Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Fatih'in orta yerinde bir "vaha..." Sıkış tıkış apartmanlar... Daracık sokaklar... Sıfır bahçe anlayışlı bir betonlaşma...
Çocukların oyun alanı sokaklar...
Çocukların tüm tehlikeli ilişkilerle tehdit altında olduğu sokak araları...
Böyle bir ortamda okul dışı yaşamları ya gizli Kuran kurslarına, tarikat hücrelerine teslim edilecek ya da sokakların alacakaranlığına...

Politikacıya da park gerek


Dün işte bunlara alternatif "vaha"daydım.
Suna Kıraç tarafından kurulan Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın (TEGV) ilk göz ağrısı "Fındıkzade Eğitim Parkı"nda...
30 dönüm büyüklüğünde yemyeşil alanları, tavukları, güvercinleri, futbol, basketbol sahaları ve tenis kortu, amfitiyatrosu, oyun parkı ve bahçe satrancıyla...
Çok amaçlı salonu, müzik, tiyatro, matematik, İngilizce öğrenimlerinin yapıldığı salonlar...
İşte bu "vaha" yapıldıktan sonra onu çeviren apartmanların fiyatları katlandıkça katlanmış.
Sema ve Aydın Doğan'ın katkılarıyla bu park depreme karşı yeniden yapılandırılmış. Tüm tesisler yenilenmiş... Bundan böyle 10 yıl boyunca da giderleri Sema ve Aydın Doğan tarafından karşılanacak.
Park da onların adını taşıyacak. Burası yüzyıllar önce Bizans döneminde dev bir sarnıçmış. 170 m X 147 m genişlikte ve 12-15 metre derinlikte bir sarnıç.
Sonraları yöreye su veren bu sarnıç, mezbeleye dönüşmüş. Çöpler ve belediye zabıtalarının el koyduğu sakıncalı yiyecekler oraya atılıyormuş. Kaçak et için hayvan kesimleri burada yapılıyor, keşler burada içiyorlar, uyuşturucu kullanıyorlarmış.
Sonra dönemin Fatih Belediye Başkanı Sadettin Tantan tarafından yeni kurulan TEGV'e 39 yıllığına kiralanmış.
Şimdi bu eğitim "vaha"sında yılda 40 bin çocuk okul dışı yaşamı paylaşıyor.
Onları eğitenler de ücretsiz çalışan gönüllüler.
Sadece koşmak, oynamak için değil, zihinsel ve kültürel gelişim için de önemli bir zemin yaratılmış.
Örneğin... Kurslardan biri "Kariyer Yolculuğuma Başlıyorum."
Bir çocuğun hangi mesleklere yönelmesi gerektiğinin saptanacağı bir çalışma bu. Diğeri, "Okuyorum, Oynuyorum."
Çocuklar, gönüllülerden öyküler dinliyorlar, bu öyküleri kendileri senaryo haline getirip oynuyorlar.
Türkiye matematik alanında 35 ülke arasında 34'üncü. Çok acı.
Burada "Genç Mucitler Fen" çalışmalarında "Matematik, Fen ve Ben" çizgisinde matematik sevimli bir hale getiriliyor.
Oradan ayrıldım. Otomobilin radyosunda siyasi partilerin grup toplantılarından naklen yayınlar vardı.
Nasıl da sığ ve sıkıcıydı.
"Vaha"nın çıkışındaki apartmanların sıkış tıkış boğuculuğu gibiydi.
Acaba politikacılar için de böyle "eğitim parkları" mı yapılsa?..

ISLAK T-SHIRT

Politikacıya da park gerek

Kumda yanan ateşlerin alevleri denize yansımış.
Gökte ay, dibi bakır tepsi gibi. Hoş bir müzik. Ve karşımda birden Jacqueline Bisset...
Hafıza galerimde onun "ıslak t-shirt"lü görüntüleri...
"The Deep" filmindeki o görüntüleriyle dünyada "ıslak t-shirt" çılgınlığını başlatmıştı.
"Vahşi Orkide, Tehlikeli Güzellik, Güzel Sanat Aşk" gibi filmlerinde hâlâ unutulmaz güzeller arasındadır. Newsweek dergisi tarafından "Dünya Sinema Tarihinin En Güzel Yıldızı" seçilmesinin elbette bir anlamı var.
Antalya Altın Portakal Film Festivali açılış gecesi partisinde 1 saat kadar söyleştik. Nazik, hâlâ güzel ve sıcakkanlıydı. Her "yaş alan" gibi o da güzelliğini dile getiren söylemlerden hoşlanıyor.
Ama...
Bunu sade ve zarif bir beden diliyle karşılıyor.
"Nasıl yani" derseniz...
Vücudunu hafifçe yaklaştırıyor, başını eğip kulağını da bu yaklaşma sürecinin son hareketi haline getiriyor. Böylece...
Nazik bir dikkat gösterisi yaparken, dudaklarında bir tebessüm beliriyor.
Sonra kadınsı teşekkür...
Dünya dövüş sanatının en iyi ustalarından Emin Boztepe ile yakınlığını okumuştum. Yani... Jacqueline Bisset bir bakıma bizden de sayılır.