Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Kuran-ı Kerim’de “recm”, yani, “günahkâr kadının yarı beline kadar toprağa gömülüp taşlanarak öldürülmesi” var mı?
Hayır...
Uygulamanın kökeni, Hz. Muhammed’in Medine’de kaldığı yıllarda bir Musevi kadının zina yaptığı gerekçesiyle Musevi yerel liderlerin başvurusuna dayanıyor.
Musevi liderler, “Bu günahkâr kadına ne ceza verelim?” diye soruyorlar.
Hz. Muhammed, “Medine vesikası”na dönüşecek her dinin kendi hukuk kurallarını uygulamasının bir örneğini veriyor.
Siz böyle durumlarda ne ceza veriyorsunuz?
Musevi liderler, “yarı beline kadar toprağa gömüp taşlayarak öldürmek” müeyyidesini dile getiriyorlar.
Hz. Muhammed de “Sizin hukukunuzdur. Kararı siz verin” diyor.
İşte Hz. Muhammed’in içinde olmadığı ama onun döneminde gerçekleşen ilk “recm.”
Sonra bir Müslüman kadın, Hz. Muhammed’e gelir, “Zina yaptım. Beni de taşlayarak öldürün” der.
Hz. Muhammed, “İyice emin olmak için düşün de gel” diyerek onu salar.
Bir süre sonra kadın gelir, “Eminim” der.
Hz. Muhammed, “Ailenle konuş, öyle gel” diye kadını gene gönderir.
Amacı herhalde bu zorlamayı sorun olmaktan çıkarmaktır.
Fakat...
Kadın bir süre sonra gene gelir.
“Zina yaptığım kesin, çünkü hamileyim” diye üsteleyince ve kendisi de cezayı isteyince ilk “recm” olayı gerçekleşir.
Gene de yazı kamışının mürekkep hokkası içinde olduğu, dört şahitle kesinleşmesi gibi mümkünü olmayan koşullar getirilir.
Sonraki yüzyıllarda recm ne yazık ki, saptırılarak koyu bir bağnazlık konusu haline getirilir.

İnsan hakları
Geçenlerde bir Arap ülkesinde evli bir kadının erkek kardeşleri, mahkemeden, ablalarını eşinden boşatma kararı aldılar.
Gerekçeleri, kocanın daha düşük sınıftan bir kabileye mensup olmasıydı.
Oysa...
İslamın ilk yıllarında uygulama çok daha farklı.
Hz. Muhammed, azat edilen köleleri, en itibarlı Kureyş kabilesinin mensuplarıyla evlendirirmiş.

Haberin Devamı


İKİ ÖĞLE YEMEĞİ

Recm ve Musevilik

Yukarıdaki satırların nedenini ve vesileyi anlatayım...
Çarşamba günü öğle yemeğinde Batı’nın nabız atışını küresel bir entelektüel olan, yazar ve Fransa Başkanı Sarkozy’nin Danışmanı Jacques Attali’den dinledik.
Bir gün sonra İslam dünyasının şifrelerini gene öğle yemeğinde İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan aldık.
Gerçekten ilginçti.
Avrupa merkezli bakış açısıyla, Asya, Afrika, Ortadoğu merkezli küresel politika MR’ı hem çok farklı hem de örtüşebildiği alanlar var.
İslamın algılanışında yanlışlıklar için Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan bu iki örneği ve başka yorumlarını da aldık.
Bitmesini istemediğim söyleşilerden biriydi.

Türkiye’nin şansı
İKÖ (İslam Konferansı Örgütü) BM’den sonra dünyanın en fazla üyesi olan ikinci uluslararası örgütü.
Başında, İslam kültür ve sanat tarihi alanında küresel bir değer olan Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu olması Türkiye’nin şansı.
ABD ve AB parantezi dışında İKÖ, Türkiye için önemli bir güç odağı.
İhsanoğlu, 4 yıl için seçilmişti.
İKÖ zirvesine yeniden ve ittifakla Genel Sekreter seçildi.
Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’in öğle yemeği davetinde konuğuydu.
Bir masa etrafında “ufuk turu” yapıldı.

Şİİ-SÜNNİ BARIŞI 
Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu anlatıyor... Ekim 2006’da Irak’taki Şii ve Sünni liderleri toplamışlar. Uzun süren görüşmelerden sonra taraflar 10 maddelik bir beyanname imzalamışlar.
Ve Sünni-Şii çatışmaları -birkaç mevzii olay dışında- bitmiş görünüyor.
Yanı başımızdaki Irak’ın toprak bütünlüğünü koruması bizim için ve bölgesel barış için önemli.
Güneyde Şiiler, orta Irak’ta Sünniler devletler halinde ayrışsalardı, kuzeyde de Kürtler kopacaklardı.
Parçalanmış bir Irak tüm bölge için sorun olurdu.
İKÖ, güçlü bir kuruluş.
Tıpkı Vatikan gibi, önem verdiği ülke başkentlerinde büyükelçilikleri var.
Örneğin Brüksel’de...
Bağdat’ta da büyükelçilik kurulmuş, bir büyükelçi atanacak.
Peki Kuzey Irak’taki oluşuma Arap ülkeleri nasıl bakıyorlar?
İhsanoğlu, bu konuda konuşmak istemedi.
Ancak... İlgili ülkelerin diplomatlarından aldığım izlenimlere göre, Araplar, önceleri ılımlıyken, artık serin bakıyorlar. Özellikle böyle bir oluşumun arkasındaki süper gücün, yani ABD’nin ipleri elinde tutacağı biliniyor.