Diana filmi için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bir “tazminat” önerim var.
Bir sahnede Diana’nın aşık olduğu Pakistanlı Müslüman doktor Hasnat Khan “felsefe” yapıyor.
Diana “bu güzel söylemin Dr. Khan’a mı yoksa bir başkasına mı ait olduğunu” soruyor.
Aldığı cevap “Mevlana’nın söylemidir. İranlı bir alim” oluyor.
Filmde birkaç kez Mevlana’dan “deyişler” geçiyor.
Şu gezegende, milyonlarca kişi filmi izlerken “Mevlana’nın İranlı olduğuna” inandırılıyor.
“Mevlana” sözlük anlamıyla “Efendimiz” anlamına gelir.
Tacikistan sınırları içinde kalan Horasan ili Belh yöresinde doğmuştur.
“Afganistan doğumlu” olduğu da söylenebilir.
Etnik kökeni için böyle bir “dünya büyüğünün” kapışılması doğal.
Mevlana’nın “Fars, Tacik veya Türk” olduğu yolunda iddialar var.
Ancak...
Babaannesinin Türk Prensesi Melike-i Cihan Emetullah Sultan olması ve babasına Türk geleneklerinin izini taşıyan “Alimlerin sultanı” unvanının verilmesi, Mevlana’nın Türk olduğunun işaretleridir.
Ama...
Bunlardan çok öte, Mevlana’nın kimliğini bütün kariyerini yaptığı ve gömüldüğü yer olan Konya belirler.
Mimar Sinan’ın ya da Sokullu Mehmet Paşa’nın Türk olmadıkları iddia edilebilir mi?
Onların Hıristiyanlık’tan devşirme olmaları birinin Osmanlı’da mimarinin sultanı, diğerinin Osmanlı’da en büyük vezir rütbelerini inkar ettirir mi?
Kitaplara, filmlere tekzip pratiği zordur.
Türk filozofu Mevlana diye düzeltilmiş haliyle filmin binlerce kopyasını yeniden yapıp sinemalarda dağıtmak mümkün değil.
Fakat...
Yapımcıya ve senariste Türkiye adına dava açılabilir ve yüklü bir tazminat alınabilir.
Bu tazminatla da filmin oynatıldığı dünyadaki bütün ülkelerin gazetelerine, TV’lerine spot ilanlar verilerek “Mevlana’nın gerçek kimliğinin filmdeki gibi İran olmadığı, Mevlana’nın Türk alimi olduğu” duyurulur.
................
Kimse “olacak şey mi” diye düşünmesin.
“İletişim çağında” hiç alışılmamış interaktif bilgilendirmeler yaşanıyor.
Rusya Başkanı Putin daha çok kısa süre önce ABD’nin itibarlı gazetesi New York Times’ta Amerikan kamuoyuna Suriye için açıklama yazdı.
Obama da buna benzer bir hamleyi Rusya iletişim ağında yaptı.
Böyle şeyler geçmişte hiç akla gelir şeyler miydi?
........................
Diana için güzel bir film yapılmış.
Akıp gidiyor.
Keyifle izleniyor.
Haber değeri de var.
Örneğin...
Diana’nın, Prens Charles ile ayrı yaşamaya başladıktan 3 yıl sonra Londra’daki Pakistan kökenli Cerrah Dr. Hasnat Khan’a aşık olduğu...
Hasnat’ın ailesi evlenmelerine izin vermeyince depresyona girdiği ve sonraları Paris’te birlikte öldükleri Mısırlı milyarder Dodi’yi sırf Khan’ı kıskandırmak için seçtiği...
Sardunya adasında Dodi’nin yatında olduğunu İngiltere’nin ünlü bir magazin şefine kendisinin telefonla bildirdiği...
Böylece çok satan popüler gazetelerdeki resimleriyle Khan’a ulaşmak istediği...
Paris’teki otelden Dodi’yle birkaç dakika sonra ölecekleri otomobile bindiklerinde, odasındaki telefonundan onu Khan’ın aradığını...
Dr. Khan 5 dakika evvel arasaydı ve Diana ile konuşsaydı, prensesin ölümü engellenmiş olur muydu?
Film, bu soruyu zihinlerimize yerleştirerek bitiyor.
Oysa...
Öyle ya da böyle bu güzel yüzlü ve yalnız yürekli prensesin, ölmeye/öldürülmeye mahkum edildiğini düşünüyorum.
Karnında bir Müslüman’ın çocuğu vardı.
O çocuk geleceğin İngiltere Kralı’nın kardeşi nasıl olurdu?
Burnundan kıl aldırmayan İngiliz mavi kanlıları (!) için bu mümkün değildi.
Diana’nın ölümüyle ilgili çok şey okumuştum.
Hala izahı olmayan şeyler var.
Şoförün ağır alkollü ve uyuşturuculu olmasından başlayayım, “kazanın (!)” olduğu sırada aynı tünelde görüntüleri saptanan bir İtalyan aracının ertesi gün otomobil mezarlığında konserve kutusu gibi ezildiğine, izlerin yok edildiğine kadar bir dizi soru işareti...
......................
Gündemde bunca konu var ama şu “Mevlana’yı İranlı yapan” filmin senaristine fena takıldım.
Ona ve onunla aynı yoldan yürüyecek senaristlere caydırıcı olacak okkalı bir tazminat alınmalı.