Bugün Oysa...Referandum sandıklarından "Kürt yönetimine EVET" sonucu çıkacağı öngörülüyordu. Ankara da "bunu kesinlikle kabul etmeyeceğini" açıklamıştı.Gül, böyle bir sıkışıklık içinde görünmüyordu.Sadece, "Referandumun zamanında yapılacağını sanmıyorum. Hâlâ nüfus sayımı yapılamadı. Ertelenir herhalde" demekle yetindi. Anlaşılan o ki...ABD ile Türkiye arasında tarihi belirsiz bir "öteleme süreci" konuşulmuş olmalıydı."Çözüm yoksa, sorunu ertele" diplomasi sanatının altın kuralıdır.Irak'ta bunca dert yaşanırken ve de PKK nedeniyle, zaten Kuzey Irak yönetimine iyi bakmayan Türkiye'ye Kerkük referandumu "ağır tahrik" olabilirdi.Silahlı Kuvvetler'in Kuzey Irak'a girmesi artık kaçınılmaz olabilirdi. "Öteleme formülü" bugüne kadar iyi uygulandı.Türkiye'deki genel seçimlerden önce de "Barzani'nin referandum sandıkları kurulsun, Anayasa'nın gereği yerine getirilsin" gibi formülü bozabilecek akort dışı olası çıkışlar engellendi.Ancak..."Referandum komisyonu" kurularak kronometreye basılmış oluyor.Ötelemenin nereye kadar süreceği artık eskisi kadar belirsiz değil. Barzani, "Sayım yapılmaz ve referandum yapılmazsa, bunun sonu iç savaştır" tehdidini gündeme getirdi bile.Bu yüksek hararetli konunun yanı sıra ABD'nin "Türkiye'de tansiyonu düşürebilecek PKK kafa takımının cımbız operasyonuyla toplayıp Ankara'ya hediye etmek" planı da basına sızdı ya da sızdırıldı...Yani...Kerkük ve Kuzey Irak'ta PKK varlığı için Türkiye'nin de yükselen harareti düşürebilecek güvenlik supabı gözüyle bakılan "cımbız operasyonu" herhalde artık tedavülde değil.Ancak...Böyle kategorik sonuçlarda daima bir ihtiyat notu koymakta yarar var.Örneğin, gizli planı ABD medyasına sızdırılarak Kandil'deki PKK kafa takımının, "nasıl olsa artık cımbız yok" diye rehavete girmeleri ve böylece kolayca paketlenmeleri düşünülmüş olamaz mı? Seçimlerden önceydi... Abdullah Gül'le bir yemekteydik. "Ufuk turu" yapmıştı. Sorun "Kerkük'te yapılacak referandum " olduğunda, beklediğim sıkıntılı yüz ifadesi ve ses tonunu algılamadım. Oldukça rahattı. Cumhurbaşkanı seçimi ve seçim sonuçları analizlerinin ötesinde , Türkiye gündeminde "üniversiteler" var.Kazanamayanlar bir yana ama kazananların da tercihlerini belirleyecek bir "üniversiteler ligi " neden yok? "Hangi üniversite hangi alanlarda en iyi...Hangi üniversitenin öğrencilere verdiği yaşam olanakları daha tatmin edici?"Kabul puanları ölçütüyle yapılan listelerin dışında, bu ve benzeri soruların cevaplandığı bir sıralama ne yazık ki yok.Örneğin...İngiltere, üniversiteler ligi için bir sıralama yayımladı.2002'den bu yana ilk kez Cambridge, Oxford'un elinden birinciliği aldı. İngiltere'deki 113 üniversite performans sıralamasına alınmış.İlk 10 şöyle:1-Cambridge, 2- Oxford, 3-Imperial College, 4- London School of Economics 5- St. Andrews, 6- University College London, 7- Bristol, 8- Warwick, 9- Bath, 10- Durham..........................Benim de ders verdiğim Bilgi Üniversitesi'nin kardeş okulu Portsmouth 76. sırada... Ki bu da iyi bir yeri işaretliyor. Kardeş üniversiteler birbirlerinde burslu öğrenci okutabiliyorlar. O nedenle, en azından Bilgi Üniversitesi öğrencileri için sıralamayı yansıttım. Ayrıca...Bir diğer sıralama da "disiplinler" eksenli yapılmış.Yansıtıyorum:Politika okuyanlar içinde Oxford, computer okuyan öğrenciler için Cambridge, finansman öğrencileri için London School of Economics en iyi en yüksek performanslı üniversiteler... Mastır ya da doktora öğrencilerine de yararlı olabilir. Her disiplin için 2. ve 3. "en iyi" üniversiteler de bu listede yer almakta. gunericivaoglu@milliyet.com.tr ÜNİVERSİTELER LİGİ