DİKKATİNİZİ çekti mi? Bir süredir İsrail ile Türkiye arasında kıvılcımlar uçuşmuyor.
İki taraftan da gerilimi yeniden yükseltecek çıkışlar yapılmıyor.
Sanki bir “bırakışma” izlenimini veriyor karşılıklı “hal dili...”
Gerçi bir çözüm, bir yaklaşım adımı henüz yok ama bu da “olumlu” sayılmalı.
Kısa dönemde her şeyin eskisi gibi olacağı elbette düşünülemez ama fay kırığı hiç değilse daha da derinleşmiyor.
Kıbrıs Rum kesiminin denizde açtığı kuyular nedeniyle İsrail’den aldığı destek ve İsrail-Yunanistan arasındaki savunma anlaşması adımları zaten iki mayın...
Onlara “ön ateşleme” yaptırmanın hiç zamanı değil.
Çünkü...
Sınırlar ısınmakta.
IRAK ALARMI
SURİYE’den sonra Irak’a doğru da ufuk kararmakta.
Başbakan Maliki’nin “Türkiye içişlerimize karışmasın” mesajı hayli “sert” tonda.
Oysa Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun da belirttiği gibi Irak’taki oluşum Türkiye’yi yakından etkileyecektir.
MEZHEP FAYI
BİR başka pencereden bakıldığında Türkiye gene etkilenmekte.
Bağdat ve güneyinde “Şii” çoğunluk, ülkedeki Sünnileri baskı altına aldıklarında bölgedeki güç dengesi değişikliğe gebedir.
Şii İran ile Şii egemen Irak’ın birlikte koyacakları ağırlık terazi kefelerini çok zorlar.
Nükleer silah eşiğindeki İran zaten giderek büyüyen sorun yumağıyken Şii Irak katkısıyla daha da irileşecektir.
Hele Alevi Esad yönetimi ayakta kalacaksa bir mezhep bloku ortaya çıkmış olacaktır.
Bölgedeki tüm Sünniler böyle bir korku filmini izlemek istemeyeceklerdir.
Laik Türkiye bu tür mezhep çatışmalarının dışındadır ama o çatışmaların artçı sarsıntılarının ise hiç uzağında değildir.
Hatta aynı coğrafyanın içindedir.
Ne yazık ki “komşularla sıfır sorun” hedeflenirken karşı rüzgârların savurduğu “çok sıfırlı sorun” koordinatına sürüklendik.
Yazının başına dönersek...
Şu aşamada hiç değilse İsrail sancısına anestezi iyidir.
Öteki sorunları uyuşturmak mümkün görünmüyor.
Ortadoğu kumla ve petrolle karılmış çamur bir zemindir.
Bu çamur kaygandır, içine çeker, yutar.