde veya sınırları yakınında avlamaktansa, Türkiye ya da Kuzey Suriye’de yakalayıp havada patlatmayı daha güvenli görüyorsa bu da çok akıl dışı değil.
Hesaplar o kadar çeşitli ve yumak olmuş halde ki her tahmin gerçeğin bir köşesine dokunabilir.
Ne demişler?
“Bozuk saat bile günde 2 kez zamanı doğru gösterir...”

Haberin Devamı

SNEIJDER HOŞ MU GELDİ
BUNCA nazdan sonra Sneijder ile “kavuşmaya” pek de sıcak bakmadığımın altını çizerek başlayayım.
4 aydır sahalarda yok.
Her gün antrenmana çıkıyormuş...
İyi de...
En sıkı 10 antrenman 1 maç oynamaktan daha düşük randımanlıdır.
Futbol oynayan, biraz futbol bilgisi olan herkes bunu bilir.
Sneijder’in ısınması, maç oynar hale gelmesi kaç hafta alacak bilemem.
Keşke yanılsam.
Sneijder’in de Türkiye’ye gelen diğer büyük futbol yıldızları gibi emekliliğe hazırlık amaçlı sarı kırmızı formayı kabul etmesi hiç de az ihtimal değil.
Keşke yanılsam.
Aldığı para ile takım içi dengeleri sarsması, “kara koyun” gibi görülerek oyuncular tarafından -çaktırmadan- dışlanması bile mümkün.
Sneijder gibi bir başka yıldız aynı paraya hatta daha azına, Galatasaray’ın savunmasına alınabilirdi.
Fatih Hoca’nın da görüşü -işin kulisindekilerden dinlediğime göre- böyle.
Başkan Aysal’la bu nedenden soğumalara girmek istemiyorum.
Fakat...
Elimizde Selçuk gibi bir oyun kurucu, duran toplardan ağ avcısı varken onu arka plana itebilecek bir oyuncu seçimine gerek yoktu.
Bütün bunlardan sonra gene de “keşke yanılsam” dileğimi tekrarlıyorum.
Sneijder gibi bir futbol yıldızını kazanmış olmak elbette keyif verir.