Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Amerika'da yükselen tsunami Avrupa'yı vurdu, Türkiye'ye doğru evrildi.
Türkiye'nin "Ramazan" mı, yoksa "Şeker" bayramı mı yaşadığının hiç farkı yok.
Üstümüze üstümüze geliyor.
"Ramazan Bayramı" diyenleri de, "Şeker Bayramı" diyenleri de hiç ayrım yapmadan tehdit etmekte.
Hatta AKP'yi "iktidar" olması nedeniyle Türkiye insanını bu krizden korumak sorumluluğu daha da hedef haline getiriyor.

9 günlük  yeşil hat
Küresel krizin "büyük patlama" yaptığı günlerde 9 günlük bayram tatili Türkiye'nin talihi midir, talihsizliği mi?
Şimdilik birincisi daha ağır basıyor. Borsalar açık olsaydı, ciddi kırılmalar yaşanırdı. Öte yandan...
Tsunami önümüzdeki tatil günlerinde Türkiye'yi vurursa, tatil nedeniyle kimse pozisyon alamayacak. Bu olasılık daha zayıf görünmekte. Herhalde 9 günlük bir yeşil hat güvenliğinden söz edilebilir.

Haberin Devamı

AÇLIK ve ŞAMPANYA 
Bu krizin daha önceki tüm krizlerden, hatta 1929 Büyük Krizi'nden farkı, "uzun sürecek" olması.
Bugünden "dibi/sonu" görünmüyor.
Tahribatı da öyle.
Dünya nasıl ki "Terörle yaşamaya alışmalıyız" söylemini ve gerçeğini zamanla benimsedi, bu ekonomik krizle de birlikte yaşamak zorunluluğuna alışılacak.
Kapitalizmin o "tarihin sonu" diye sunulan, Francis Fukuyama'nın "ekonomide tek seçenek-piyasa ekonomisi" çökmekte.
Tabii bu saptamaya karşılık, şu soru da geçerlidir:
"Çöken, piyasa ekonomisi sistemi mi, yoksa onu yüzüne gözüne bulaştıran hukuki denetim zeminini yeterince oluşturmayan, dejenere edilmesine göz yuman yöneticiler mi?"
Örneğin...
Yıl sonunda alacakları primleri yükseltmek için başında bulunduğu şirketleri maceraya iten ve o şirketler batınca 500-600 milyon dolar tazminat alan, yılda 100 milyon dolar ücret alan CEO'lar... Bunları denetleyecek hukuki altyapıyı ve kurumsallaşmayı oluşturmayan politikacılar... Küresel çapta oynayarak borsaları, para değerlerini diledikleri gibi değiştiren para sihirbazı spekülatörler...
10 binleri, belki önümüzdeki süreçte 100 binleri bulacak işsizler ordusuna katılacak mali sektör çalışanlarına karşın, küresel ekonomik sistemin dokularını kanser metastazları yapanlar tatil yörelerinde şampanya yudumluyor, ellerindeki paralarla neredeyse sokağa düşen şirketleri satın alarak yeni vurgun planları yapıyorlar.

Ağız tadı
Türkiye'ye dönecek olursak... AKP, iktidara geldiği 2002 yılından bu yana küresel ekonominin rüzgârlarıyla yelkenlerini doldurarak ilerledi.
Oysa...
Şimdi rüzgârlar kesildi.
Hatta ters akıntılar nedeniyle de tehlikeli sulara sürüklenmek riski var.
Bayramın adı yerine, ekonominin ters akıntılarına yoğunlaşmak zamanıdır.
Bayramın keyfi kaçarken, bari bıraksınlar da "Şeker" le ağız tadı yaşansın.
Bayramınızı kutluyor, Türkiye'ye ve dünyaya hayırlı olmasını diliyorum.

Haberin Devamı

BİR ERKEK ve BİR GENÇ KIZ

Ramazan mı, Şeker mi

Filmin adı: "Pardon... Seni Seviyorum.  (Scusa ma, ti chiamo amore)"
Su gibi akan, hoş zaman geçireceğiniz, hem duygulanacağınız, hem gülebileceğiniz bir film...
Erkek 37 yaşında, yakışıklının da yakışıklısı Alex...
İtalyan reklam dünyasının önemli yaratıcılarından biri.
Sevdiği kadın onu terk etmiş.
Ve o, 17 yaşındaki, lise son sınıf öğrencisi güzel Niki'ye âşık olur. Niki de ona...
Aralarında 20 yaş fark var...
Niki kanunen henüz reşit bile değil.
Kimin umurunda?..
Kalbin aklına, aklın aklı ermez ki...
Niki ve 3 kız arkadaşı, yaşamı gençlik rüzgârları gibi estirerek doludizgin yaşıyorlar.
Neşe, çılgınlık, aşk...
Kahramanımız, reklamcı Alex ise, daha olgun, sorumluluk sahibi ve de terk etmiş olmanın travmasıyla hüzünlü.
Ama bu yeni aşk ikisini de değiştiriyor.
37 yaşındaki adam, liseli gibi duygusallaşıyor... Liseli Niki ise, 1 yılda 10 yılın olgunluğunu kazanıyor.
Bu film keyifle izlenir.