Galatasaray Divan Üyesi’yim. “Has” cimbomlu...
Paza akşamı ise Berlin’deki basketbol finalinde “Fenerbahçeli” ve İstanbul’daki Süper Lig karşılaşmasında Osmanlı’yı deviren “BJK”lı.
Berlin’e “yarı final” ve “finali” izlemek için gitmiştim.
Ancak...
Basket potasından bakarken kendimi yakın tarihin “kalbi” denebilecek Berlin’de “dünyanın sahne olduğu en kanlı, en insanlık dışı” kapkara anılarda dolaşır buldum.
Bunları paylaşmak istiyorum.
Peşinen belirteyim... Kimse aşağıdaki satırlarda birileri için ima, iç politika için polemik malzemesi aramasın, algılamasın.
....................
Fotoğraf 1:
Berlin’in orta yerinde bir küçük park... Kenarında ham ahşapla çevrilmiş, parke taşlarıyla örülü boş bir alan.
Turistin -eğer bilmiyorsa- hiç ilgisini çekmeyecek bu alelade görüntüye başını bile çevirmeden yürüyüp geçeceğine bahse girerim.
Oysa...
Dünyanın gelmiş geçmiş en eli kanlı diktatörü Hitler işte burada intihar etmiş.
Daha doğrusu... Üstü parke taşlarla örtülü bu alanın altı ABD, İngiliz ve Rus uçaklarına karşı Nazi Almanya’sının lideri Hitler’in tam teşekküllü sığınağıymış.
Başkanlık mutfağı, çalışma odası, kurmaylarıyla harita başında savaş planları yapılan kendisi ve yakınları için yatak odaları bulunan bir “yeraltı sarayı.”
Rus kuvvetleri iyice yaklaştığında Hitler artık sonunun geldiğini anlamıştır.
Oradaki yakın adamlarına “sevgilisi Eva Braun ile birlikte intihar edeceklerini, ikisinin de cesetlerini yakarak tanınmaz hale getirmeleri” emrini verir.
Ardından iki el kurşun sesi.
Emrettiği gibi cesetler ateşe verilir ama sadece başları yanar.
Hitler neden diğerleri gibi teslim olup yargılanmak istemedi?
Dinlediğime göre, “savaştaki müttefiki faşist İtalya diktatörü Mussolini’nin canlı yakalandığını ve ayaklarından asılarak teşhir edildiğini” öğrenmişti. Kendisine de böyle bir şey yapılmasından korkuyordu.
Hatta “Rusların eline düşersem beni Moskova’da hayvanat bahçesine götürür, demir parmaklıklar içinde, diğer hayvanların yanında teşhir ederler” yolunda söylemleri olmuş.
“Rezil olmak, günahlarını sürekli yaşamak azabı” ölümden daha ağır gelmiş.
Şimdi aralarında otlar bitmiş, odun çitle çevrili bu “park köşesinde tek tük meraklı oraya sadece lanetlemek için geliyor.”
....................
Fotoğraf 2:
Yemyeşil bir ormana ve ortasındaki göle bakan bu salonda insanlık tarihinin en iğrenç kararı alındı.
Bir “balayı oteli” olarak değerlendirilebilecek güzellikte saray yavrusu. Salon son derece şık.
Berlin’e komşu Potsdam’daki bu salonda “Avrupa ve Ortadoğu’daki 11 milyon Yahudi’nin ödürülmesi” kararı alınmış.
Günler boyu en kısa zamanda en yüksek sayıda Yahudi’nin öldürülmesi için kullanılacak teknoloji tartışılmış.
Duvarda bir harita var
(Fotoğraf 3).
Her ülkede yaşayan Yahudi sayısı ve bunların nüfusa oranı yazılı. (Türkiye’deki 81.000 Yahudi nüfusun yüzde 0.6’sını oluşturuyor.)
..................
Fotoğraf 4 ve 5:
Sadece Yahudiler değil.
Çingeneler, komünistler ve “has” Alman olmalarına karşın sakat doğumlu, engelli nüfustan da kurtulmak planlanmış.
Hitlerin seçim propagandasında halka şöyle bir seslenişi varmış:
“Alman halkı için sakat, ağır hasta ve engellileri sırtında taşımak kader değildir.”
Ne ilginçtir ki Alman halkı hipnotize edilmiş gibi kendi insanlarının yok edilmesini bile “büyük ve saf ırklı Almanya” uğruna kabullenmiştir.
Bakın... 4 numaralı fotoğrafta beyaz bir Alman kadınıyla Yahudi erkeğin profilleri...
“Saf Alman ırkı” için “yabancılarla ve özellikle Yahudilerle ve de siyah ırkla evlilik ve cinsel ilişki yasaklanmıştı.”
5 numaralı fotoğrafta “beyaz” ırk ile “siyah” ırk maymun (orangutan) çizimleri onların kafatası açıları ile ilgili çizimler var.
Nazi teorisyenlerine göre “Afrikalılar ve Yahudiler ikinci sınıf” insanlardı.
Şu tür söylemler dinledim:
“Nazi Almanya’sı bu dehşet veren yanlışlıklara, insanlık suçlarına yönelmeseydi belki de II. Dünya Savaşı’nın galibi olabilirdi.
Ne Einstein’lar, ne büyük bilim adamları, ne dâhi sanatçılar fırınlarda yakıldı kim bilir?”