Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Demokrasi, okurken güzel, oynanırken kötüdür; bazı yazarların oyunları gibi..."
Bernard Shaw'a ait bu söylem, son zamanların siyaset manzaraları için geçerli bir yorumdur.
Demokrasi, eser olarak iyi... Başroldekiler bekleneni veremiyor.
Oyunu bazen seyredilmez hale getiriyorlar.
Ama...
Perdeleri, bu yüzden indirecek değiliz.
Sahnelerin ünlü deyimiyle, "Gösteri sürmelidir. (The show must go on)"
Ankara'da hükümet kurma sürecinden sahneler, böyle değerlendirilmeli.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından, Parlamento'nun 4. büyük partisinin lideri, eğer hükümeti kurmakla görevlendirilmişse... Zaten, geleneklere aykırı bir uygulama apaçık ortadaysa... O zaman, Türkiye'de, geniş tabanlı ve çoğunluğa dayalı bir hükümet kurulacak yerde, azınlık hükümeti girişimi de fazla yadırganmasın.
Ayrıca...
Bu formülü ortaya atan Bülent Ecevit, kişiliğine kimsenin itirazı olmadığı bir saygın lider.
Siyaset labirentinde duvarları görebiliyor ve onların arasından bir geçit bularak, Türkiye'yi 18 Nisan seçimlerine ulaştırmaya çalışıyor.
Çünkü...
Bir partiyi; örneğin FP'yi dışarıda bırakarak, diğer büyük partilerle geniş tabanlı bir hükümet kurmanın, demokrasinin daha sancılı bir sahneye kuruluş tarzı, olabileceğini düşünüyor.
Duyarlı esinlerle çizilen siyaset labirentini böyle okumuş.
Ancak...
Sonuç alabilme olasılığı çok zayıf.
Anavatan ve DTP'nin desteğini sağladı.
Eğer, CHP de "EVET" derse, birkaç bağımsızın desteğiyle, Parlamento'da çoğunluğu yakalayabilir.
Ne var ki...
Dün konuştuğumuz Baykal, o havada değildi.
Bunun yerine, Ecevit'e "o halde, azınlık hükümetini birlikte kuralım, Anvatan ve bağımsızlar, bizi dışarıdan desteklesin"demeyi planlamıştı.
Gazeteciler ise, bu istihbaratı Ecevit'e yansıttıklarında, Ecevit "Kabul edemem çünkü sol ve sağ cepheler oluşur" cevabını verdi bile.
Eğer, bir gün - bir gece içinde çok farklı rüzgarlar esmezse, Ecevit'in azınlık hükümeti girişimi, daha sahneye konmadan programdan çıkarılır.
ecevit, diğer partilerden "bakan alma sözü ve zorunluluğu olmaksızın" geniş vtabanlı bir hükümet için turlara devam edebilir mi?
Şu aşamada, bunun cevabı için erken olduğunu söyledi.
Fakat...
Hafta sonundan öteye uzatmaz.

Bundan sonraki aşama, büyük olasılıkla Demirel'in bir tarafsızlığına güvenilir, ılımlı ismi, geniş tabanlı hükümet kurmakla görevlendirmesi olabilir.
Söz gelişi...
Sümer Oral.
Gerçi, Hikmet Çetin'in de adı geçiyor ama Çankaya'dan alınan izlenimlere göre, Demirel "Hükümet sorunu varken bir de Meclis Başkanı sorunu çıkarmayalım hem Hikmet Bey, ben yurtdışına gittiğimde Cumhurbaşkanlığı'na vekalet için tecrübeli" diyormuş.
Oral, Çetin, Erdem ya da bir başkası...
Önemli olan, kuracağı hükümetin seçimlere kadar yukarıdaki satırlarda belirttiğim mimarisi duyarlı esinlerle çizilmiş siyaset labirentine aykırı düşmemesidir.
Burada FP'nin Başkanı Recai Kutan'ın bir olumlu tutumuna işaret etmeliz.
"Kurulacak bir hükümete başbakan ya da bakan vermek koşulu olmaksızın destekte bulunmak" hükümet kuracak milletvekilinin işini kolaylaştırabilir.
Böylece...
Liderlerle görüşme turlarında, hükümeti kurmakla görevlendirilen milletvekili, "sizden, hükümetime bakan almak ya da almamak sözü vermiyorum. Ama, tarafsız kalacağımın güvencesini verebilirim" demek şansına sahip oluyor.
O zaman...
Bu hükümet, grubu olan bütün partilerin kuvvetleri oranında temsil edilmesi gibi bir koşul olmaksızın, çoğunluk desteğini sağlayabilir.

Ecevit'in hükümeti kurmakla görevlendirilişi ve azınlık hükümeti için Silahlı Kuvvetler'e üstü örtülü göndermeler yapmak, yanlış oluyor.
Çünkü...
Komutanların Ecevit üzerinde bir görüş bildirimi olması bir yana, kendi aralarındaki sohbetlerde, şu geçiş döneminin liderler dışında bir saygın milletvekili tarafından kurulacak hükümet ile aşılması eğilimini dile getirdikleri siyaset kulislerinde konuşulmakta.
Ayrıca...
Gene, komutanların irtica ve bölücülük konusundaki duyarlığı sürdürmekle birlikte, politikaya karışmak istemedikleri de bir gerçek.
Ama...
Elbette, bu iki konunun kaşınmaması, yara haline getirilmemesi de camianın ortak paydasında yer alan istek.
Siyasi partiler gibi, ordunun da tabanı var.
Ilımlı sağ ve sol partiler, bu gerçekleri görebilmeliler.
Kapatılan RP'nin yerine kurulan FP de, eski çizgiyi sürdürmediğinin kanıtlarını verebilecek sabrı ve görüntüleri, bir süre daha vitrinine koyabilmeli.
Hep birlikte, eser olarak iyi demokrasinin, sahneye konuşunu da iyi hale getirebilmeliyiz.
Bu sağduyuyu gösterebilmeliyiz.



Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr